İzmir’de inşaat alanındaki su dolu çukura düşen 2 kardeşin ölümüne ilişkin 2’si tutuklu 5 sanığın yargılandığı davada tutuklu sanıkların tahliyesine karar verildi.

İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Zeynel Dalgıç, Mustafa Kar ile tutuksuz sanıklar Ç.A, M.B, sanık avukatları ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Vekili Müjgan Bilgen Özen katıldı. Tutuksuz sanık D.B. ise duruşmaya gelmedi. Tutuklu sanık Mustafa K., olayın meydana geldiği inşaat alanında saha sorumlusu olduğunu, kuyunun şirketin şantiye saha içi yolunda bulunduğunu, çevrede yaşayanların kullandığı bir yol olmadığını savunarak, olaydan bir gün önce inşaat yapı tanıtım tabelası asılması gerektiği için taşeron firmanın kazı işlemine başladığını belirtti. Olay gününü anlatan Mustafa K., “Tabelayı dikecek arkadaşlarla olay yerine geldik. Yağmur çiseleyince arkadaşlar hava soğuk olduğu için ’Islanıyoruz, çalışamayız’ dediler. Toparlandık geri döndük. Ben de şantiyenin kullanım yolu olduğu için ’Çukura dikkat edilsin’ diye personel M.B’den güvenlik şeridiyle etrafını çevirmesini istedim. Etrafını çevirdi. Ertesi gün M.B’den gece rüzgarlı olduğu için esneme olabilir diye üç dört sıra daha çekmesini istedim, çekildi. 14.30 gibi sanık Zeynel beni aradı, iş kazası olduğunu söyledi. Maktuller oraya gelip kuyuya düşmüşler. Benim doğrudan sorumlu olduğumu düşünmüyorum. Böyle bir olay olsun istemezdim. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.

“Çukurun üzerini niye kapatmadınız?”

Müşteki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı Müjgan Bilgen Özen’in, "Çukurun üzerini niye kapatmadınız?" sorusu üzerine sanık Mustafa K., olay günü kış şartları olduğunu, kazının küçük bir kazı olduğunu ve içinin suyla dolacağını göremediklerini savundu.

Tutuklu sanık Zeynel D. ise taşeron firmada sahadaki işçilerin ve makinelerin takibinden sorumlu olduğunu, çukuru kazdıkları esnada yağmur yağmadığını, olaydan sonra haberi olduğunu dile getirerek, “Olay yerinden geçtik. Su birikintisi görmedik. Şeritleme vardı, onları gördük. Bölgede çalışan insanlarla kazının yapıldığı yer arasında 300 metre kadar mesafe vardı” dedi.

Tutuksuz sanık Ç.A. da taşeron firmada kepçe operatörü olarak çalıştığını, olaydan 1 gün önce kazı işini kendisinin yaptığını belirterek, "Kazı yapılırken yağmur yağmıyordu. Kazı işi işlerimizin arasında değildi. Rica üzerine yaptım. Suçlamaları kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.

Tutuksuz sanık M.B. de olaydan bir gün önce kazı alanının etrafını emniyet şeridiyle çevirdiğini, çok üzgün olduğunu belirterek, beraatini istedi.

İddia makamı, sanıkların tahliye edilmesi yönünde mütalaa verdi. Sanık avukatı Kübra Türkoğlu ise, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının davaya katılma isteminin reddedilmesini talep etti. Türkoğlu, kazı işleminin rica üzerine yapıldığını belirterek, güvenlik tedbiri alma görevinin işverene ait olduğunu söyledi. Bunun üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Vekili Müjgan Bilgen Özen, çocuğun korunmasına ilişkin davalara katılma haklarının olduğunu ifade etti.

Mahkeme heyeti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının davaya katılmasına, dosyanın kül halinde Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilerek iki iş güvenliği uzmanı, bir inşaat mühendisinden oluşan bilirkişinin temin edilerek kusur tespitinin istenmesine, tutuklu sanıkların tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi.

İzmir’in Karabağlar ilçesi Uzundere semtinde çadırda yaşayan Ali (5) ve ağabeyi Yusuf Tencirlioğlu (8), 14 Ocak’ta inşaat çalışmasının devam ettiği alanda yağmur suyuyla dolan yaklaşık 2 metre derinliğindeki çukurda boğularak yaşamını yitirmişti.