Almanya'nın başkenti Berlin’in Neukölln semtinde belediyenin hukuk dairesinde staj yapmak üzere başvuran başörtülü Betül Ulusoy’un arzusu gerçekleşti. Daha önce Belediye Başkanı Franziska Giffey kastedilerek kararın 'yukarıdan' verildiği belirtilip, başörtüsü nedeniyle Ulusoy'un hukuk dairesinde çalışması kabul edilmemişti.

Neukölln Belediyesi, dış etkisi bulunan idari muamele görevlerini üstlenmemesi şartıyla başvuruyu kabul etti. Betül Ulusoy, telefon üzerinden yaptığı müracaatta kabul edilmiş, ancak anlaşmayı imzalamak üzere gittiği belediyede başörtülü olduğu anlaşılınca geri çevrilmişti. Yetkili memur, başörtüsünün hukuk dairesinde ‘problemli’ görüldüğünü açıklamış ve belediye başkanı Franziska Giffey'i kastederek kararın ‘yukarıdan’ verildiğini belirtmişti.

Giffey, selefi Heinz Buschkowsy gibi Müslüman topluma yapıcı olmayan eleştirilerle yaklaşmasıyla tanınan bir politikacı olarak tanınıyor. Belediye başkanı, Ulusoy’un müracaatı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, devlet dairelerinde dini sembollerin giyilmesine izin verilmediğini söylemiş ve bunun kanuni bir uygulama olduğunu ileri sürerek belediyenin bu uygulamasını savunmuştu.

Ancak kanunda stajyerleri bundan müstesna tutan bir madde söz konusu. 2005 yılından bu yana geçerli olan ‘Tarafsızlık Kanunu’, yargı, cezaevi ve polis memurlarını dini veya dünya görüşünü açığa çıkaran sembollerini taşımaktan men ediyor. Yargıda bu kapsama idari muamelelerde bulunan memurlar giriyor. Tarafsızlık Kanunu’nun müstesna tuttuğu grubu ise stajyerler oluşturuyor. Tepkilerin artması üzerine konuyu Anayasa Mahkemesi’nin aktüel bir kararı dikkate alınarak ele alan Neukölln Belediyesi, Ulusoy’un müracaatına onay verilmesini kararlaştırdı.

Berlin’in önde gelen hukukçuları da Giffey’in tutumunu kanunlara aykırı bulmuştu. Devlet hukukçusu Ulrich Battis, Ulusoy’un stajyer olarak görevine hiçbir problemle karşılaşmadan başlayabileceğini söylemiş, belediyenin hâlihazırdaki kanuna rağmen farklı bir yol tutamayacağına dikkat çekmişti. Bir diğer hukuk profesörü Christian Pestalozza ise müracaatın reddedilmesi dolayısıyla ‘meslek seçme özgürlüğü’nün kısıtlanıp kısıtlanmadığının gözden geçirilmesini istiyor. Ulusoy söz konusu stajı yapmaması halinde, 2. Devlet Sınavı’nı veremeyecek, dolayısıyla da hâkim veya avukat olma hakkını kazanamayacaktı.