Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Bunlara da dersi hep Nasreddin Hoca ve fıkraları vermiştir. Bu Fıkrayı hepimiz biliriz;

Nasreddin Hoca,  böylelerine ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık, kaşık dökmeye:

Görenler;

- Aman Hocam ne yapıyorsun?  

- Göle yoğurt mayası çalıyorum, demiş kıs, kıs gülerek.

- Olur mu? Demişler, göl yoğurt mayası tutar mı hiç? Hoca cevabı yapıştırmış tabii. 

- YA TUTARSA...

Bu köşe yazıma, Türk edebiyatının ve geleneğinin en önemli mizah ustalarından ve bilgelerinden Nasreddin Hocanın bir fıkrası ile başlamak istedim.   

Genel seçimler için zaman giderek daraldıkça siyasi parti liderleri seçmenin oyunu alabilmek için birbirinden çılgın vaatleri ardı ardına sıralıyor.

Adeta birbirleri ile kim daha çılgın vaatlerde bulunacak yarışına giren ve ortaya attıkları vaatlerin ne kadar inandırıcı ne kadar gerçekçi olup olmadığına aldırmayan siyasilere acaba seçmen ne kadar inanıyor. 

Bunu da öğrenmek için kısa bir zaman kaldı, hep birlikte yaşayıp kimin vaatlerinin ne kadar ciddiye alındığını göreceğiz.

Gönül ister ki belirtilen vaatler gerçekten uygulanabilse ama bu vaatleri insan hayal ederken bile güçlük çekiyor.  

Evet, şu sıralar siyasiler için oldukça hassas bir dönem, bu nedenle olmalı ki siyasiler şuanda oldukça Hayalperest davranıyor. Gerçi yıllardır seçim dönemi için söylenen esprili bir söz var; 'Allah seçim döneminde siyasilerin aklını alır, seçim sonrası da geri verirmiş...' 

Arka arkasına plansız projesiz bol keseden verilen vaatlerin sebebi de bu olsa gerek. Sonra verdikleri vaatleri hatırlamazlar ise şaşkınlığa uğramayın. Vaatler seçim sonucunu nasıl etkiler bilinmez ama kararı yine millet verecek.

Önceki seçimleri hatırlayanlar bilirler, siyasi parti liderlerinin seçim sürecinde yarıştıkları en öncelikli konu kimin daha çok, daha “çılgın” vaatlerde bulunacağıydı. En güzel vaadi veren seçimi birkaç adım önde bitireceğine inanıyorlardı sanki. Onlarca vaadin sıralandığı seçimlerden geçti Türkiye. Yine seçimler yaklaşınca vaat borsası kuruldu. 
Verilen vaatlerin ne kadarı gerçek oldu onu da siz zihninizi biraz zorlayıp düşünün. Geçen seçimlerden farklı olan ise bu seçimde siyasi liderlerin birbirinden kopya çekerek seçmenin karşısına aynı vaatlerle çıkması. 

Ortak vaatlerin başında asgari ücret geliyor, kimi asgari ücreti bin 400 lira, kimisi bin 500 lira yapacağım derken, bir başkası da bin 800, öte ki de 5 bin lira yapacağım diyor.  Bir başka vaat ise Türkiye de sayıları 600 bini aşan taşeron işçisi üzerinden geçiyor. Diğer vaat ise siyasiler tarafından seçmenin büyük kısmını oluşturduğuna inanılan emeklilere yönelik vaatler. Çiftçiyi de unutmadan yazalım, mazotun litre fiyatının 1,5 TL olacağı da ayrı bir vaat olarak söyleniyor. 

Peki, bunların hangisi ne kadar gerçekleştirilebilecek sadece seçim vaatleri olarak kayıtlarda mı? Kalacak.  

Boş ve umut verici, heyecanlandırıcı vaatlerle milleti aldatmanın bir anlamı yok. Siyasetin sağlıklı bir mekanizma halinde ilerlemesi için bu ilkeli tutum ve davranış son derece hayati bir konumdadır.