Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) Genel Başkan Yardımcısı Aziz Aslan, "Silah ve şiddet hiçbir zaman hak arama yöntemi değildir. Eğer hakkınızı arıyorsanız, eğer bir hakkı kazanmak için mücadele ediyorsanız, bunun yöntemi konuşarak, siyaset sanatıyla ancak elde edebiliriz. Tam tersi silah ve şiddet, hak arama mücadelesinin en büyük engelidir. Hatta en büyük ihanet şebekesidir" dedi.
Bitlis İl Sağlık Müdürlüğü toplantı salonunda sendika üyeleriyle bir araya gelerek açıklamada bulunan Aslan, "Terörün hangi cinsi olursa olsun, kime hizmet ederse etsin, şunu aklımızdan çıkarmamak gerekiyor. Silah ve şiddet hiçbir zaman hak arama yöntemi değildir. Eğer hakkınızı arıyorsanız, eğer bir hakkı kazanmak için mücadele ediyorsanız, bunun yöntemi konuşarak, siyaset sanatıyla ancak elde edebiliriz. Tam tersi silah ve şiddet, hak arama mücadelesinin en büyük engelidir. Hatta en büyük ihanet şebekesidir. Allah kimseyi devletsiz bırakmasın. Eğer devletsiz kalırsanız, eğer şiddet ve silahla bir yönteme başvurursanız, ister ulus adına, ister din adına, ister kimlik adına, verdiğiniz mücadele şiddete dönmüşse bu tahripkardır. Sonuç itibariyle ulusunuz da gider, dininizde gider, kimliğinizde gider. Daha önemlisi insanlığınız da gider" dedi.
15 Temmuz darbe girişimde en büyük unsurun Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan olduğunu ifade eden Aslan şöyle devan etti:
"Darbeciler cumhurbaşkanını hesaba katmadı. Belki sıradan bir cumhurbaşkanı gibi düşündüler. Onların hesap etmediği bir şey vardı. Cumhurbaşkanımızın aynı zamanda bir halk hareketinin lideri olduğunu unuttular. Dolayısıyla bir telefona çıkmakla halkı sokaklara çağırarak en büyük dersi vermiş oldu. Ülkemiz son günlerde sıkıntılı geçtiği bir gerçektir. Özellikle 15 Temmuzdan sonra manidar bir şekilde artan olayların gözdağı, belki de eşi benzeri olmayan terör olaylarıyla karşı karşıyayız. Bunlar ahlakı, vicdani ve İslami değil hiçbir olumlu yapıda nasibini almamıştır. Geriye dönüp baktığımızda cidden kaybettiğimiz bu 30 yıllık süreç içerisinde verilen bu savaş gerçekçi, bir hak arama mücadeleci ve bir özgürlük mücadelesi olmadığı, temel hak ve hürriyetlerden tamamen uzak tamamen emperyalist güçlerin tasarladığı bir Türk ve Kürt çatışmasından yararlanarak ülkeyi kaosa götüren bir projedir. Buradaki amaç Türkiye’yi tabiri caizse bir buz devleti haline getirip Dünya ülkeleri gözünde itibarsızlaştırmaktır. Bugün gelinen noktada ise FETÖ’nün DAEŞ ve PKK’nın beslendiği kaynağın emperyalist güçlerin aynı kaynak olduğu ortaya çıktı. Ayrıca bu terör örgütlerinin o hain şebekesinin taşeronluğu yaptığı da ortaya çıktı."