Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, Erciş’te şehit edilen korucu Abdulbari Gül’ün çözüm sürecinde şehit edilen 13. korucu olduğunu açıkladı. Sözen, “Ben artık bu camiayı durduramıyorum, bu camiayı dinginleştiremiyorum. Bu camia isyan etmek üzere.” dedi.

Van'ın Erciş ilçesinde geçici köy korucusu olarak görev yapan 50 yaşındaki Abdulbari Gül, 25 Nisan Pazartesi günü çarşı merkezinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Dün memleketi Ağrı’da defnedilen Gül’ün meslektaşları olan korucular basın açıklaması yaptı. Van Geçici Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nde düzenlenen basın açıklamasına, Hakkari, Şırnak, Van, Bingöl Tunceli, Bitlis başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’daki illerden korucuların temsilcileri olarak 260 korucu katıldı.

Basın açıklamasını yapan Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, Erciş’te şehit edilen korucu Abdulbari Gül’ün çözüm sürecinde şehit edilen 13. korucu olduğunu söyledi. Şehit Gül’ün geride gözü yaşlı eş ve 13 yetim çocuk bıraktığını belirten Sözen, "Biz korucu camiası olarak, baştan beri çözüm sürecini destekledik. Çözüm süreci tabiri caizse elimizde patladı. Biz insanların ölmesini kanın gözyaşının dökülmesini istemiyoruz. Bu bir isyan öncesi duyurudur. Devletimiz bizi kendi eliyle sindirmiş. Devletimiz bugün bizi PKK terör örgütünün kucağına atmış, bizi kaderimizle baş başa bırakmıştır.” diye konuştu.

Şehit Gül’ün kendisine koruma talep etmesine rağmen ‘çağrı üzeri koruma’ verildiğini aktaran Sözen, “Yani terör örgütü gelip seni vurduğunda sen o arada fırsat bulup bize telefon açarsan biz gelip seni koruyacağız. Dün korucumuz şehit edildi, tüm gözümüz kulağımız Yüksekova’daydı. Acaba sayın cumhurbaşkanımız, sayın içişleri bakanımız korucumuza ‘başınız sağ olsun acınızı paylaşıyoruz. Allah rahmet eylesin diyecek’ mi, demeyecek mi? diye bekledik ama maalesef duymadık.” açıklamasında bulundu.

“PKK’NIN ELİNDE ÖLÜM FERMANIMIZ VAR”

“Biz her gün göz göre göre ölmeyi mi bekleyeceğiz.” diye yetkililere soran Sözen, şöyle devam etti: “PKK terör örgütünün elinde hepimizin ölüm listesi, ölüm fermanı vardır. Devlet büyüklerimizin şapkasını önüne koyup düşünmesini istiyoruz. Devlet kendi eliyle suç işleyerek bizi sigortasız çalıştırıyorsa ve biz bugün geldiğimiz çözüm sürecinde göz göre göre şehit ediliyorsak, biz buna asla seyirci kalmayacağız. Devletimize koruculuk sistemi lazım değilse bize açık yüreklilikle söylesinler. Biz yarın sabah Türkiye’deki bütün korucular olarak silahlarımızı hükümet konaklarının önüne götürüp teslim ederiz. Devletimize kırılmayız. Devletimize gücenmeyiz. Çözüm süreci başarısızlıkla sonuçlandığı takdirde devlet yarın bizim çocuklarımıza ihtiyaç duyarsa inanın ki çocuklarımız tekrar babaları gibi ataları gibi korucu olmak istemezler.”

“KORUCU CAMİASI İSYAN ETMEK ÜZERE”

“Ben artık bu camiayı durduramıyorum, bu camiayı dinginleştiremiyorum. Bu camiayı isyan etmek üzere.” diyen Sözen, “Bu camia sokaklara çıkmak üzere, bu camia kargaşa çıkarmak üzeredir. Kimse bizi bu duruma sokmasın. Biz devletimizin yanındayız. Milletimizin emrindeyiz. Ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde huzurla sükunetle yaşamak istiyoruz. Birileri bizi kaos ortamına sürüklemeye çalışmasın. Ama maalesef bugün geldiğimiz noktada bunun beceriyorlar. Bütün korucu arkadaşlarımız bugün isyan aşamasındalar. Bugün bütün arkadaşlarımız artık devlete inanmamaktadırlar. Devletin büyüklerine güvenmemektedirler. Burada devlet büyüklerimize sesleniyoruz. Allah rızası için, Peygamber rızası için bu çığlığı bu feryadı duyun bize sahip çıkın." ifadelerine yer verdi.

Devlet büyüklerinin çözüm süreci ile korucunun sokakta vurulma sürecini birbirinden ayrı tutmaları gerektiğini aktaran Sözen konuşmasına şöyle devam etti: “Çözüm süreci ile kamu güvenliği durumunu birbirinden ayrı tutsunlar. Ağrı'da 4 tane terörist için bugün Kürt kökenli korucumuzun şehit edilmesine de aynı tepkiyi vermelerini beklerdik. Sizin huzurunuzda devlet büyüklerine yarın çok geç olmadan, yarın bu gemi batmadan bize sahip çıkmalarını istiyoruz. Eğer bu gemi su almaya başlarsa Ankara’daki büyüklerimiz de yerinde rahat oturamaz, İstanbul’daki büyüklerimiz de yerinde oturamaz. Masa başında Doğu ve Güneydoğu’yu bilmeyip sözde aydın geçinen bu bölge ile ilgili ahkam kesenler de rahat oturmayacaktır, oturmamalıdırlar. PKK terör örgütü yandaşlarını, işbirlikçilerini, siyasi uzantılarını bir kez daha şiddetle ve nefretle kınıyorum.”