Antisemitizm uzmanı tarihçi Dr. Juliane Wetzel Berlin’de Diyalog ve Eğitim Vakfı’nın programında Yahudi düşmanlığı ve İslam düşmanlığı konusunda konuştu. Wetzel’e göre Alman toplumunda önyargılar hâlâ güçlü, göçmenleri kapsayan ortak bir ‘biz’ bilinci tabana yayılmadı.

Berlin Teknik Üniversitesi’nde bulunan Antisemitizm Araştırmaları Merkezi’nden tarihçi Dr. Juliane Wetzel, göçmenlerin dışlanmasına karşı bilim adamları tarafından dile getirilmiş olan bir ‘biz’ bilincinin toplumda karşılığı olmadığını, bunun eğitimli kesim arasında ise tartışmalı bir konu olduğunu söyledi.

Juliane Wetzel, ‘"Bu bağlamda erkek çocuklarının sünnet tartışması sırasında Die Zeit gazetesinde konuyla ilgili makaleleri ve bunlara verilen okuyucu yorumlarını hatırlıyorum. Gazeteci Jörg Lau’un konuyla ilgili bir makalesinin altına yazılan yorumların üçte biri küfür ve hakaret içerdiği gerekçesiyle silinmişti. Die Zeit’i okuyan ve orada yorum yazanlar toplumda belli bir seviyesi olan insanlar. Ama onların bile böyle tepki vermesi Almanya’da göçmenleri de içeren yeni bir ‘biz’ bilinci konusunda nerede olduğumuz noktasında fikir vericiydi." şeklinde konuştu.

Dr. Juliane Wetzel dün akşam Berlin’de Eğitim ve Diyalog Vakfı’nın ‘Gesellschaft trifft Wissenschaft’ isimli sohbetler dizisi çerçevesinde antisemitizm ve İslam düşmanlığı konusunda konuştu. Antisemitizm ve İslam düşmanlığını kıyaslarken iki fenomeni bir tutmadıklarını, bugünün Müslümanlarının dünün Yahudileri olduğu gibi bir ifade kullanmadıklarının altını çizen Juliane Wetzel, ‘"Ancak iki önyargı arasında kıyaslama yapılabilir, bu önyargıların yapısındaki benzerliklere dikkat çekilebilir. İki farklı şeyi bir tutmak farklı, kıyaslama yapmak farklı. Bilim kıyaslar." dedi.

Juliane Wetzel, Avrupa’da 19.’uncu yüzyılda Yahudilere karşı ‘topluma ait olmadıkları, asimilasyona direndikleri, burada kendi dünyalarını kurdukları’ gibi iddialar ortaya atıldığını, dünya hakimiyetini hedeflediklerinin dile getirildiğini ve bunların bugün Müslümanlar konusunda söylenenlerle benzerlik gösterdiğine dikkat çekti. Wetzel bunun için o dönemden ve bugünün medyasında yayınlanan haber ve karikatürleri örnek gösterdi. Antisemitizmin en eski yabancı düşmanlığı şekli olduğunu da kaydeden Juliane Wetzel bu meselenin bugün de önemini koruduğunu kaydetti.

ALMANYA’DA SİYASİ KÜLTÜR İLERİ, SOKAKTAKİ VATANDAŞ O KADAR DEĞİL

Juliane Wetzel’e göre bugün Almanya’da Yahudi düşmanlığı ile bir siyasetçinin oy toplamasının veya partisinde barınmasının mümkün değil. İslam konusunda ise henüz bu noktada bulunulmadığının altını çiziyor. Ancak siyasi kültür ile sıradan vatandaşın durumunda farklılık olduğunu, sıradan vatandaşlar arasında eski önyargıların uygun zemini bulduğunda kolaylıkla ortaya çıkabildiğine dikkat çekiyor.

Wetzel, Hizmet hareketinin diyalog çalışmaları ve bu konuda daha neler yapılabileceği yönündeki bir soruya şöyle cevap verdi: ‘"Diyalog önemli. Sürekli akan damla taşı da deler diye bir deyimimiz var. Ama diyalog genelde diyaloğa açık kesimler arasında oluyor. Önemli ölçüde sekülerleşmiş bir toplumda böyle dindarlar veya dinler arası diyalog toplantıları topluma ne kadar etki eder tartışılır. Sanıyorum gençler üzerinde etkisi olan kişilere ve sosyal medyaya da mesajları ulaştırmak gerekiyor."