Brezilya’da yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden geniş ölçekli yolsuzluk soruşturmasında 14. dalgaya gelindi. Şu ana kadar tutuklananların sayısı 500’ü geçerken, son dalgada ülkenin önde gelen iki inşaat şirketinin yöneticisi rüşvet iddiasıyla tutuklandı. Yöneticilerden biri sorgudaki ifadesinde eski başkan Lula da Silva’yı adres gösterdi.

LULA’NIN SONU GELDİ Mİ?

Ülkenin siyasi gündemini derinden sarsan hadise geçtiğimiz hafta yaşandı. Latin Amerika’nın en büyük inşaat firması Odebrecht’in patronu geçtiğimiz hafta sonu rüşvet iddiasıyla içeri alındı. Polisteki sorgusunda itiraf niteliğinde ifadeler kullanan ünlü işadamı, ‘üç hücre hazırlasınlar; biri benim diğer ikisi Lula ve Dilma için’ diyerek hükümeti tehdit etti. Ana akım medya, müteahhitin bu beyanını 'sorumluluğu paylaşma girişimi' olarak yorumladı. Bir sonraki dalganın Lula’yı içeri alacağı ve ardından hükümetin düşme ihtimali manşetlere taşındı. Zira operasyonun önceki evrelerinde suçu sabit görülen birçok işadamı düğüm düğüm çözülerek hem kendi suçlarını itiraf etmiş, hem de diğerlerinin suçunu ispat etme yarışına girmişlerdi.

Kamuoyunda Lava Jato operasyonu olarak bilinen soruşturma, ülkenin en büyük kamu şirketi Petrobras’ın yurtdışında dağıttığı ihalelerde usulsüzlük tespit edilmesinin ardından başlatıldı. Kısa sürede önemli işadamlarını, farklı partilerden siyasetçileri, banka yöneticileri ve bürokratları çembere alan soruşturmada arka arkaya gelen itiraflar süreci hızlandırdı.

KÜBA’YA SIĞINMA İDDİASI

Lula’ya kadar uzanan soruşturmada eski başkanın 2011-2014 yılları arasında nüfuzunu kullanarak söz konusu firmalara yurtdışında ihale verilmesini sağladığı; ayrıca yurtiçinde inşa edilen havaalanı, liman ve otoyolların inşası için kamu bankalarından 4 milyar Real (1.3 milyar USD) kredi verilmesine zemin hazırladığı iddia ediliyor.

Halihazırda yasal bir koruması bulunmayan Lula hakkında geçtiğimiz ay İçişleri Bakanlığı’nda soruşturma açıldığı söylentisi ortaya atılmış ve bu iddia ilgili kurum tarafından doğrulanmıştı. Lula ve yakın çevresi kendisine yöneltilen iddiaları kabul etmezken yerel basında eski liderin Küba’ya siyasi sığınma talebinde bulunabileceği iddiaları gündeme geldi.

HÜKÜMET, GENSORU İLE DÜŞÜRÜLEBILIR

Bunun yanı sıra, devletin en üst kademesindeki görevinden önce Petrobras’ta yöneticilik yapan başkan Rousseff hakkında da bazı iddialar ortaya atılmıştı. Buna göre ABD’nin Texas eyaletinde bulunan bir rafineriyi bünyesine katan Petrobras'ın, bu şirket için gerçek değerinden daha yüksek bir ücret ödediği tespit edilmiş ve kararda Rousseff’in imzasının bulunduğu kamuoyuna duyurulmuştu. Konuya ilişkin yaptığı açıklamada söz konusu işlemin ardında bir kasıt olmadığını belirten Rousseff, bürokratlardan kaynaklanan bir 'hesap hatası' olduğunu öne sürerek sorumluların tespiti için mahkemeyi göreve çağırmıştı.

Geçtiğimiz Ekim ayında girdiği seçimden zaferle çıkan Rousseff, dört yıl süreyle yeniden başkan seçildi. Ancak hem seçim kampanyasında hem de hükümetin kurulmasının ardından yolsuzluk iddiaları üzerinden sıkça taciz edildi. Meclis kulislerinde bu hükümetin uzun vadeli olmayacağını dillendiren muhalefet partileri, gensoru (impeachment) üzerinde anlaştılar. Ancak hemen akabinde Lula hakkında başlatılan soruşturma üzerine gensoru önerisini erteleme kararı aldılar.

BREZİLYA’DA ‘KIYAMET’ KOPACAK!

Operasyonun etkileri ülkede farklı boyutlarıyla hissedilirken soruşturma geri döndürülemez noktaya ulaştı. Operasyonu yürüten emniyet güçleri, planlama safhasında ‘Kıyamet Operasyonu' ve ‘kanun önünde herkes eşittir’ anlamında Latince ‘Erga Omnes’ kodunu kullandıklarını söyleyerek soruşturmada sonuna kadar gidileceğinin işaretini verdiler. Polis ve yargı üyelerinin kullandığı bu ifadeler, devletten bugüne kadar ihale alan tüm şirketlerde endişeye yol açtı. İhale dosyalarının raflardan inmesiyle birlikte ülkede toplu bir temizlik hareketinin fitili ateşlenmiş oldu.

Operasyonun tetiklediği bir başka gelişme ise meclis çatısı altında yaşanıyor. Hükümetin seçim vaadi olan siyasi reform kapsamında mevcut usül ve ilkeler yeniden yazılıyor. Şeffaflık, eşitlik, hukukun üstünlüğü gibi konularda kılı kırk yaran düzenlemeler geçiyor. Ülkenin önde gelen iş adamlarının aldığı cezalar ise şirketleri yasal zeminde faaliyet göstermeye zorluyor. Devletle ilişkilerini gözden geçiren çoğu özel şirket, piyasadaki alışkanlıkların terki için alternatif çözüm arayışı başlattı. Gelinen aşamada, mecliste ardı ardına onaylanan yasalarla birlikte siyaset, iş dünyası ve sivil toplum örgütleri arasındaki ilişki net bir tanıma kavuşmak üzere.