Merhaba değerli okurlar.

Dünyamız 2019 Aralık ayında, Çin'in vuhan kentinde ortaya çıkan ve ardından hızla dünyayı etkisi altına alan  yeni tip korona virüs COVID-19   ile büyük bir savaş vermektedir.

Yüzyıllar boyunca ara ara bu tarz salgınlar ile karşılaşılmış, ciddiye alınmadığında ise çok  büyük kayıplar verilmiştir.

Ülkemiz de COVID-19  salgını ile 2020 mart ayının basından beri büyük bir mücadele vermektedir.Yetkililer tarafından en başından beri çok önemli tedbirler alınarak bu salgını en az zararla atlatmaya çalışıyoruz..

İşin bilimsel kısmı, ne yapilmasi gerektigi ve bizleri nelerin beklediği  profesörlerimiz, bilim insanlarimiz ve de en önemlisi sağlık bakanımız sayın Fahrettin KOCA tarafından  sürekli araştırılarak, takip edilerek halka bilinçlendirme yapılmaktadır.

Aslında bu yazıyı yazma sebebim işin bu kısmından sonrası ile alakali.
Evet dediğim gibi işin uzmanları  gerekeni yapıyorlar ve ön ayak oluyorlar..

Şimdi gelelim asıl meseleye;

Tarih 10 Nisan 2020 saat 22.00 sularında sosyal mesafenin daha iyi korunmasi ve virüsün yayilmasini engellemek için 2 günlük yani 48 saatlik bir sokağa çıkma yasağı ilan edildi.Zaten 1 aylık sürede yani mart ayından beri kısmi olarak sokağa çıkma yasağı uygulanmaktaydı.Bu durumun neticesinde 65 yaş üstü ve 20 yaş altına kesin olarak sokağa çıkma yasağı da zaten getirilmişti.Devaminda ise ne olacağı kesin olarak  belli değildi ve zaten her an geniş kapsamlı bir sokağa çıkma yasağı getirebileceği de 7 den 77 ye herkesin malumuydu..

Ama sadece 48 saatlik bir sokağa çıkma yasağı bile bize cehaletin en kötü virüsten bile kötü olduğunu  bir kez daha ülke olarak canlı bir şekilde izletti.Ekmek yiyemem derdi ile fırınlara koşanı mı dersin,benim çocuğum çikolata yemeden uyuyamaz  diye markete koşanı mı vs saçma sebeplerle sokağa çıkanı mı dersin?
Zaten Arakan da, Suriye de, Doğu Türkistan da vs. aylardır yıllardır ekmek bile yiyemeden yasam mucadelesi veren insanlar ve de daha çikolatanın tadını bile bilmeyen çocuklar insan değil..Neyse bu apayrı derin bir konu.

Evet yazık oldu.Uzun süredir verilen mücadeleye dün gece el birliği ile yazık ettik.Gecesini gündüzüne katan sağlık personelinin,polis ve asker teşkilatının, gözleri kan çanağı  olan  yetkililerin emeklerine 2 saatte yazık ettik.Bravo bize.

Evet bu karar belki 2 saat kala değil de bir kaç gün önceden verilse çok daha iyi olurdu ve bu durum ile karşı karşıya kalmazdık..Ama şunu söylemek  istiyorum.Ülke yönetimindeki insanlar isterse işlerinin ordinaryusu olsunlar, bir kez daha gördük ki halkın düşünce yapısı ve davranış biçimi herşeyden önemli ve önceliklidir. Unutmayalim!!Hükümetler geçici, millet ise kalıcıdır.

Bazılarımız  ülkeyi kapsayan  sokağa çıkma yasağı getirilmesi yönünde devlete baskı yapmıştık.Şimdi düşünüyorum 48 saatlik yasak bu hale getirdiyse uzun soluklu ve türkiye genelinde uygulanacak bir yasak bizi ne hale getirir? 
Allah devlet yöneticilerine çok büyük yardım etsin..

İşin özü  bizim yenmemiz gereken CEHALET adında  büyük bir hastalığımız var ve acil olarak tedavi şart..

Lütfen kendimize gelelim.48 saat veya bir kaç gün ekmek yemeden, çikolata yemeden, sigara içmeden yaşayabiliriz diye düşünüyorum.Düşman gözle görülmeyecek kadar küçük ama çok büyük felaketlere yol açacak kadar da büyük. Lütfen daha kötü sonuçlarla karşılaşmamak için yetkililerin açıklamalarını dikkate alalım. Kendimizi olabildiğince izole edelim.Çevremizde bu işin ciddiyetini anlamayan insanlara, konunun ciddiyetini dünyada ki vaka ve vefat  sayıları ile anlatalım.

Umarım  10 nisan gecesi yapılan 2 saatlik hata, 2 asırlık pişmanlıklar yaşamamıza sebep olmaz..

Kalın sağlıcakla..