Büyük Birlik partisinde sular bir türlü sular durulmuyor. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye Kahramanmaraş’ta mahkemede yuh çeken grubun faturası BBP Genel Başkanı Yardımcısı Kahramanmaraşlı Remzi Çayır’a kesilmişti. Yine Kahramanmaraş’ta BBP’ye gönül veren insanlar faturanın Çayır’a kesilmesinden ötürü sosyal medyada Destici’ye sert muhalefet yapılmıştı.
Büyük Birlik Partisi MKYK üyesi Remzi Çayır'a dün akşam sularında Kocatepe otoparkında kimliği belirsiz kişilerce başarısız bir suikast girişiminde bulunulduğu bildirildi. BBP kaynaklarından edinilen bilgiye göre Remzi Çayır olaydan yara almadan kurtuldu. Öte yandan Emniyet yetkilileri tarafından verilen bilgiye göre olayla ilgili kapsamlı soruşturma sürüyor.
NELER YAŞANMIŞTI? NEDEN SULAR DURULMUYORDU?
Yazıcıoğlu davası görüldüğü esnada yaşanan tartışmanın faturasını BBP Genel Başkan Yardımcısı Kahramanmaraşlı Remzi Çayır’a kesen BBP Genel Başkanı Destici’ye Çayır yanıt verdi. Remzi Çayır: “Bu parti Muhsin Yazıcıoğlu’nun çizgisinde yürür. Mustafa Destici Partisi olamaz. Olayları, benimle ilintilendirmeye çalışanlar, tam bir ‘aymazlık’ içindedir” dedi

Destici bana yumruk atacak alnının ortasına mermiyi yer demişti! 
Merhum Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu’nun davası için Kahramanmaraş’a gelen Destici, Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü eski İstihbarat Müdür Yardımcısı Dursun Özmen’in görülen mahkemesinde Gülefer Yazıcıoğlu ve Merhum Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu’nun tepkisine maruz kalmıştı. İddialara göre bu davranışın faturasını Destici, BBP Genel Başkan Yardımcısı Kahramanmaraşlı Remzi Çayır’a kesti. Çayır’ın partiden kesin ihraç talebi ile disipline sevk edildiği öne sürülmüştü. Haberin duyulmasının ardından kent merkezinde Remzi Çayır severler, sosyal medya hesabından BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’yi topa tutmuştu. Kendisine yapılan durum için sessiz kalan Remzi Çayır ise sessizliğini bozdu.
Star Gazetesi  güney ekine bir köşe yazan BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, olayı bir aymazlık olarak niteledi. Çayır’ın Kaleme aldığı yazı ise şöyle: “
Kahramanmaraş adliyesinde 25 Ekim günü şehit başkanımız, liderimiz merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun duruşmasında yaşananlar ders almak isteyenler için ,’İbretlik’tir..
Hiç kimse, yaşananları yok sayamaz, başkalaştıramaz, algı operasyonu ile sorumluluktan kurtulamaz, bu dünyada kurtulduklarını zannetseler de ahiret de hesabını vereceklerdir.. Olayları, benimle ilintilendirmeye çalışanlar, tam bir ‘aymazlık’ içindedir. Çünkü algı operasyonu ile sorumluluktan kaçanlar gerçeği ters yüz etmekte, hedef saptırmaktadırlar…
Ki şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Hanım ve ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu ‘ne dediler ?’, ‘kime tepki gösterdiler?, ‘bu öfkenin sebebi neydi ?’ ‘kimi duruşma salonundan kovdular?’  ‘Kime neden ‘ahlaksız’ dediler?’
Tepkilerin yönünü değiştirmek, günah keçisi aramak ve algı operasyonu yapmak yerine akıl ve vicdan sahibi olanlar oturup başını iki elinin arasına alıp, yüzü kızararak da olsa değerlendirme yapmak durumundadırlar.
İster şark kurnazlığı deyin yapılana isterseniz de “merhametsizlik” ya da vicdansızlık. İlgili şahsa tepki gösterenler; yoldan toplanmadı, geçerken duruşma salonuna uğramadılar, bin bir meşakkatle Kahramanmaraş’ta toplandılar. Amaçları, istekleri tekti, ‘Muhsin Yazıcıoğlu’nun şahadet sürecinin aydınlatılmasını, sorumluların oraya çıkarılmasını ve hesap sorulmasını’ istiyorlardı.
Ancak salona bambaşka istekler ve düşüncelerle gelenlerin de olduğu ortaya çıktı. Muhsin Başkan’ın ‘Kim vurduya gitmesi!’ isteniyordu. İşte başta aile olmak üzere merhum Muhsin Başkan’ı sevenlerin haklı reaksiyonları salona ve ilgili kişiye edeplice yansıtıldı.
Oraya gelenler Muhsin Yazıcıoğlu âşıklarıdır. Aileyi kimse yönlendiremez kışkırtamaz bunu söylemek aileye hakarettir. Mahkemede söylediğim sözler bana aittir yüzlerce kişinin gözü önünde cereyan eden hadiseleri onlarca kişi cep telefonlarıyla çekmiş hatta kimileri doğrudan canlı yayın yapmıştır. O anları çektiğini kendi sayfalarında açıkça dile getirenler ortada ilken, benim emrim ile çekildiğini iddia etmek yalancılıktır, iftiradır. Ben ne yaparsam aleni yaparım, kimseye pusu kurmam. Bu benim karakterimdir.
İstifaya çağıranları bir yere mal etmek olup bitene kör bakmaktır. Daha önceki mahkemede aile yine size bağırmadı mı? Araya girip sulh eden ben değil miydim? Sonrasında bu tür hadiseler zuhur etmesin diye şehit liderimizin eşine ricacı olan kimdi? Ben.
Olayların büyümemesi için çırpınan ben değil miydim? Senin bu hareketi hak etmediğini.. temsil etmediğini.. Partiyi ve hareketi kimliksiz kıldığını yüzüne söyledim. İttifak sürecinde bin bir yalanla süreci yürüttüğünü, en yakın arkadaşlarınıza iftira atarak “kızıl elmanız” olan vekil olma hayalini gerçekleştirdiniz. Hayatı boyunca dosdoğru yürümüş biriyim. Muhsin Başkan’ın ifadesiyle bizim alnımızda çamur barınmaz. Kendine bak. Ailenin ve tabanın söylediklerine kulak ver, onları iyi anla. İşi başka mecralara götürme. Bu parti Muhsin Yazıcıoğlu’nun çizgisinde yürür. Mustafa Destici Partisi olamaz. Tarih, sizi çok tuhaf betimleyecektir.
Unutma. Sen, unutsan da bu millet, BBP camiası Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun fedaileri yaşananları unutmayacaktır. Saygılarımla”