Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Levent Küçük, ’’15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen terör /darbe girişiminin sadece Cumhuriyeti koruma girişimi değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiye edilmesi ve Ortadoğu için belirlenen yeni yol haritasında Türkiye Cumhuriyeti’nin devre dışı bırakılması girişimidir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Levent Küçük konuyla ilgili açıklamasında şunları kaydetti, “Osmanlı Devleti’nin en parlak olduğu dönemlerden başlamış olmakla birlikte mevcut idareye yönelik gayri nizami usullerle müdahalede bulunma geleneği yakın tarihimize kadar sürmüştür. Yavuz Sultan Selim’in babası olan II. Bayezid’e karşı başlattığı hareket, iktidarı ele alması ile neticelenmiştir. Bunu izleyen dönemde ise askerin yönetim üzerindeki gücü ortaya çıkmış ve gün geçtikçe asker-bürokrasi ve siyaset ilişkisi olması gerekenin dışında ele alınmıştır. Osmanlı’da memnuniyetsizliğin bir tezahürü olarak beliren ihtilal hareketleri aynı şekilde Yeni Türk Devleti’ne de miras kalmıştır. Mustafa Kemal’in bir önceki Hükümet’e yönelik başlattığı hareket ile anayasal sürece giren yeni rejim daha sonrasında gerek cumhuriyet değerlerini koruma gerekse rejimi muhafaza etme iddiası ile sürekli olarak gündemdeki yerini korumuştur
Ancak 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen terör /darbe girişimi ise sadece Cumhuriyeti koruma girişimi değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiye edilmesi ve Ortadoğu için belirlenen yeni yol haritasında Türkiye Cumhuriyeti’nin devre dışı bırakılması girişimidir.
Asırlardan beri sinsi sinsi devam eden Avrupa’nın istila siyaseti her vakit Türk toprakları üzerinde en vicdansız bir şekilde tecelli etmiştir. Ayda ve yıldızlarda zapt edilecek Müslüman ve Türk toprakları ve milletleri olduğunu haber alsa oraya istila ordusu göndermek için mutlak yol bulacak olan Avrupa’nın eline nihayet bir fırsat geçmiştir. Türk’e zalim ve günahkar diyen, milletlerin günahı için mahkeme kuranların bu günahı o kadar çirkin ve sefil bir günah ki, lekesini engin denizlerin nihayetsiz suları yıkayamayacaktır.
Böyle bir süreci ancak birlik, beraberlik ve kardeşlik duygusu içinde göğsünü adalet ve insaniyetten alan ecdadımızın ilahi namusuna hıyanet etmeden aşabiliriz. Allaha ve hakka dayanarak Türk milletinin son yolunu dünyaya ilan etmeliyiz” dedi.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in dediği "Milletler, topla, tüfekle, zırhlı ordularla, tayyarelerle yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatini temin etmek kaygusuna düştüğü zaman yıkılır." sözünü hatırlatan Küçük, millet olarak kulak vermeliyiz. Yedi yüz senenin en asil ve büyük mirası olan vakarımızı, adalet ve terbiyemizi unutmayacağız şeklinde konuştu.