2014 yılı…

14 Aralık…

Kızım Şevval Nur’la birlikte Kahramanmaraş Kitap ve Kültür Fuarı’ndayız.

Saatlerce neredeyse tüm standları gezdikten sonra elimizde poşet poşet kitaplarla en uzak noktadan çıkışa doğru yürümeye başladık.

Ayakta birkaç kişiyle sohbet eden -Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da özellikle çok büyük sevgiyle ve övgüyle bahsettiği- çok ünlü bir yazarla karşılaştık.

Kızım ellerinde poşet poşet kitap, büyük bir yorgunluk içinde yanına vardı ve:

“Fotoğraf çektirebilir miyiz?” diye sordu.

11 yaşında kitap sevdalısı bir kızın yüzüne sadece bir saniye baktı. Sonra başını çevirerek:

“Şimdi işim var” dedi büyük bir ciddiyetle. “Sonra tekrar gel…”

Kızım derin bir üzüntü, üzüntüsünden kat kat ağır hayal kırıklığı ile ayrıldı o pek ünlü yazarın yanından.

Sarıldım.

“Gel” dedim. “Bak seni kiminle tanıştıracağım…”

Birlikte birkaç stand ötede kitaplarını imzalayan ak saçlı, nur yüzlü ihtiyar yazarın yanına vardık.

“Bahaettin dedesi kızım elinizi öpüp, sizinle fotoğraf çektirebilir mi” dedim.

Kızıma baktı. Kızımın yüreğine ulaşacak kadar derin ve sıcak bir gülümsemeyle eliyle işaret etti.

Kızım Bahaettin dedesinin elini öptü. O da kızımı yanaklarından öptü, saçlarını okşadı.

Birkaç fotoğraf çektirdiler. Hiç “yeter artık ” demedi. Sabırla çekimin bitmesini bekledi. Kızım tekrar elini öpüp gidecek oldu.

“Otur” dedi.

Kızım kendini anlattı. Yazılar yazdığını, okumayı ve yazmayı çok sevdiğini söyledi. Birkaç dakikalık tatlı bir sohbet oldu.

Sonra kızım Bahaettin dedesinin elini öperek oradan ayrıldık.

Bahaettin Karakoç’un o gün kızımın yüreğinde bıraktığı o sevgi izi hiç silinmedi. Hayatında dede sevgisi tatmayan kızım o günden sonra Bahaettin Karakoç’u her mekanda ve her zamanda büyük bir sevgiyle ve özlemle andı. Onu dedesi yerine koydu.

Kızımın bir Kitap Fuarında tanıdığı Bahaettin Karakoç, yine bir başka Kitap Fuarında hayata gözlerini yumdu.

İnsanlar ölür, ancak geride bıraktığı izler, onu ebediyyen canlı tutar.

Bahaettin dedenin kızımın yüreğinde bıraktığı iz de asla silinmeyecek biliyorum. Yüreğine attığı sevgi tohumu büyüyecek büyüyecek ve koca bir ağaç olacak.

Sonra bu defa da kızım ve kızım gibiler o ağacın gölgesine sığınan başka çocukların yüreklerine birer sevgi tohumu bırakacaklar.

Bir yazar öldüğünde,

Geride bundan daha güzel ne bırakabilir ki…

Ruhun şad olsun Bahaettin Dede…