Almanya'nın Schleswig Holstein Eyaleti’ne bağlı Geesthact şehrinde geçtiğimiz günlerde kızı IŞİD’e kaçtığı için intihar eden baba Ercan Baran için düzenlenen anma programında vahşet saçan IŞİD terörüne karşı birlik beraberlik mesajı verildi. Anma programında gençlerin bu tür örgütlerin tuzağına nasıl düştüğü ile ilgili ayrıntılara dikkat çekildi.

IŞİD dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Almanya’da gençler içinde büyük tehlike olmaya devam ediyor. Etkinliği organize eden Yeşiller Geesthact Meclis Grubu Başkanı Ali Demirhan, "Daha önce sadece televizyonlarda izlediğimiz IŞİD terör örgütünün Geestahacht gibi küçük şehirlere kadar nüfuz etmesinden derin endişe duyuyoruz. Hepimiz adeta şoke olduk. Bu olay gerçek dışı gibi görünse de IŞİD terörü her tarafa yayılmaya başladı." dedi.

"Bu gençlerin radikalleşme, kendileri gibi düşünmeyenleri katleden IŞİD ve benzeri terör gruplarına katılma nedenleri, yanlışın nereden başladığı, polis ve yargının sorumlu olarak hangi hataları yaptığı" gibi sorulara cevap aranması gerektiğini kaydeden Demirhan, "IŞİD’e katılan gençlerin çoğu burada doğdu, kreşe ve okula gitti. Aslında biz kendimize onlar için ne yaptık? sorusunu sormalıyız. Bu gençlerin topluma sırtını dönerek IŞİD’e katılmasında bizim hangi sorumluluklarımız var? bunu araştırmalıyız." şeklinde konuştu. Demirhan sözlerini, "IŞİD ve benzeri terör örgütlerine karşı sıfır toleranslı olmamız gerekir. Şiddet ve terörizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı veya insanlık dışı davranışlarına artık son vermeliyiz." diyerek tamamladı.

Geesthacht Ebu Bekir Camii İmamı Mustafa Çakmak, hem yaşananların hem de vahşet saçan bu terör örgütünün İslam’la ilişkilendirilmesinin büyük üzüntüye neden olduğunu kaydederek, "İslam barış, güvenlik, esenlik ve dokunulmazlık anlamına gelir. Peygamber Efendimiz iyi bir Müslümanı elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği insan şeklinde tanımlamıştır. İslam’ın prensipleriyle hiç bir şekilde uyuşmayan bu taşeron örgüt başta İslam dünyası olmak üzere tüm dünyayı ciddi manada tehdit etmektedir. Bizim açımızdan yani İslami açıdan en hayati ve acil yapılması gereken, zalimlerin baskılarına sessiz kalmamak. Zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır Hadis-i Şerif’inden hareketle dünyanın neresinde olursa olsun bütün zalimlere karşı büyük bir kararlılıkla sesimizi yükseltmek lazımdır. Öncelikle bu tür şiddete sessiz kalan bütün yapıları ve odakları kınıyoruz. Ortadoğu’da başta IŞİD olmak üzere ırk, din, dil, mezhep hiç bir ayrım yapmadan hasta, yaşlı, kadın, çocuk demeden dünyada eşi görülmemiş bir vahşet uygulandığını görüyoruz. Bunun İslamiyet’le hiç bir ilgisi yoktur. Dünyanın bu vahşet olaylarını seyretmesi ve bir şey olmamış gibi sessiz kalması da endişe verici bir durumdur." dedi.

Protestan Kilisesi Papazı Antje Ludin ise etkinliğe acıları paylaşmak ve dayanışma göstermek için katıldığını belirterek, "İslam dini ile Hıristiyanlığın kökeni aynı. Dini açıdan birçok ortak yönümüz var. Birlikte çok işler başarabiliriz. Hiç bir dinde şiddet ve nefret yok. Nerede olursa olsun şiddet ve nefretin olduğu yeri Allah tasvip etmez." dedi. IŞİD’in özellikle kendine güveni olmayan gençleri tuzağa düşürdüğüne dikkat çeken Ludin, bunun engellenmesinde dini kurumların da sorumluluğu olduğunu belirterek, "İşte dinin sadece siyasi araç olarak kullanılması budur." şeklinde konuştu.