KOMUTAN: Ya seni de vursalardı.
  ASKER: Komutanım o abimiz evli ve 4 gün önce bir çocuğu oldu. Evladı yetim     büyümesin istedim.
  KOMUTAN: Senin kimsen yok mu evladım?
  ASKER: Yaşlı bir anam var köyde komutanım. Başka kimsem yok.
  KOMUTAN: Olmaz mı evladım. Bu vatan bu millet senin. Adın neydi senin?
  ASKER: Mehmet komutanım.
  KOMUTAN: Biz size boşuna Mehmetçik demiyoruz. Annemize selamlarımı ilet, ellerinden öptüğümüzü söyle.
   Evet, yukardaki bu diyalog: 
   Geçtiğimiz günlerde, Şırnak’ın Cizre ilçesinde bölücü terör örgütü PKK üyeleriyle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada, bir özel harekat komiseri yaralandığında, çatışma bölgesinden bir tank üzerinde uzaklaştırılırken bir askerin üzerine yatarak kendinin canı pahasına siper olduktan sonraki duygu dolu konuşması.
    Bu konuşmaları okuduktan ve resimlerini gördükten sonra; gözlerim yaşardı, o askerin ellerinini öperek doyasıya sarılmak istedim. İsmi de Mehmet’miş, Peygamber ocağının Mehmet’i, cesur yürekli  babayiğit, selam sana…
   Evlerinden kilometrelerce uzaklarda, annesini, eşini, çocuğunu bırakarak, canı pahasına terörle mücadele eden vatan kokan, polisimiz, askerimiz, korucumuz…
   Bizler, evlerimizde sıcak sobamızın başında uyurken, sizlerin sayesinde güvenli bir şekilde hayatımızı  devam ettiriyoruz.
      Allah, sizleri başımızdan eksik etmesin. Gücünüze güç katsın. İnşallah. 
  Şair, Mithat Cemal KUNTAY ne kadar güzel söylemiş:
 ‘’Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır;’’
 ‘’Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!
   Bizlerin, şanlı tarihimizin her kademesinde bu tür olaylar yaşanmış, söz konusu İman, Vatan, Bayrak olduğunda hiç kimseye boyun eğmeyerek, yaşlısı genci savaşmışızdır.    Çünkü bizler,  Vatan’ı,  Allah’ın  bir emaneti bilip, bir ömür boyu korumak için yaşarız.          Bir ölür, bin diriliriz. 
   Sözüm ona, vatanımızı bölmek isteyen leşler, müslümanların kutsalına saldıran alçaklar, İstiklal Marşı okunduğunda, gözü fal taşı gibi açılan baykuşlar, emperyalistler fesatçılar,
oportünistler, şerefsizler…ler….ler 
  Bizlerde bu İman, bu cesaret, bu sevgi olduğu sürece, değil üç düvel, yedi düvelde gelseniz başaramayacaksınız, ba-şa-ra-ma-ya-cak-sı-nız.