Bank Asya’ya yapılan devlet müdahalesini Rusya’daki Şodorkovki davalarına benzeten Berlin Hür Üniversitesi Öğretim Üyesi Nikolas Keßels, “Ankara’nın gerçekleştirdiği sert devlet müdahalesi akla yatırımların güvence altında olup olmadığı sorusunu getirmektedir.” dedi. Nikolas Keßels, Türkiye’nin güvenirliğinin tartışmaya açıldığı uyarısında bulundu.

Aynı zamanda mali piyasalar uzmanı olan Nikolas Keßels, Bank Asya’ya polis baskını suretiyle banka yönetimine devlet eliyle atama yapılmasını eleştirerek “Türkiye’ye yatırımların gittikçe problem haline gelmeye başladığını söyleyebilirim. Türkiye’deki siyasi rakiplere yönelik tutumlar Rusya’daki Şodorkovski davalarını hatırlatmaktadır. Ekonomik yatırımlar açısından bu durum Türkiye’ye tavsiye edilecek bir şey değil.” uyarısında bulundu.

Bank Asya’ya yapılan siyasi gasp operasyonu ile ilgili Cihan Haber Ajansı'na konuşan Nikolas Keßels, “Türkiye’de yaşanan güncel gelişmelerin Avrupa’da veya ABD gibi ülkelerde olması mümkün değil. Piyasaların güvenirliği istikrarlı bankacılık ve istikrarlı finans sektörünün varlığına bağlıdır. Güvenirlilik ayrıca yerli ve yabancı yatırımcıların yatırım güvenliğine sahip olup olmadıklarıyla da ilişkilidir. Sıkı sıkıya birbirine bağlı olan bu faktörleri ayıramazsınız. Bu şu anlama gelmektedir: Eğer yatırımcılar üçüncü şahısların müdahaleleri olmayacağı güvencesine sahip olurlarsa, ancak bu şekilde bir ülkede ekonomik kalkınmanın olacağı bir ekonomik hava ayakta kalabilir.” dedi.

Açıklamalarının devamında “Bir devletin bir bankanın ticari işlerine bu şekilde müdahale etmesi batı demokrasilerinde düşünülemez bile.” diyen Keßels, “BDDK’nın ‘şeffaflık olmadığı’ iddiasıyla yaptığı müdahale cezai işlem açısından orantısız olduğundan BDDK’nın uygulaması bir bankanın yönetiminin tamamen değiştirilmesine kesinlikle bir gerekçe olamaz.” diye konuştu. Fukusima felaketinden sonra atom silahlanmasının bırakılması sürecini hatırlatan Nikolas Keßels, “Ancak bu gibi mutlak istisnai durumlarda devlet ekonomi sürecine müdahil olabilir.” dedi ve ekledi: “Ancak yine de Bank Asya olayında olduğu gibi bu tür bir müdahale yapması tahayyül bile edilemez.”

“ANKARA’NIN TAVRI AKLA ‘ACABA TÜRKİYE GÜVENLİ Mİ’ SORUSUNU GETİRMİŞTİR”

Piyasalar uzmanı Keßels, “Ankara’nın gerçekleştirdiği sert devlet müdahalesi akla yatırımların güvence altında olup olmadığı sorusunu getirmektedir. Devletin görevi tabiri caize yan iş olarak bir de yatırım sermayesi danışmanlığı işine soyunmak olmamalıdır.” dedi.

Türkiye’de geçmiş senelerde yaşanan krizlerle ilgili “Kendine güven ve finansal krizde ülkenin iyi pozisyonu sayesinde Türkiye’deki mali kriz aşıldı. Burada bankaların fonksiyonlarının da rolü büyüktü. Bankalar, özellikle borç tahvillerine yatırımlar yerine reel ekonomiye krediler vererek ekonomiyi canlandırdılar.” hatırlatmasında bulunan Keßels, “Bu durumun bugün artık maalesef değiştiği kesinlikle görülmektedir.” tespitini dile getirdi. Keßels şunları da söyledi: “Türkiye, 2001 yılındaki banka krizinden sonra ilk önce IMF yardımları sayesinde bankacılık sektöründe sürdürülebilir ve sağlam yapılanma süreci içine girebildi. Türkiye bu sayede ve son yıllarda meydana gelen ekonomik gelişmelerin de desteği ile 2010 yılında IMF’ye yardım alma mesafesi koyabildi.”