Geçen yıl bu günlerde yazdığım bu destanı, Allah’ım ömür verdikçe, bu ruh bu bedende olduğu sürece her yıl tekrar sizlerle paylaşacağım.

Geçmiş tarihin izlerini silmek çok zordur.

Nasıl ki, Tarihte Türkler denildiğinde, ilk akla gelen, kahramanlıklar ve destanlardır.

‘’Bozkurt Destanı’’, ‘’Alper Tunga Destanı’’, ‘’Ergenekon Destanı,’’ ‘’Çanakkale Destanı’’sadece bunlardan birkaç tanesi…

Şimdi yazacağım destan, tarih kitaplarında okutulacak türden…

Yıl 2016 aylarda 15 Temmuz…

Bundan yıllar önce; Çanakkale’de, Kosova’da Türklere yenilen emperyalist ve Siyonist güçler şu sonuca vardılar.

Eğer, Türklerin ellerindeki Kur’an-ı Kerimi ve içlerindeki iman ateşini yok edebilirlerse yenmeleri mümkündür.

Sinsice, kırk yıl sürecek planı devreye sokarlar.

Bir gün;

Büyük Şeytan buyurdu:

‘’Oğuz’un yurdunu işgal edin, o yurdu parçalayın.’’

Dedi ki…

‘’Müslüman müslümana inanır.’’

Ermeni bir hoca buldular, yağladılar, balladılar.

Önünde ki tüm engelleri kaldırarak ilerlemesine yol açtılar.

Büyük Şeytan ,

Bu hocaya televizyon verdi, gazeteler, radyolar, dergiler verdi.

Hoca topladığı paralarla giderek büyüyor, Oğuzların kılcar damarlarına kadar ilerliyordu.

Büyük Şeytan,

‘’Oğuz yurdundaki hekimleri, savcıları, polisleri, askerleri ve diğer memurlar kandırın dedi.

‘’Türk yurdunu dinlesinler bana bildirsinler’’ buyurdu.

Hocada bu buyruğu yerine getirdi.

Sonrada, benim adıma Türk yurdunu işgal et, beraber böleriz, parçalarız diye fısıldadı.

Bir akşam, Ermeni hocanın askerleri, uçaklar, tanklar, helikopterlerle Oğuz’a saldırdı.

Oğuz’un Otağını bombaladı.

Sarayını, ordugahını, emniyetini bombaladı.

Oğuz’un başkanı buyurdu:

‘’Sokaklara inin!’’

Kadın, erkek, çocuk, ihtiyar bayrağını alan sokaklara döküldü.

Tankların önüne yattılar.

Altından girip, üstüne çıktılar.

Ateş püsküren helikoptere kafa tuttular.

Uçakların görüş mesafesini bozmak için ekin tarlasını yaktılar.

Elindeki bastonuyla yetmiş yaşındaki dedem, tanklara siper oldu.

Elif bacım, Hatice anam kurşunlara siper oldu.

Vatansever askerler tankları bozdu.

Vücuduna otuz kurşun girmesine rağmen, destan yazdılar destan,

Velhasıl,

Dünya tarihinde böylesi görülmedi

Bundan sonra bu olaya;

‘’15 Temmuz Destanı’’ dendi.