Dün akşam tüm yorgunluğumun üzerine aradı bir arkadaşım! Hal hatır faslını es geçip doğrudan konuya girdi ve olanca öfkesiyle “Ali hocam” dedi. “Gerçekten Ankara’da ölenler için üzülüyor musun?”
 
“Bırak üzülmeyi, alev alev yanıyorum bile" dedim. “Ağlıyorum bile…”
 
Daha fazla konuşsam bilirim kalbini kıracağım kapattım telefonu yüzüne. Bir gün karşılaşırsak daha uzun konuşuruz diye.
 
Bu sabah, daha az önce yeğenimi okuluna bırakıp dönerken aracımı durdurdu bir kişi. Lüks aracından inip yanıma geldi “Ali hocam, seni çok iyi tanıyorum, yazılarını çok severek okuyorum. Ancak iki gündür Ankara’daki patlamada ölenler için ‘canlarımız’ demeni kabullenemiyoruz. Onların bölücü olduğunu herkes biliyor, sen bilmiyor musun?” dedi.
 
Dedim ki:
 
“Ayak üstü konuşmayalım. Ben bu konudaki düşüncemi yazayım bu gün. Sonra bir akşam uzun uzun konuşalım.”
 
“Tamam” dedi, ayrıldık…
 
 
Ankara’da haince, alçakça, vahşice bir saldırı oldu. Saldırıda şimdilik 97 kişi hayatını kaybederken yüzlerce kişi de yaralandı.
 
Tam anlamıyla bir vahşet…
 
Patlama miting alanının hemen dışında olduğu için ölü ve yaralılar arasında oradan tesadüfen geçmekte olanlar da var. Polisler de var…
 
Bölücü olanlar da vardır muhtemelen ama gerçekten barış için gidenler de var.
 
Arkadaşlarının deyimiyle “karıncayı bile incitmeyen” insanlar da var aralarında… Evet, savaş türküleri söyleyenler de varmış duyduk ama, barış şarkıları çalanlar da var…
 
Çocuklar var, gençler var, kadınlar var… Kol kola yürüyen aileler var…
 
 
Bu sonradan oldu…
 
Bir vahşete, zulme, alçaklığa, yanlışa, hataya, suça karşı çıktığımızda hemen bir başka vahşet sürülüyor önümüze…
 
Diyarbakır’da vahşice öldürülen Yasin Börü bunlardan biri…
 
Yasin Börü ve arkadaşları için döktüğüm gözyaşına, ağlarken sırtımı dayadığım o yalnız ağaç şahittir. Yasin Börü için kanayan yüreğim nasır tutmadı, taşlaşmadı. Taşlaşmadığı için ki, Yasin Börü için gözyaşı döken ben gibi bir adam Kahramanmaraş’ın evladı Ali Deniz Uzatmaz için de ağlayabiliyor.
 
Niye ağlamayacağım…
 
Ekmek almaya giderken enselerinden vurulan, eşinin yanında kahpece şehit edilen askerlerimiz, polislerimiz için bana gözyaşı döktüren inancım ve vicdanım Ali Deniz Uzatmaz için de “ağla” diyor.
 
Ali Deniz Uzatmaz’a, Seyhan Yaylagül’e, Ebru Mavi’ye en çok ağlaması gerekenler Yasin Börü’ye ağlayanlar olmalı yanlış mı?
 
 
1988 yılında son harçlığıyla İstanbul’daki “başörtüsüne özgürlük” mitingine katılan ve döndüğünde fırından aldığı yarım bayat ekmeği sıcak suya doğrayıp çorba yapan biri olarak, meydanlara çıkanlara o kadar büyük bir saygı duyuyorum ki!
 
Adnan Menderes’in idamına “tek kişinin” bile ses çıkarmadığı bu topluma bunu anlatmak zor biliyorum. Bilenler bilir ki, Adnan Menderes’in idam kararını bu milletin sükûtu onamıştır. O dönem evlerine kapanıp Menderes’in idam haberini bekleyenler o zalim mahkemeden daha az suçlu değildir.
 
Meydanlara çıkmanın sadece benim gibi düşünenlerin hakkı olmadığını bilenlerdenim.
 
Hiç kimse bana çıkıp “dükkanların yağmalanmasından, araçların yakılmasından” bahsetmesin.
 
Meydanlara çıkmaktan bahsediyorum, araçları yakmaktan değil.
 
Daha geçtiğimiz günlerde İstanbul’da teröre lanet mitingi yapılmadı mı?
 
Meydanlara çıkmak, kendini anlatmak, içindekileri dökmek her zaman iyidir. Ben, benimle en zıt fikirleri paylaşanların bile meydanlarda bunu dillendirmesini gıptayla izlerim.
 
Kabul ettiğim şey onların görüşü değil, görüşlerini açıklama hakkıdır.
 
 
Biz öyle bir toplum olduk ki… Sadece kendi inancımızdan olmayanlara değil, kendi cemaatimizden ya da kendi partimizden olmayanlara bile ağlayamıyoruz artık.
 
Merhametsizlik Müslümana yakışır mı?
 
 
Üç gündür neredeyse hiç girilmez hale gelen facebookta biri yazmış… “Polislerimiz, askerlerimiz kahpece şehit edilirken onlar ağladı mı?”
 
Bilmiyorum…
 
Ağlayanlar da olmuştur, ağlamayanlar da…
 
Bana ne!
 
Ben başkaları gibi olmak zorunda mıyım? Başkaları gibi zalim, merhametsiz, insafsız, adaletsiz, duygusuz…
 
Önümde Resulullah’ın (SAV) örnek hayatı dururken ben başkalarını mı örnek alacağım.
 
Haşa!
 
 
Ankara’da ölen “can”larımza Allah rahmet eylesin. Yaralılara acil şifalar versin. Ailelerinin ve milletimizin başı sağolsun.
 
Rabbim bizlere de merhametiyle muamelede bulunsun ve kalplerimize merhamet yerleştirsin.
 
Amin…