Astronomi ile ilgili TV programlarına büyük ilgi duyuyorum. Bu ilgim yaşım kemale erdikçe daha da artıyor. Yaşın kemale ermesi ne demek? İnsan kaç yaşında kemale erer? Şimdi bunları uzun uzun anlatmayayım. İnsanoğlu genelde kırk yaşından sonra olgunlaşmaya ve hayat üzerinde, kâinat üzerinde daha fazla düşünmeye başlar. Olgunluk yani kemale erme yaşı kırktır. Bu husus Kur’an-ı Kerimde’de anlatılır. Ahkaf Suresi 15 ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, olgunluk çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.”

Evet, insanoğlu olgunlaştığında, artık şunu ister, kendisine ve anne, babasına verilen nimetlere şükretmeyi ister, yararlı işler yapmayı ister ve kendisinden sonra gelecek nesli için (zürriyeti için) de iyilik ister. Bunlar normal ve aklı-ı selim içindeki herkes için geçerlidir. Tabi, heva ve hevesine uyup da normal yoldan ayrılan, aklını kullanmayan da var. Onlar için şu atasözü geçerlidir: “Kırkından sonra azanı teneşir paklar.”  Allah (cc) bu duruma düşmekten cümlemizi muhafaza eylesin. Amin
Bunları kısaca belirttikten sonra, yazı başlığıyla uyumlu olan konuyu, yani asıl anlatmam gerekenleri anlatayım.
İnsanoğlu olgunluk yaşından sonra hayatı ve kâinatı daha fazla tefekkür ediyor. Ben de kainatı temaşa etmeyi çok sever oldum. Astronomi ile daha fazla ilgilenir oldum. TV programlarını izlemek ve kitaplar okumak suretiyle yıldızlar, gezegenler, galaksiler hakkında kafa yorar oldum. Sonsuzluğu daha fazla düşünür oldum.
Astronomi ile ilgilenen bir insan, hemen şunu fark ediyor. Dünya, fizik olarak kâinatta   (gezegenler aleminde) neredeyse bir hiç mesabesindedir. En uzakta Neptün, en yakında Venüs gezegeni, aralarda Satürn, Mars, Dünya, Uranüs ve Jüpiter ve diğerlerini şöyle bir aynı tablo içerisinde tahayyül ediyorsunuz. Dünyanın bu gezegenler yanında ne kadar ufak ve ne kadar küçük kaldığını görüyorsunuz. Hatta bilim adamları galaksileri şöyle bir ekranda göstermeye kalktıklarında hepsi sanki bir toz bulutu gibi görünüyor, bu toz bulutu gibi görünen sonsuzluk âleminde Dünya görünmüyor bile. Kainat içinde Dünya, fizik olarak bir hiç hükmündedir. Dünya bir hiç ise, Dünyanın içinde yaşayan insan da fizik olarak hiç bir değer taşımaz. Bunu net olarak ortaya koyalım. Gel gör ki, fizik olarak hiç bir değer taşımayan insan ruh olarak Kainattan daha büyüktür.
İşte bu noktada Hz. Ali Efendimizin (ra); “Ey insanoğlu, sen kendini küçük bir şey mi sanıyorsun? Binlerce âlem sende dürülüdür” sözünü hatırlayalım. Tabi burada esas alınan bizim ruhumuzdur. Ruhumuzda nice âlemler saklıdır. Ruhumuzda nice âlemler mevcuttur. Kainatın da üstüne çıkarız, eğer ruhumuzun büyüklüğünü anlarsak.
Ruhunun değerini ve büyüklüğünü anlayan kişi insan olduğunu anlar. Eğer, bir insanın ruhu ile işi yoksa, hayvandan farksızdır.
Burada şunu da hassaten belirteyim. İnsan ruhunun değerini ve büyüklüğünü anlaması için, kendisinin madde olarak (beden olarak) bir hiç olduğunu, ancak ruhuyla bir mânâ kazandığını farketmesi gerekir. Bu da ancak, tefekkür ve akıl ile olur.
Evet, artık akledelim ve tefekkür içinde olalım: Kâinatta noktadan daha küçüğüz. Kâinat ve sonsuzluk düşünüldüğünde bir toz kadar maddi anlamda değerimiz yoktur. Bizi biz yapan ruhumuzdur. Bizi insan yapan ruhumuzdur. Beden hayvanidir. Ruh insanidir. İşte bundan dolayı Yunus Emre şöyle sesleniyor:
“Yunus öldü diye sela verirler.
Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez.”
 
Evet, artık şurası nettir: “Bizi insan yapan bedenimiz değil, ruhumuzdur.” Bir kişinin işi-gücü maddi bakış açısıyla yalnızca beden tatmini ise ve ruhundan habersiz ise, ahirete inanmıyorsa, yalnızca maddeye inanıyorsa, o kişiye hayvan diyebilirsiniz. Hiçbir mahzuru yoktur.
Son söz: “Fizik hiçbir şeydir. Kimya herşeydir. Madde hiçbir şeydir. Mânâ herşeydir. Beden hiçbir şeydir. Ruh herşeydir. Vesselam.”