Kim ne derse desin 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye sathında bir muharebe yaşanmıştır. Bu muharebe, Hilal ile Haçlılar arasında asırlardır Anadolu üzerinde devam eden mücadelelerden biridir. Nasıl ki, bir Malazgirt, Hilal ve Haçlılar arasında bir mücadele ve muharebedir, nasıl ki bir Çanakkale, Hilal ile Haçlılar arasında bir mücadele ve muharebedir, 15 Temmuz 2016 gecesi Ülkemizin tüm sathında yaşanan da Hilal ve Haçlılar arasında bir mücadele ve muharebedir.

Bu muharebe diğerlerinden çok çok farklıdır. Diğerleri Anadolu’muzun bir yerinde iki ordunun, (Müslüman Türk Ordusu ile Hıristiyan Haçlı Ordusunun) karşı karşıya gelmesiyle meydana gelmiş ve bir ya da birkaç hat üzerinde cereyan etmişken, bu son savaş Ülkemiz sathında cereyan etmiştir. Bu son savaş diğerlerinden şu yönüyle de ayrılır: “Eskiden Hıristiyan Haçlılar bizzat kendileri meydana çıkarken, artık onlar meydana çıkmıyor. Yetiştirdikleri Müslüman görünümlü misyonerlerini ya da kandırılmış, aldatılmış Müslümanları savaş meydanına sürüyorlar.” Haçlılar, Hilal Güçlerine bu sefer doğrudan saldırmamış, bir piyon tutarak onun vasıtasıyla saldırmışlardır. Bu piyon Fethullah Gülen’dir. Bu piyon 40 yıldır yalan-dolanla Ülkemiz sathında örgütlenmiş, sevgi ve hoşgörü sözleriyle Milletimizin bazı fertlerini aldatmış ve kendi tarafına çekmiştir.

Evet, artık Haçlılar ve yanlarında kendilerine destek olan Siyonlar, Ülkemize doğrudan doğruya Hıristiyanlar ya da Yahudiler olarak saldırmıyorlar. Kendi yetiştirdikleri ismi ve cismi Müslüman ancak hedefleri Müslümanca olmayan hainleri üzerimize salıyorlar.  Kısa adı FETÖ olan Fethullahçı Terör Örgütü’nden emir alan Ordu içerisinde yuvalanmış bir kısım subay ya da assubaylar  hain bir şekilde 15 Temmuz 2016 gecesi bir darbe organize ederek, Ankara Beştepe’de bulunan Cumhurbaşkanlığına, TBMM, MİT, TÜKSAT, Emniyet Müdürlükleri gibi kritik kurum ve binalara silahla saldırmışlar, helikopterlerle, uçaklarla bomba atmışlardır. Gözü dönmüş FETÖ’ya mensup caniler Cumhurbaşkanımızın kısa bir süre öncesine kadar tatilini geçirdiği Marmaris’teki oteline saldırmış, orada iki polisimizi şehit etmişlerdir.  Demokrasi için, Vatanımızın birlik ve beraberliği için darbeye karşı koyan insanlarımız tanklarla acımasızca ezilmiştir.  Cumhurbaşkanlığı Külliyesini darbecilerden korumak isteyen halkın üzerine helikopterlerden alçakça ateş açılmıştır. Demokrasi yanlısı insanlar suçsuz yere katledilmiştir. Devletin polis eğitim merkezleri bombalanarak onlarca güvenlik görevlisi şehit edilmiştir. Tarihinde ilk defa Genelkurmay Başkanımız darbeciler tarafından rehin alınmıştır. Camilerde görevini yerine getirmeye çalışan Din Görevlileri şehit edilmiştir. TRT yayın binası askerlerce basılarak silah zoruyla sıkıyönetim bildirisi okutulmuştur. 15 Temmuz 2016 gecesi daha bunun gibi yüzlerce fecaat ve binlerce acı ve çile yaşanmıştır. O gece korkunç bir geceydi. Çok şükür darbeciler başarısız oldu ve Milletimiz kazandı. Milletimiz kazandı ancak, 250 civarında vatandaşımız bu olaylarda şehit olmuş ve 1430 civarında vatandaşımız da yaralanmıştır. O gece şehit olan ve yaralanan vatandaşlarımızı asla ve asla unutmayacağız. Onlar Vatanımızın birlik ve beraberliği için, Ülkemizin huzur ve selameti için kendi canlarını hiçe saymışlardır. Allah (cc) cümlesinden razı olsun. Allah (cc) cümlesine rahmet ve mağfiret eylesin.

Yukarıdaki kısa özet dahi göstermektedir ki, bu yaşanılanlar esasında “bir darbe gecesi değil, Türk Milletinin bekasına ve Devlet olarak ayakta kalmasına yönelik haince bir saldırıdır.” Saldırıdan öte bir savaştır. Bu savaşın bir tarafında Hilal, diğer tarafında Haçlılar var. Yalnızca Haçlılar yok, Siyonlar da var.
Sözde Müslüman ancak özde Müslümanlığa aykırı her türlü melaneti işleyen Feto lakaplı Fethullah Gülen, Haçlılar’ın safında Türkiye Cumhuriyeti Devletine saldırmış, savaş ilan etmiştir. Savaş Meydanı tüm Anadolu olmuştur. Millet olarak gece başlayan muharebede sabaha kadar mukavemet gösterdik. Hâlâ da gösteriyoruz. Çok şükür düşmanı püskürttük.

Düşmanı püskürttük. Ancak tedbirli olmalıyız ve bu tür tehlikeler, Haçlıların her zaman planları ve içimizdeki hainleri kullanmaları mümkündür. Tetikte olmalıyız. Dikkatli durmalıyız. Bundan önce olduğu gibi misyonerliğe, siyonizme, mason fikirlere ve hain emellere meyyal kişilere dikkat etmeliyiz.

15 Temmuz 2016 tarihli Darbe Girişimini ABD'de planlayan Fethullah Gülen isimli hain hem misyonerliğe, hem masonluğa meyyal biridir. Bu kişi Hıristiyanlığa ve siyonizme hizmet etmiş midir? İşte yaptıkları ortadadır.

Yıllarca diline doladığı hoşgörü, sevgi, kardeşlik ve birlik-beraberlik sözleri, hepsi birer kandırmacadan ibaretmiş. Görüntüsüne bakarsan Feto’cular bir sineğin canına kıymaz sanırsınız, ancak bu gözü dönmüş caniler tanklarla, bombalarla kendi insanını ezecek kadar da acımasızlarmış. Yazıklar olsun o alçak hainlere. Baksanıza şu 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşananlara. Milletin o gece yaşadığı acıları bir daha hatırlasanıza. İnsanın o geceyi hiç hatırlayası gelmiyor. Çünkü adeta iç savaşın, bölünmenin, kaosun eşiğinden döndük. Uçurumun kenarından kurtulduk. Bir düşünsenize, eğer darbeciler başarılı olsaydı, halimiz nice olurdu. Bu Ülkede nice feci olaylar vuku bulurdu. Allah (cc) bu Aziz Milleti ve bu Mübarek Vatanımızı bir kez daha korudu.

Sözün özü şudur: “15 Temmuz 2016 tarihinde gece yaşananlar bir darbe girişiminden öte, bir Hilal ve Haçlı Savaşı’dır. Bu Savaşı da Müslümanlar olarak Biz kazandık, elhamdülillah. Hilal, ebediyen Haçlılar’a ve Siyonlar’a galip gelecektir, biiznillah.”