Oy Çanakkale oy! Can Çanakkale can! Ah Çanakkale ah! Nice şiirler yazıldı. Nice destanlar yazıldı hakkında. 18 Mart tarihi Milletimizin hem yüreğine, hem zihnine kazındı. Çıkmaz ilelebet.

Yine bir 18 Mart arefesinde, 18 Mart 1915’i hatırlıyorum. Çanakkale’de kanıyla, canıyla destan yazan kahraman Ecdadımı rahmet ve minnetle yad ediyorum. Öyle bir Ecdad ki, gözünü kırpmadan ölüme gidiyor ve şehadet şerbeti içiyor, şanla-şerefle. Öyle bir Ecdad ki, düşmana bağrını siper ediyor ve en ağır silahlar iman dolu göğsünde çarpıp da geri dönüyor.

Çanakkale deyince “Seyit Onbaşı” akla gelir. 215 kiloluk top mermisini sırtlayıp da top kundağına yerleştiren ve o mermiyle İngiliz gemilerini yerle bir eden Kahraman Seyit Onbaşı ruhun şad olsun. Mekanın cennet olsun. Çanakkale deyince aklıma “süngü savaşları” gelir. Düşmanın üzerine doğru uçarcasına yüzlerce askeri bir düşünün ve bu asker iman gücüyle düşman askerlerini darmadağın ediyor. Çanakkale deyince aklıma “yemek tayin listesi” geliyor. Evet, bu liste savaştaki askerin yemek listesidir. O listede sabah “üzüm hoşafı” öğle “yemek yok”, akşam “üzüm hoşafı” yazmaktadır. Bir de yanında “bir ekmek” yazmaktadır. Başka bir günün listesinde sabah ve öğle “yemek yok”, akşam “yağlı buğday çorbası” yazmaktadır. Bir de yanında “bir ekmek” yazmaktadır. Başka bir günün yemek listesinde sabah “yarım ekmek”, öğle “yemek yok” ve akşam “üzüm hoşafı” yazmaktadır. Evet, ekmek ve çorba bulması bile büyük bir nimet olan askerimiz bu zorlu şartlarda Çanakkale’de düşmanı tarumar etmiştir.

Çanakkale için nice şiirler yazıldı ve kahramanlık destanı anlatıldı ve sonsuza dek anlatılsa yeridir.

Mehmet Akif’imiz en büyük Çanakkale şiirini yazmıştır ki, “Çanakkale Şehitlerine” isimli o şiirin bırakın her mısraını, her kelimesi ve her hecesi umut, üzün ve kahramanlık yansıtır. Ne diyordu o şiirinde Mehmet Akif; “Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!”
En sonunda da Mehmet Akif’imiz;Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber” diye haykırıyor.

Bir başka şair: (Necmeddin Halil Onaran)

“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın 

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. 

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın 

Bir vatan kalbinin attığı yerdir” diye sesleniyor.

Çanakkale için ben de hislerimi şiir vasıtasıyla seslendirmek istedim. Birkaç mısraı geçmiş yıllarda yazmış ve yayınlamıştım. Aşağıdaki şiirimi Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı hatırası için 2015 yılında yazmış idim. O şiirimle size başbaşa bırakırken Aziz Şehidlerimizi bir kez daha rahmet ve minnet ile anıyorum. Allah sizlerden ebeden razı olsun. Ruhunuz şad olsun.

100. YILINDA ÇANAKKALE *

Nasıl anlatsam nasıl, seni Çanakkale.

Sen ne kelimelere sığarsın, ne dile.

İşte bu zorluğa rağmen ben bile bile.

Anlatmalıyım seni hep nesilden nesile.

Çanakkale zafer üstüne zaferdir.

Vatan için ölenler ne güzel erdir.

Niye destan yazdık Çanakkale'de niye.

Ezan dinmesin, bayrak inmesin diye.

Haber salındı, her şehre, her köye.

Kınalı Kuzular vatan uğruna hediye.

Çanakkale kilit üstüne kilittir.

Milletim tarihlerden beri yiğittir.

Haçlılar seninle geldiler yine dize.

Şafak söktü, gece döndü gündüze.

Çok şükür tüm Milletçe çıktık düze.

Artık bileğimizi kim büke, bizi kim üze.

Çanakkale destan üstüne destandır.

Anadolu bize ebedi bir vatandır.

Herkes bilsin Çanakkale geçilmez.

Kahramanlar birbirinden seçilmez.

Vatan için nasıl ecel şerbeti içilmez.

Ey Anadolu sana asla paha biçilmez.

Çanakkale mühür üstüne mühürdür.

Milletim bu topraklarda ebedi hürdür.

Herşeyden önce şurası mühim ve asıl.

O şanlı zaferi anlamaz hiçbir kuru akıl.

Onu anlamak için iman denizine açıl.

Destanlar unutulmaz geçse de nice yıl.

Çanakkale umut üstüne umuttur.

Haydi sen de bir sevinç türküsü tuttur.

Ey Türk Genci, Ey Türk Çocuğu iyi dinle.

Düşman üzerine gelse milyonla, yüzbinle.

Şuna inan ve şuna güven tüm kâlbinle.

Zafer hep senindir, zafer her daim seninle.

Çanakkale Bize namus, Düşmana kâbustur.

Çanakkale Bize namus, Düşmana kâbustur.

Ahmet SANDAL