İran’ın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 5 daimi üye ülkesi ve Almanya ile sürdürdüğü nükleer müzakerelerde anlaşmaya varması, Arap devletlerini rahatsız etti.

Avusturya’nın başkenti Viyana'da yaklaşık üç haftadır süren müzakerelerde, İran nükleer krizini sonlandıracak kapsamlı anlaşma dün sağlandı. İran ile P5+1 ülkeleri (BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi ülkesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ile Almanya) Ortadoğu'nun temellerini değiştirme potansiyelinin olduğu iddia edilen anlaşma, Arap devletleri tarafından hoş karşılanmadı. ABD'nin Ortadoğu'daki müttefikleri olarak bilinen Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt, Katar, Bahyren, Sudan, Yemen ve Fas başta olmak üzere birçok Arap ülkesi anlaşmayla ilgili şimdiye kadar sessiz kalmaya tercih etti. Bölgedeki birçok Arap ülkesinin konu ile ilgili açıklama yapmaktan çekinmesi, anlaşmadan rahatsız oldukları şeklinde yorumlandı.

ABD’nin önderliğinde varılan söz konusu anlaşmaya göre ABD, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'in yıllardır İran'a uyguladığı yaptırımlar, Tahran'ın uzun vadeli olarak nükleer programını sınırlaması karşılığı kaldırılacak. Uluslararası kamuoyu, Avusturya'nın başkenti Viyana'da sağlanan bu anlaşmayı 1979'daki İran devriminden bu yana Tahran ile Batı arasında varılan ilk ciddi yakınlaşma olarak gördü. Tahran yönetimi ve İran halkı varılan anlaşmayı ‘tarihi bir zafer’ olarak niteleyerek kutlamalar yaptı. Avrupa ve ABD, nükleer müzakerelerin anlaşmayla sonuçlanmasını büyük başarı olarak gördü. İran’la varılan nükleer ittifakla ilgili Avrupa devletleri birbiri ardına kutlama mesajları yayınlarken Ortadoğu’daki Arap devletlerinin birçoğundan açıklama yapılmaması dikkat çekti. Arapların rahatsızlığının en büyük nedeninin müttefikleri olan ABD’nin İran’la olan yakınlaşması olduğu iddia edildi.

Özellikle ABD’nin bölgedeki en güçlü müttefiki ve silah alıcısı konumunda olan Suudi Arabistan’ın ittifaka karşı olduğu biliniyordu. Devlet Başkanı Obama’nın bizzat Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz'i telefonla arayarak ikna etmeye çalıştığı basın sızmıştı. Aynı haberlerde, Kral Selman'ın konuşma sonunda pek de ikna olmadığı yorumları yapılmıştı.

Öte yandan, birçok haliç ülkesinin Suudi Arabistan’la aynı fikirde olduğu belirtiliyor. İttifaka karşı çıkan Arap devletlerinin, İran’ın kısıtlanmış nükleer programını dahi tehdit olarak gördükleri ifade ediliyor. Anlaşmaya karşı çıkılmasının ana nedenlerinden birisi, İran’da karar alma sürecinin 'rasyonel' olmaması ve yöneticilerin keyfi kararlar alabilmesi şeklinde açıklanıyor. İran’ın bölgede özellikle Basra Körfezi üzerinden Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait bazı topraklarda hak iddia etmesi ve Yemen’deki Şii milislerini açıktan desteklemesi ise Haliç ülkelerini öteden beri rahatsız ediyor.

Sunni Blok’un lider konumundaki ülkeleri olarak da bilinen Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün varılan bu anlaşmayı, İran’ın suistimal edeceğini iddia ederek bölgede kendi hegemonyasını kurmaya çalışacağını savunuyor. Mısır Dışişleri Bakanlığı ise dünkü "ümit ediyoruz ki anlaşmalara sadık kalınır" şeklindeki mesajıyla endişelerini ifade etti.

Nükleer ittifakı kutlayan Arap devletleri ise sadece İran’ın askeri yardım yaptığı iddia edilen Suriye ile yine Tahran yönetiminin kontrolü altında olduğu ileri sürülen Irak oldu. Ayrıca Lübnan’da bulunan ve açıktan İran’ın manevi lideri Ayetullah Hamaney’e bağlı olduğunu belirten Hizbullah hareketi ile Filistin’in Gazze kent yönetimini elinde bulunduran Hamas da, "İran’a ve islam ümmetine hayırlı olsun" diyerek varılan anlaşmayı kutlamışlardı.

İSRAİL’DEN SERT TEPKİ

İran ile P5+1 ülkeleri arasında nükleer müzakereler ilk karşı çıkan ise İsrail olmuştu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 'terörizmin önünü açacağını' savunarak 'Böyle bir anlaşmanın İran'a nükleer bomba edinmenin yolunu kolaylaştıracağını' öne sürmüştü.

Öte yandan bazı siyasi analistler, ilk kez Arap devletleriyle İsrail'in bir konuda aynı tarafta bulunmasının, önümüzdeki günlerde İran destekli Hamas’ın saf dışı bırakılarak barış görüşmelerinin başlamasına katkı sağlayacağı yorumlarını yapıyor.