Başörtüsü karşıtları, Federal Anayasa Mahkemesi’nin bütün öğretmenleri bağlayan başörtüsü yasağını kaldırması ile inisiyatifi okul müdürlerine bırakması üzerine taktik değiştirdi. Berlin’in Neukölln semtinin müstakbel belediye başkanı Franziska Giffrey, bütün okul müdürlerinin karardan endişeli olduğunu iddia etti. Araştırmalar ise konunun asıl muhatabı öğrenciler açısından başörtülü öğretmenlerin okul huzurunu bozucu bir problem teşkil etmediğini gösteriyor.

“Başörtüsü tartışması henüz yeni başlıyor”, “Sırada ne var?”, “Başörtülü hakim için de karar çıkacak mı?”, “Okul müdürleri endişeli”… Federal Anayasa Mahkemesi’nin (BVG) başörtülü öğretmenlere okullarda ders vermeye tümüyle yasak getirilemeyeceğine hükmetmesinin ardından bu soruları sorup başörtüsü konusunda karar mercii haline gelen okul müdürleriyle duygusal bağ kuranların sesi giderek yükseliyor.

‘Okul huzuru’ bağlamında sorulan sorular ve dile getirilen endişeleri ise konunun asıl muhatabı olan öğrencilerin çoğunluğu problem olarak görmüyor. Bunu, Berlin Ampirik Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Enstitüsü'nün (BIM), geçen hafta tanıttığı araştırması da ortaya koydu. Araştırmaya göre, yaşları 16 ila 25 arasında değişen gençler arasında öğrenci olanların dörtte üçü başörtülü öğretmenden ders almayı problem olarak görmeyeceğini söylüyor. Sonucu değerlendiren bilim kadını Naika Foroutan, “Artık söz konusu olan bir ‘bez parçası’ değil” demişti.

Bu kararın hayata geçirileceği noktasında Almanya’yı hararetli bir tartışmanın beklediğini anlatan Foroutan, müzakere sürecinin kutuplaşma tehlikesini de içinde barındırdığını söyleyerek uyarmıştı. Alman basınında ve siyaset çevrelerinde bu uyarıyı doğrulayan demagojik haberler gecikmedi. BVG’yi okul müdürlerini ve politikacıları endişeye sevk eden hukuksuz bir kurum olmaya mahkûm eden haberlerdeki gerekçe ise devletin tarafsızlığı prensibi oldu.

Bunlardan biri de birkaç gün içinde Berlin’in Neukölln semtinin belediye başkanlığı görevini üstlenecek olan Franziska Giffrey (SPD) oldu. Welt am Sonntag’a konuşan Giffrey, bugüne kadar BVG’’nin kararı karşısında ‘dehşete düşmemiş’ okul müdürüne rastlamadığını iddia etti. Giffrey, “Bir problemimizin olduğunu söyleyen bu kadar insan karşısında tedbiren bir problemimizin olduğundan yola çıkıyorum.” dedi.

Siyasetçi, özgürlüğü elinden alınan başörtülü başörtülü öğretmenlerden bahsetmediği gibi gazeteden de bu yönde soru almadı. Weser Kurier gazetesine konuşan ve başörtüsüyle öğretmen olmak isteyen Havva Temirlenk ise tarafsızlık prensibinin haksızlığına işaret etti. Temirlenk, “Kimse tarafsız değil. Öğrencilerle konuşursanız, öğretmenlerinin hangi düşünceye sahip olduğunu tam olarak söyleyebildiklerini görürsünüz. Ama ben okula İslam’ın reklamını yapmak için gitmiyorum ki, öğrencilere Almanca ve İngilizce öğretmek için gidiyorum” dedi.

Başörtülü öğretmenlerden kaynaklanmış tek bir sorun olmamasına rağmen sürekli tehlikeden bahsedilmesinden rahatsız olduğunu da anlatan Temirlenk, “Herkes risklerden bahsediyor, kaynaklardan bahseden yok. Örneğin ben zorla başörtüsü taşıyan bir öğrenciye ailesi bana daha çok saygı duyacağı için daha kolay yardımcı olabilirim” dedi. Gazeteci Heide Oestreich de Giffrey’in açıklamalarını geçersiz buluyor.

Almanya Radyosu’na problemin başörtülü şimdiye kadar öğretmenlerden değil, okul dairelerinden kaynaklandığını söyleyen Oestreich, “Problem her defasında okul dairelerinden okullara taşınmış, “Bu zamana kadar bu kadınla hiçbir sorunumuz olmadı’ diyen okullar ise saçlarını başlarını yolmak zorunda kalmıştır” dedi. Başörtüsü demagojileriyle medyada son günlere damgasını vuran bir diğer isim Andrea Seibel oldu. Die Welt, Berliner Morgenpost ve Tagesspiegel gazetelerinde aynı makale ile boy gösteren Seibel, başörtüsünün özgür olmamanın bir sembolü olduğunu iddia etti. Seibel buna gerekçe olarak İslam’n erkeklere özel bir kıyafet düzenlemesinin olmamasını gösterdi.