Destanlar, kahramanları ve kahramanlıkları anlatan tarihin uzantılardır; yaşadıkça yazılır.

Her destanın sonu yeni destanlara hazırlıktır. Birisi biter yenisi başlar, ta ki kıyamete kadar…

Nasıl ki, ‘’Tarihte Türkler’’ denildiğinde, ilk akla gelen kahramanlıklar ve destanlardır.

‘’Bozkurt Destanı, Alper Tunga Destanı, Ergenekon Destanı, Çanakkale Destanı, 15 Temmuz Destanı’’ sadece bunlardan birkaç tanesi.

Görülen o ki, Ergenekon Destanı’nda olduğu gibi bir kez daha yaşadık.

Türkler, Ergenekon’dan çıkış yolunu ararken, beyaz yeleği Bozkurt’un çıka gelip Kağan’a yol göstermesi,  daha sonra Türklerin yedi düvele egemen olmasını sağlaması, destanı bizlere tekrar tekerrür ettiriyor.

Aynı destan ve aynı yol göstericilik,

Sanki bu günleri anlatıyor bizlere.

Türk Milleti destanlara bir destan daha eklemiş, 25 Haziran sabahı, tüm Siyonist, emperyalist, oportünist, kapitalist güçlere karşı, tüm dış mihrak oyunlarını bozarak büyük bir başarı elde ederek Akkurt Destanı’nı gerçekleştirmiştir.

‘’Bu saatten sonra,

Kimse boş hayallere kapılmasın.

Millet olarak zaferi kader yapacak geri dönüşsüz bir yoldayız.

Zaferi kader yapan yürüyüş kutlu olsun.

İçeride, sağlıktan ulaşıma, yerli- millî silahlanmaya kadar yapılan yatırımların, dışarıda el Bab’da, Cerablus’ta, Afrin’de, Münbiç’te ve bütün dünyada elde edilen kazanımları daha da büyütmek için, ülke ve millet olarak yeni menzillere, hedeflere yöneliş için,’’

‘’Gök girsin Kızıl çıksın.’’