Tunus'ta cumhurbaşkanlığı seçimine katılmayan İslami hareket En-nahda'nın lideri Raşid El-Gannuşi, “Müslümanların demokrasiye inançları yönetimi ele geçirince biter” sözünü fiilen çürüttüklerini vurguladı.

Gannuşi, hareketin geçen cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmama gerekçesini “gelişmekte olan demokrasimizi korumak” ve “Mısır İhvanı’nın maruz kaldığı sondan sakınmak” olarak açıkladı.

Gannuşi, "Ülke menfaati bunu gerektirdiği için yönetimi teslim ettik ve hükümetten çıktık. Biz her zaman uyumlu olduk ve ortak çözümler üretmeye çalıştık. Geçen seçimlerden sonra yenilgiyi kabullendik ve seçimi kazanan siyasi rakiplerimizi kutladık." dedi.

"İSLAMCILAR İLE LAİKLER ARASINDAKİ ÇEKİŞMENİN SONUÇLARINI GÖRDÜK"

Tunus'un yetiştirdiği önemli mütefekkirler arasında yer alan Gannuşi, "Mısır gibi komşu ülkelerde İslamcılar ile laikler arasındaki sert çekişmenin hangi neticeleri doğurduğunu gördük. Bundan dolayı Tunus’ta bu gibi senaryoların gerçekleşmesini istemiyoruz.” dedi.

"ARAP DEMOKRASİSİ İÇİN MODEL OLMAK İSTİYORUZ"

Arap demokrasisi için model olmak istediklerini dile getiren Gannuşi, sözlerini şöyle sürdürdü: "En-nahda hareketi yönetimde idi. Şu anda 2. büyük parti konumunda ve farklı alternatifleri var. Gelecek hükümetin kurulmasına iştirak edebilir veya muhalefette kalabilir. Bu, ülkemizdeki demokrasiyi güçlendirir ve diğer bölge ülkelerinin de uymasını temenni ettiğimiz Tunus Modeli’nin başarılı olacağının canlı kanıtı olur."

"DİKTATÖRLÜK EKEN TERÖR BİÇER"

Radikal ve silahlı grupların çoğalmasıyla ilgili olarak ise Gannuşi şu hususların altını çizdi: “Bu olgu temel olarak İslam’ın radikal yorumuna dayanmaktadır. Ancak bu sadece İslami bir olgu değil aynı zamanda belirli politik, sosyal ve ekonomik bir durumun sonucudur. Çünkü radikal ve terörist örgütler farklı zaman ve ülkelerde de ortaya çıkmaktadır. Örneğin Almanya’da Kızıl Ordu Fraksiyonu, İtalya’da Kızıl Tugaylar çıkmıştır. Bütün grupların altından minderi çekmek için iki şeye muhtacız: demokrasi ve insan gelişimi.”

Şu an Suriye’de savaşan Tunusluların 4 yaşında olan devrimin çocukları olmadıklarını, aksine Bin Ali yönetiminin gölgesinde yetişenler olduğuna dikkatleri çeken Gannuşi şöyle devam etti: “Bu çatışmanın nedenlerini çok iyi anlamamız gerekiyor. Bu radikal şiddet Bin Ali, Kaddafi, Mübarek, Esed ve Saddam Hüseyin gibi diktatörlüklerin bir sonucu ve bunlara gösterilen bir tepkidir. Evet, diktatörlük eken terör biçer.”

"ANAYASAYI LAİK OLARAK GÖRMÜYORUM"

Gannuşi Tunus anayasası için ifade edilen “laik” nitelemesini kabul etmediğini belirtti ve nedenini de şu sözleri ile izah etti: "Sadece desteklemekle kalmayıp aynı zamanda yazılmasına katkıda bulunduğumuz bu anayasa ile gurur duyuyoruz. Ben bu anayasayı laik olarak görmüyorum, aksine İslam, demokrasi ve modernliği bir araya getiren bir anayasa olduğunu düşünüyorum."

En-nahda lideri İslami düşünür Raşid Gannuşi sözlerini şöyle noktaladı: "Ilımlı laiklik ile ılımlı (vasati) İslam arasında bir çelişki görmüyorum. Birçok Avrupa ülkesinde Hristiyan-demokrat partiler var, yine dünyada Budizm veya Hinduizm referanslı partiler var. İslami-demokrat partiler neden olmasın?"