KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türklerinin, ticaret ve turizm alanında yaşadığı darboğazın aşılması için Rum tarafıyla uzlaşma arayacaklarını söyledi. Akıncı, Kapalı Maraş bölgesinin de Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yerleşime açılması gerektiğini de yineledi.

KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen törenle görevi selefi Derviş Eroğlu’ndan devraldı. Akıncı burada yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ta yıllardır çözümsüz kalan sorunların ve mevcut statükonun sürdürülebilir olmadığını ifade etti.

Söz konusu durumun hem ada hem de bölge için barışı ve huzuru ciddi bir şekilde tehdit ettiğini vurgulayan Akıncı, “Birleşmiş Milletler parametrelerinin öngördüğü ve son olarak 11 Şubat 2014 tarihli ortak açıklama metninde de ifade edilen, iki kesimli, iki toplumlu federal bir çözümde, her iki tarafın da kazanacağı çok şey vardır. Böylesi bir çözüm, bölgesel istikrara da katkıda bulunacaktır. Bu bağlamda, çözüm odaklı bir anlayış ve halkın iradesini müzakere masasına yansıtacak bir kararlılıkla hareket edeceğim.” dedi.

"ÇÖZÜM FIRSATI OLDUĞUNA İNANMAKTAYIM"

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile gelecek yürütecekleri temaslarda yeni müzakere sürecinin altyapısının hazırlanmasına katkıda bulunmaya çalışacaklarını işaret eden Akıncı şunları söyledi: “10 yıl önce Avrupa Birliği sürecinde yitirilen çözüm fırsatının bir kez daha var olduğuna inanmaktayım. Yeter ki tüm taraflar bunun bir ortak ihtiyaç olduğu noktasında aynı fikirde olsunlar ve ortak vizyonla tüm tarafların kazançlı çıkacağı ortak yarar paydasında buluşabilsinler. Rumların yönetimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne girmiş olmakla birlikte yanlış ekonomik kararlar sonrasında çöken ekonomisi ve Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgaz Kıbrıs sorununa çözüm için yeni dinamikler yaratmıştır. Henüz su yüzüne çıkarılmamış doğalgaz yüzünden kavgaya tutuşmak yerine bu zenginliği hakça paylaşmak konusunda uzlaşmak ve çözümle birlikte bu gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımak, en akılcı, en hızlı ve en az maliyetli yol olarak görülmektedir.”

"DOĞAL GAZ VE SUYU PAYLAŞMALIYIZ"

Kıbrıs açıklarında olan doğal gaz zenginliği ve Türkiye’den adaya gelmesi beklenen suyun da adil ölçüler içinde paylaşabilme becerisinin gösterilmesi gerektiğine dikkat çeken Akıncı, “Bunun yanında, tarafların birbirini tahakküm altına almadan, eşitlik, güvenlik ve huzur içinde bir gelecek kurabilmeyi başarmaları zor ama gerekli bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Güneydeki liderliğin de bu vizyonu bizimle paylaştığını görmek en büyük arzumuzdur. Kuşkusuz, kapsamlı çözüm uğraşlarının yanı sıra, paralel bir süreçte, her iki toplumun günlük yaşamına katkı yapacak çeşitli güven artırıcı önlemlerin uygulanmasının özel önemi olduğunu düşünmekteyim.” şeklinde konuştu.

MARAŞ KONUSU

Kıbrıs’ta önceki politikalardan daha farklı bir yol izleyeceğine işaret eden Mustafa Akıncı şunları kaydetti: “Bu kapsamda, Kapalı Maraş bölgesinin BM gözetiminde yerleşime açılması ve bu açılışa eş zamanlı olarak Kıbrıslı Türklerin, ticaret ve turizm alanında yaşadıkları dar boğazların aşılması ve doğrudan ticaret ve direkt uçuşlar için Mağusa Limanı ve Ercan Havaalanı'nın kullanılabilmesinin yolları üzerinde uzlaşma arayacağız. Bunun tüm paydaşlara sağlayacağı ortak yararın yanında kapsamlı çözüm çabalarına da katkı yapacağına inanmaktayım. Kapsamlı çözüme ulaşmak elbette temel hedeftir. Uğraş alanımızın esası orası olacaktır. Güven artırıcı önlemler, paralel bir süreçte ve ana hedefe yardımcı oldukları sürece anlamlı olacaktır. Bu çerçevede yeni sınır kapılarının açılması ve mobil telefonların her iki kesimde de çalışır hale gelmesinin önemi aşikardır.”

"KIBRIS'TA BARIŞ, TÜRK- YUNAN- AB İLİŞKİLERİNE DE KATKI SAĞLAR"

Kıbrıs’ta çözüme ulaşmak sadece adanın iki toplumu arasındaki ilişkilere değil, Türk-Yunan, Türk-AB ve gelecekte federal Kıbrıs-Türkiye ilişkilerine de ciddi katkı sağlayacağını belirten Akıncı, “1968 yılından beri fasılalarla uzayıp giden Kıbrıs müzakerelerini artık olumlu bir sonuca bağlamak için gerekli olan kararlılık ve irade bizde mevcuttur. Umarım, Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis de 2004’te Annan Planı döneminde gösterdiği kararlılık benzeri bir yaklaşımı sergileyecektir. Sayın Anastasiadis ile aynı yaş kuşağına aidiz. Eğer biz de çözemezsek, bizden sonraki kuşakların çözmesi korkarım ki daha da zor olacaktır. Dolayısıyla böylesi bir günde çağrım yıllarca yapılan karşılıklı suçlama ve günah keçisi yaratma oyunlarına yeltenmeden, gerçekçilik ve akılcılıkla çözüm doğrultusunda hareket etmeyi başarmaktır.” açıklamalarında bulundu.