Şöyle ya da böyle, çok dar imkânlarla ayakta kalma mücadelesi veren yerel medyaya, kişisel ya da kurumsal olarak işi düşmeyen var mı acaba? Hiç sanmıyorum. Bugün ”˜ne yapacağım basını, boş ver' diyenin, yarın, bir şekilde, işinin düşmeyeceğini kim söyleyebilir? Özellikle basın camiasında, hemen hemen herkesin hemfikir olduğu bir gerçek vardır ki, bu da, imkânı olan vatandaşların ve işadamlarının bir kısmının, yerel medyaya gereği kadar ilgi göstermemesi ve desteklememesidir. En sık karşılaştığımız durum: Örneğin, bir firmanın, bir kuruluşun ya da bir sivil toplum örgütünün yerel bazda bir etkinliği olduğu zaman, buradaki ilgililerin aklına ilk gelen şey; yerel medya organlarını haberdar etmek ve buradaki medya mensuplarını davet ederek, belki de tek imkânı olan yerel medya vasıtasıyla, aktivitesini her kesime ve herkese duyurmaktır. Buraya kadar gayet normal ki, zaten meslektaşlarımız da bu görevi en güzel şekliyle yaparlar ve yapıyorlar. Fakat gel gelelim, kıt imkânlarla ayakta kalma mücadelesi veren ve tek geliri reklam ve ilan olan yerel medya organlarımız, reklam almak amacıyla, yukarıda saydığım firma ya da kuruluşlara başvurduğunda, etkinliği olduğunda yerel medya mensubunun neredeyse peşinde koşan bu firma ya da kuruluş yetkilileri aynı sıcak yaklaşımı göstermiyor, hatta bazıları ”˜biz reklamı ulusal basına veriyoruz' diyor. Pekala, yapmakta olduğunuz etkinliğiniz, haber değeri olabilecek bir kampanyanız ya da olayınız, yerel medyada ”˜çarşaf çarşaf' yer alırken, ulusal medyada bir santim-sütunluk yer (istisnalar hariç) bulabiliyor mu? İşte burada, bir sorumsuzluk var. BASINDAN YER ALANLARDAN KAYNAKLI SORUNLAR: Kanunlar, mevzuat hazretleri(!) vs. zaten yerel medyanın aleyhindeyken, hiç olmazsa, yerel medya yatırımcıları ve çalışanları, emek verdikleri bu sektöre, kalite getirmeye yönelik olarak, kafa yormalıdır. Sıralayacaksak olursak; 1-Yerel medyada kalem oynatanların bir kısmının, maddi yönden ”˜tuzu kuru'. Sektörün ”˜etiketine' ve ”˜havasına' ihtiyacı var. Böyle olunca da, asıl bu sektörde çalışmayı meslek edinen ya da edinmek isteyen kişilerin istihdamı olanaksız hale getirilmiş oluyor. 2-Sektördeki bazı işverenler, çalıştırdıkları elemanlarının, mesleki olarak, önünün açılmasını istemiyor. Bazı işverenler de, ya hak ettiği halde, elemana az ücret veriyor ya da iş deneyimine bakmaksızın az ücret isteyenleri çalıştırıyor ki, her iki durum da, sektörün, yerinde saymasına neden oluyor. 3- Bazı gazete sahipleri de, bir asgari ücret bile vermekten imtina edip ”˜tek tabanca' çalışmayı tercih ediyorlar ki, bu da, basının değil yerinde saymasına, adım adım geriye gitmesine neden oluyor. Halbuki bunlar küçük hesapları bırakıp, gazeteciliği aktif olarak yapacak eleman istihdam edip, kendileri de, arka planda, strateji belirlemeye yoğunlaşsalar, kısa vadede olmazsa bile uzun vadede, bunun semeresini rahatlıkla alabilirler.