Trump’a yapılan digital darbe sonucu artık büyük dünya devletleri değil de büyük teknoloji şirketlerinin yönettiği bir dünya gerçeği gün yüzüne çıktı. 90’lı yıllarda devlet başkanlarını bu şirketler belirleyecek dendiğinde kimse inanmazdı. “Bir defa çaldırınca gel, iki defa çaldırınca gelme” den günümüze bakıldığında aslında teknolojilerin ne kadar çabuk hayatımıza entegre olduğunu görülebilir. Facebook’un 50 milyon kullanıcısının verilerini satın alan Cambridge Analytica firması mikro hedefleme algoritması kullanarak yapay zekâ ile kimi nasıl ikna edebilirim sorusuna cevap buldu. Bu sayede Brexit ve America seçimlerini değiştirdi. İnsanların siyasi düşüncelerini ve bu görüşlerin zayıf noktalarını belirlediler. A partisine destek veren bir insanın A partisine en çok hangi konuda uzak olduğunu ya da hangi konuda kızdığını ortaya çıkardılar. Ve internete girince o şahsın karşısına bu noktaları kaşıyacak yalan bilgiler ve manipüle edilmiş haberler çıkardılar. “Ben sanki istihbaratta mı çalışıyorum. Whatsap’a izin verirken benim bilgileri alsalar ne olacak ne gizli saklım var” demeyin. Bu verileri bir kara propaganda vasıtası yapıp birçok konuda fikirlerinize kendi istedikleri doğrultuda dokunabilirler ve bunun farkına bile varamazsınız. Savaşlarda “ne kadar çok mermi o kadar güç” iken dijital savaşlarda bu “ne kadar veri o kadar iyi yapay zeka algoritması” şeklinde güncellendi. Askeri Endüstri şirketleri devlet başkanlarını belirlerken artık Dijital teknoloji şirketleri bunu yapıyor.

Benim asıl takıldığım konu bu sözleşmenin Avrupa’da geçerli olamaması. Bu düzenlemeleri orada dayatmadılar. Türkiye’de ise durum “ya kabul et ya da kullanma” demeleri. Diğer ülkelerde ciddi parasal ceza almalarından dolayı orada dayatmadılar. Rekabet Kurulunun, Facebook ve WhatsApp hakkında resen soruşturma başlatması ve WhatsApp verilerinin paylaşılması zorunluluğunu durdurması güzel bir gelişme. Özetle, Facebook ülkemize karşı eşkıyalık yapıyor şu an. Zaten sosyal medya yasasıyla temsilci bulundurmalarını istedik kabul etmediler. Bugün WhatsApp bu sözleşmeden dolayı ciddi bir tepki almazsa yarın hem daha pervasızca davranacak hem de bu yolda ilerleyen diğer şirketlere cesaret kaynağı olacaklar.

Peki Ne yapmalıyız? Geçici olarak Telegram kullanılabilir. Ara yüzü sade, kullanımı basit ve sorunsuz bir uygulama. Geçici olarak diyorum çünkü Amerikan şirketinden kaçıp Rus şirketine güvenmenin mantığı yok. Signal açık kaynak kodlu, sadece numara bilginizi alan güzel bir program ama özellik olarak whatsapp’ın yanından geçmiyor. Her zaman yerlileşmekten yanayım. Bu yüzden Bip genel olarak sorunsuz bir uygulama ama daha basit ara yüz ve stabil çalışma konusunda sorunlar var. Google bile yıllarda aynı sade ara yüzü kullanıyor. Ne kadar özellik eklersek o kadar iyi bir uygulama yapmış oluruz zannediyorlar. Umarız en kısa zamanda çözülür. Devlet kurumlarının bu uygulamalarla yönetilmesi ayrı bir handikap. Bakanlıktan gelen mesajı direk gruplara atmaktan başka bir şey yapmayan yönetim kademesi oluşturdu maalesef.

Gazeteci Kaşıkcı’nın cep telefonu bir şekilde kırılarak Suudi Arabistan’daki arılar hareketine destek verdiği anlaşıldığından dolayı infazı gerçekleşti. Bir ülkede sosyal huzursuzluğa sebep olmak için herkesin tüm konuşmalarını yayınlanabileceği gerçeğini unutmadan dijital ayak izimizi buna göre bırakmalıyız. Gece gündüz her halini her yerde paylaşanların whatsapp’ı bırakıp telegrama geçmesinin hiçbir mantığı yok. Artık Facebook’un kullanılmamasından dolayı reklam gelirleri azaldığı için böyle bir yola gittiler. Ama unutulmamalıdır ki instagram, foursquare, messenger zaten bu şirkete ait ve malum olan veri paylaşımın gün yüzüne çıkmasıydı bu. Sonuç olarak siz siz olun insanların yüzüne söylemeyeceğiniz şeyleri dijital ortamda hangi program olursa olsun yazmayın ve sosyal medyalarda gördüğünüz her şeye inanmayın.

Yakup KAMAN Bilgi İşlem Yöneticisi