“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” Bu söz bir ayet-i kerime mealidir. Zümer Suresi 9 ayette geçer. “Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” Ayetin tamamının meali de böyledir.
“Diri olduğunun farkında olmak” diye başlık attığımız yazımıza “hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” diye sizleri tefekküre çağıran, düşündürmeye teşvik eden bir söz ile başladım.
Maksadım düşündürmek ve esasında diri olmanın kıymetini bilmeye yöneltmektir.
Diriyiz, sağız, hayattayız, elhamdülillah. Peki, bunun farkında mıyız?  
“Diri ile ölü arasındaki farkı” biliyor muyuz?
Bu nasıl soru böyle. Bu farkı çocuk dahi bilir.
Hayır, hayır öyle değil. Bu farkı esasında çoğumuz bilmiyoruz? Ya da bilsek de bu farkın kıymetini bilmiyoruz.
Ben size aşağıda bir kısa liste halinde diri ile ölü arasında farkı açıklayacağım.
1-Diri imkan sahibidir. Ölü imkan sahibi değildir.
2-Diri cevap verir. Ölü cevap vermez.
3-Diri iyilikte bulunarak sevabını ya da kötülükte bulunarak günahını artırabilir.  Ölü ne sevap ne de günah işleyebilir.
4-Diriye ikaz ve uyarı fayda verir. Ölüye ikaz ve uyarı fayda vermez.
5-Diri haberdardır. Ölü habersizdir.
6-Diri duyar. Ölü duymaz.
7-Diri bakar ve görür. Ölü bakabilse de göremez.
8-Diri ruh ve bedenden müteşekkildir. Ölü yalnızca bedenden müteşekkildir.
9-Diri zaman ve mekan arasındadır. Ölüye zaman ve mekan yoktur.
10-Diri bu yazdıklarımı okur ve anlamaya çalışır. Ölü bu yazdıklarımı ne okuyabilir, ne de anlayabilir.
11- Diri mesaj alır. Ölü mesaj alamaz.
 
 İşte 11 madde halinde diri ile ölü arasındaki farklar. Bu fark belki de 1001’den fazladır. Ben 11 adet farkı yazdım, isteyen bu farkları daha da fazlalaştırabilir.
 Ne kadar fazlalaştırılırsa fazlalaştırılsın şu gerçek diri ile ölü arasındaki farkı anlatan en önemli gerçektir: “Diri olmak kıymetli bir imkandır. Ancak bu imkanın farkına olmak gereklidir.”
 Bir insan bu farkı hissetmiyorsa, ölüden farkı yoktur. İmkan sahibi olduğunu ve hayatın bir imtihan yeri olduğunu bilmiyorsa, ölüden farkı yoktur. Bir şey sorulduğunda cevap vermiyorsa ölüden farkı yoktur. Kendisine gönderilen mesajı almıyorsa, o mesaja kulak tıkıyorsa ölüden farksızdır. Bir insan ikaz ve uyarıdan anlamıyorsa ölüden farkı yoktur.
“Diri olmak”  önemli değil, diri olduğunun idrakinde olmak önemlidir.
 “İnsanın ölüden farkı olduğunu hissetmesi belki de onun kurtuluşunun temelidir.” Kişi kendisini bilecek ve hayatta neden ve ne maksatla bulunduğunu idrak edecektir. İdrak etmiyorsa ölüden farksızdır.
 Bir insan hayatta bulunma maksadının bilmiyorsa, düşünmüyorsa ve ahrete hazırlık yapmıyorsa ölüden farksızdır.  Ölüler de bilmez, düşünmez ve hazırlık yapamaz. Ancak, diriler bilir, düşünür ve hazırlık yapar.
 Yazımızın başında belirttiğim ayet-i kerimeye tekrar düşünecek olursak, evet, “hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”  Bu bir ikaz ve mesajdır. Bu ikaz ve mesaj akıl sahibi herkesedir.
 Yazımın sonunda şu soruyu sormanın tam vaktidir:
  “Diri olduğunun farkında olan ile ölü olduğunu fark etmeyen hiç bir olur mu?”  Vesselam.