Güney Afrika’daki müzakereci olarak barışın mimarlarından biri olarak gösterilen Roelf Meyer, Kıbrıs’ta, barış için olumlu bir eğilim gördüğünü ifade etti. Meyer, Kıbrıs'ta çözümün gerçekleşmemesinin en büyük etkenin de "korku" olduğunu kaydetti.

Rum basınına konuşan Meyer, Kıbrıs ile yakın bağları bulunduğunu ve 1997 yılından beridir Kıbrıs sorununu takip ettiğini yazdı. Meyer, Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik ilk kez bir fırsat penceresinin bulunduğunu, zira her iki tarafta barışı isteyen liderlerin var olduğunu belirtti. Meyer, bunun kullanılmamasının da çok büyük bir kayıp olacağını ifade etti.

"İKİ TARAF DA TAM İSTEDİĞİNE SAHİP OLAMAZ"

Müzakerelerdeki kırmızı çizgilerin nasıl aşıldığına ilişkin genel bir soru üzerine Meyer, her bir tarafın, tam istediğine sahip olamayacağını kabul etmesi gerektiğinin altı çizerken, kazan kazan olgusunun var olabilmesi adına her iki taraf için zafer durumunun oluşturulması amacıyla 'bir şeyler almak ve bir şeyler vermek' gerektiğini ve bu şekilde çözüm sağlanabileceğini aktardı.

“Kıbrıs konusunda en büyük sorunun ne olduğu” şeklindeki bir soruya Meyer, 'Kıbrıslı Rumların ne vermesi gerektiğine ilişkin korku, Kıbrıslı Türklerin ise gelecekte ne alamayacaklarına ilişkin korku' şeklinde cevap verdi.

Meyer bir başka soru üzerine çözümün, kapsamlı olması, büyük bir çoğunluk tarafından kabul edilmesi gerektiğini ifade etti.

Sözlerinin devamında liderler düzeyinde başlayarak halka kadar giden bir güven düzeyinin var olması gerektiğine de dikkat çeken Meyer, çözümün, “BM’nin veya AB’nin olmadığını” söyledi. Meyer, ilgili insanların çözümün sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini belirtti.

Toplumların çözüme nasıl hazırlanması gerektiğine ilişkin bir soru üzerine Meyer, bunun iki unsurla olabileceğini, bir tanesinin “güven, yaratıcı önlemler”, diğerinin ise “şeffaf sürecin varlığı” olduğunu bildirdi.