Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Almanya'da Müslümanlara özel bir yasa çıkarılmasının anayasaya aykırı bir müdahale olacağını açıkladı.

Böyle bir yasanın Müslümanların inancına ve dinin öğretisine müdahale olacağı konusunda uyaran DİTİB, "Alman İslamı" isteyenlere de sert çıktı. DİTİB, Almanca vaaz verenlerin Türkiye’den değil, Almanya'nın Frechen ve Wuppertal şehirlerinden çıktığını vurgulayarak, dikkatleri Almanya’da palazlanan Neo Selefi akımlara çekti.

Avusturya’da çıkarılan İslam Yasası’nın Almanya için model olup olamayacağı tartışmalarına bir açıklama da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nden (DİTİB) geldi. DİTİB, “İslam Yasası, Müslümanların kendi inançlarını şekillendirmeye bir müdahaledir.” tepkisinde bulundu.

Basın bildirisi yayınlayan DİTİB, dini cemaatlerin kurumsal çalışmalarını anayasa ve hukuk temelinde yerine getirdiğini, Alman Anayasası’nın da dini cemaatlere kendi kendini yönetme ve dini öğretileri hakkında kendi kararlarını verme garantisi verdiğini hatırlattı.

Anayasa’nın Alman tarihinde devletin vatandaşlarının dini yaşamlarına bir daha asla değer biçerek veya önlem alarak müdahale edilmemesi yönünde ihtarda bulunduğunu kaydeden DİTİB şu ifadelere yer verdi: “Kimse bu nedenle bir Hıristiyanlık yasası talep edemez ve personelini tartışmaya açamaz veya Hıristiyanlık öğretisinin detaylarına devlet müdahalesi isteyemez. Aynı şekilde kimse bir Yahudilik Yasası ile Yahudilik inancının özüne müdahale edip onu belirleme, sinagogda kimin haham olacağına karar vereceği yönündeki fikrini gündeme getiremez. Bu Müslümanlar için de geçerli olmalı.”

MÜSLÜMANLARIN ‘UYUM İMAMLARI’NA İHTİYACI YOK

Bu nedenle bazı politikacıların ve Müslümanların anayasal olarak koruma altına alınmış olan ‘dini olarak kendi kendini yönetme’ alanına müdahale talep etmesinin ürkütücü ve onur kırıcı olduğu yönünde görüş bildirerek tepki gösteren DİTİB, İslam Yasası talebinin Almanya’da Müslümanların tutumlarını bilmemeden veya görmezden gelmeden kaynaklandığını ileri sürdü.

DİTİB bildirisinde, “Almanya’da cami derneklerinin neredeyse yarısında görev yapan DİTİB imamlarını yeteriz ve tehlikeli olarak görmek, bu imamların bu zamana kadar kendilerine güvenen Müslümanlara sunduğu çok güzel hizmetleri bilmemekten veya hafife almaktan kaynaklanıyor.” ifadelerini kullanarak DİTİB imamlarına haksızlık edildiğini kaydetti.

Almanya’daki cami derneklerinin büyük bir kısmının artık giderek artan bir şekilde ikinci ve üçüncü nesil tarafından yönetildiği bilgisini veren DİTİB açıkamasında “Bu insanlar Almanya’nın günlük yaşantısının merkezindeki kadın ve erkeklerden oluşuyor. Onlar, aile babası, ev hanımı, fabrika işçisi, avukat, doktor, manav, bankacı, öğretmen, zanaatkâr olarak toplumun her katmanından geliyorlar. Bu insanların ‘uyum imamları’ ile kapatılacak dil ve kültürden kaynaklanan eksiklikleri yok.” denildi.

ALMAN İSLAMI TÜRKİYE’DEN DEĞİL, FRECHEN VE WUPPERTAL’DEN ÇIKTI

İslam Yasası talep edip “Müslümanların artık bir Alman İslamı'na ihtiyacı var” diyenlerin aslında gerçekte bir Alman İslam anlayışının var olduğunun farkında olmadıklarını ileri süren DİTİB, bu ‘Alman İslamı'nın da Türkiye’den değil Frechen ve Wuppertal’dan çıktığını kaydederek dikkatleri Neo Selefi akımlara çekti.

Bu ifadelerle Frechenli Pierre Vogel’i ve Wuppertal’de ‘Şeriat Polisi’ ilan eden Selefileri ima eden DİTİB, “Ne Selefizm gibi akımların Almanca konuşan vaizlerinin kim olduğu ve hangi dilde vaaz verdiğini herkes biliyor olsa gerek.” diyerek tepki gösterdi.

Buna karşılık DİTİB eyalet birliklerinin Müslüman cemaat ve Müslümanlığa has faziletlerle özgürlükçü bir toplumda birlikte yaşamdan yana bir konum belirlediklerini hatırlatan DİTİB, Almanya’daki İslam’ın devlet ve toplumun müzakere, sözleşme ve diyalog partneri olabilecek şekilde organize olduğunu vurguladı.

DİTİB, tavrını zamanın ruhunun uygun gördüğü popülizmden yana değil, aksine anayasanın belirlediği temeller üzerinden belirleyen devlet ve toplumdan bunu görmesini ve muhataplarını da tavrını bu şekilde belirleyenler arasında aramasını istedi.

Almanya’da değişen ihtiyaçları, Müslüman cemaatteki toplumsal değişimin sonucunu zamanında fark ederek 2006 yılında iki dilli imamların yetiştirilmesi için Uluslararası İlahiyat Bölümü’nü hayata geçirdiklerini hatırlatan kuruluş, Almanya’da sosyalleşmiş imam ihtiyacını gidermek için hazırlık yaptıklarını hatırlattı.

Dini bir azınlığın öğretisine ve inanç pratiğine müdahale edecek Anayasa'ya aykırı bir özel kanunla ilgili her tartışmanın Almanya’nın yurt dışındaki itibarına kalıcı bir şekilde zarar vereceği uyarısında da bulunan kuruluş, "DİTİB bu sebeple Anayasa'yı terk etmekle tehdit eden herkes karşısında yılmaz bir uyarıcı olmaya devam edecek." ifadelerini kullandı.