Brezilya’nın prestijli üniversitelerinden Sao Paulo Üniversitesi’nde (USP) düzenlenen "Ortadoğu" konulu panelde konuşan Harvard Üniversitesi öğretim görevlisi Hussein Kalout, Türkiye'nin en büyük sorununun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu iddia etti. Konuşmasında Irak, Suriye ve Lübnan’daki bölünmeye dikkat çeken Ortadoğu ve İslam araştırmaları uzmanı, Mısır ve Tunus’taki rejim değişikliklerinden bahsetti. Türkiye’nin demokrasi ile ilgili bir problemi olmadığını söyleyen ünlü profesör, ülkedeki problemlerin temelinde en büyük sorunun Erdoğan’ın kişisel tutumu olduğunun altını çizdi.
Kalout, Türkiye’de sivil toplum örgütlenmesi ve demokrasi bilincinin yerleştiğini; ancak Erdoğan’ın kafasında kurduğu başkanlık sistemini hayata geçirme tutkusuyla yönetime müdahale ederek çatışmaları körüklediği tespitinde bulundu.

USP bünyesinde faaliyet gösteren Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (IRI) girişimiyle düzenlenen panelde, Latin Amerika bakışıyla Ortadoğu meseleleri ele alındı. Brezilya’nın yanısıra Portekiz, Fransa, ABD ve Tunuslu konuşmacıların yer aldığı panelin ilk oturumunda konuşan Lübnan asıllı profesör Kalout, Ortadoğu’da yaşanan demokratikleşme sürecinin neden başarısız olduğunu anlamak için içeriden bir bakış açısı gerektiğini söyledi. Baskıcı rejimlere karşı halk hareketi başlayan ülkelerde, koltuktan indirilen liderlerin yerini dolduracak güçlü bir otoritenin bulunmadığına değinen Kalout, demokrasi kültürünün yerleşmesi için halkın eğitilmesi ve neslin değişmesi gerektiğini dile getirdi.


TUNUS MODEL ÜLKE OLDU

Devrim sonrası sağlanan istikrar ile birlikte Tunus’un bölgede model bir ülke olma yolunda hızla ilerlediğini vurgulayan Kalout, Mısır’da öncelik olarak demokrasiyi yerleştirme kaygısı gütmeyen Müslüman Kardeşler yönetiminin bir fiyaskoyla neticelendiğini illeri sürdü.

Arap Baharı’nın ülkeleri gruplara böldüğünü ve din eksenli çatışmaların şiddetlendiğini anlatan Ortadoğu uzmanı, güç yarışında bölgesel ve küresel oyuncuların da devreye girmesiyle birlikte işin içinden çıkılamaz bir sürece dönüştüğünü belirtti.

Bölgedeki bölünmenin dıştan gelen müdahaleler sonucu gerçekleştiğini iddia eden Lübnan asıllı araştırmacı, güç kullanarak bir rejim değişikliği gerçekleştirmenin mümkün olmadığını savundu.

Arap dünyasındaki başarısızlığın temelinde örgütlü bir sivil toplum yapısının olmayışının ve kitlelerin eğitimsizliğinin yattığını söyleyen Harvardlı profesör, bu sürecin sonunda bölgede yeni şekillenmelerin oluşacağı tezini işledi.


Latin Amerika’daki demokratikleşme süreci ile ilgili akademik bir çalışması bulunan Kalout, bu bölgenin Ortadoğu'ya ne tür bir katkıda bulunabileceği sorusuna karşılık ‘Hükümetler, bazı şeyleri kolaylaştırabilir, ancak bu uzak coğrafyadan oraya transfer edebileceğimiz en ideal şey, sivil toplum tecrübesini aktarmak olacaktır." dedi.