Dışişleri Bakanı Mevşüt Çavuşoğlu, Türkiye'de hiçbir yargı mensubunun muhalif basını susturmak için talimat veremeyeceğini ve karar alamayacağını söyledi.

Türkiye-AB Ortaklı Konseyi toplantısının ardından basın toplantısı düzenleyen Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara Savcısı Serdar Coşkun'un muhalif basının susturulmasına yönelik talimatıyla ilgili soruya cevap verdi.

Konuyla ilgili bilgisi olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, "Hiçbir savcı, hiçbir hakim, hiçbir yargı mensubu muhalif gazeteleri susturacağız diye genel anlamda bir karar da veremez, talimat da veremez. Bu hukukun üstünlüğüne de aykırıdır, ifade özgürlüğüne de aykırıdır." ifadelerini kullandı.

"GAZETECİLİK FAALİYETİNDEN DOLAYI İÇERİDE OLAN YOK"

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın silahlı terör örgütü liderliğinden yargılandığının ve gazeteci Mehmet Baransu'nun da tutuklu olduğunun hatırlatılması üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Türkiye’de gazetecilik faaliyetinden dolayı şu anda içeride olan bir gazeteci yok. Bunun listelerini Adalet Bakanlığı’nın web sayfasında da her zaman paylaşıyoruz. Kimin hangi suçtan yargılandığı, sorgulandığı ya da içeride olduğu açıktır. Bahsettiğiniz şahısla ilgili suçlamaya baktığımız zaman… Biz tabii hükümet üyesi olarak güçler ayrılığı ilkesinden dolayı yargının işlerine doğrudan müdahale etme şansımız da yok. Ama suçlamalara baktığımız zaman, sizin de söylediğiniz gibi üçüncü şahıslar hakkında sahte deliller üreterek o şahısların, zamanında ceza alması ya da hapse atılmasına sebep olmaktan ve bunu yapmak için de bir çete oluşturmaktan suçlanıyorlar. Ve henüz haklarında verilmiş bir karar yok. Dolayısıyla gazetecilik yaptıkları için bir suçlama göremedim ben o iddianamede, dosyada. Ve başka hukuk dışı faaliyetlerinden dolayı suçlandığını gördüm."

Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Gazetecilerin tabii ki basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü çok önemli. Ama gazeteciler de sırf gazeteci olduğu için başka suçları işlemekten muaf olduğunu ya da dokunulmazlığı olduğunu söylüyorsanız o zaman o başka bir şey. Ama bence hiç kimse, hiçbir mesleğinden dolayı, işlediği suçtan dolayı muaf olamaz; dokunulmazlığa sahip olmamalıdır. Dokunulmazlığın çerçevesi de bellidir Türkiye’de. Dolayısıyla gazetecilik faaliyetinden dolayı ben bir tane bile gazetecinin içeride olmasını kabullenemem Türkiye Cumhuriyeti’nin dışişleri bakanı olarak. Bunun ayrımını iyi yapmak lazım."