Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'yı ziyaret etti. Topçu, "Kıbrıs, Akdenizimizin bir incisi, aslında dünyanın da bir elmas'ı olması gereken bir yer." dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, KKTC Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu'nun davetlisi olarak günübirlik resmi temaslarda bulunmak amacıyla Ada'ya geldi.

Topçu KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı makamında ziyaret etti. Türkiye’den KKTC’ye verilen suyun önemine değinen Topçu, “Biz bu suyun buradaki kardeşlerimizin refahı, mutluluğu geleceğe olan güvenini artırsın ama aynı zamanda da barışa da sadece Kıbrıs için değil, dünyanın barışına da katkıda bulunsun (diye temenni ediyoruz.” dedi.

Bugüne kadar Anavatanın KKTC’de yaşayanların geleceğe daha güvenli bakabilmeleri noktasında katkılarını ne kadar arttırabileceği hususunda çalışmalar yaptığına işaret eden Topçu, “Var olanı daha ne kadar ileriye götürebiliriz bunun için heyetle birlikte daha önce Faiz kardeşimizle konuştuğumuz gibi bir heyetle buraya geldik. Bunları karşılıklı çalışacağız, görüşeceğiz, KKTC Akdenizimizin bir incisi aslında da dünyanın da bir elması olması gereken bir yer.” şeklinde konuştu.

Kıbrıs’ın küresel marka olabilecek aynı zamanda küresel alıcısı olabilecek bir yer olduğunu dile getiren Topçu, şöyle devam etti: “Ama bizim bu tip çalışmalarımız önce Anadolu’nun bir tamamı gelip KKTC’nin sadece denizini sadece güneşini değil aynı zamanda kültür varlıklarını da görsünler. Eğitimlerinden de faydalansınlar. Bu su inşallah konaklama alanlarını daha güzel hale getirsin. Bu çerçevede görüşeceğiz. Kabulünüz için tekrar teşekkür ederim.”

"SU TURİZM İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ"

Cumhurbaşkanı Akıncı da yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ın turizm ve kültür alanındaki çeşitliliğini anlattı.

Türkiye’den KKTC’ye verilen suyun son derece önemli bir proje olduğunun altını çizen Akıncı, “Su konusu sadece bizim kendi insanımız için değil turizm için de son derece önemli... Su olmayan yerde hayat olmaz. Su bulunan yerde hayat var deniliyor.” ifadelerini kullandı.

"TÜRKLER OLARAK YAPAR SONRA DA ALLAH'A HAVALE EDERİZ"

“Genellikle biz Türkler yaparız, sonra da Allah’a havale ederiz.” diyen Akıncı, şunları söyledi:

“Bakım-idame denen hadisede zaaflarımız yıllar içerisinde oluşur. Ama bu öylesine büyük bir projedir ki bu yanlışı yapmamamız lazım. Gözümüz gibi bakım-idamesini sürdürmemiz çok önemlidir. Böyle devasa projeler için değil; bir arıtım tesisi yaparsınız bir yerde bakım-idamede aksamalar olur. Bu zaafımız giderilmeli. Bunları Kıbrıs Türk insanı olarak başarabilmeliyiz. Türk insanı olarak da... Ortak zafiyetimizdir bu diye düşünüyorum. Bu tür yanlışları yapıyoruz. Sürdürülebilirliğini kanıtladığımızda bu projede, sadece Kıbrıs için değil onun ötesinde de pozitif yansılamaları olabilecek bir projeden bahsediyoruz.”

"GELECEĞİN NİMETLERİNİ RUMLARLA PAYLAŞALIM İSTİYORUZ"

Suyun Doğu Akdeniz’de enerji konusuyla birlikte mütalaa edildiğinde daha geniş ufuklar açıldığını aktaran Akıncı, "Tüm bölge ülkelerinin kazancına yol açabilecek bir kononktür oluşmaktadır diye düşünüyorum. Doğu Akdeniz’deki enerji yataklarını ya bir gerginlik vesilesi olarak kullanabilirsiniz ya da barış amaçlı tüm tarafların kazançlı çıkabileceği yeni bir anlayışla ele alabilirsiniz. Rum kardeşlerimize de söylüyoruz. Geleceğin ortakları olarak kendilerini bu topraklarda görmek istiyoruz. Kardeşçe barış içinde yaşamak istiyoruz. Geçmişin acılarını paylaştık şimdi geleceğin nimetlerini paylaşalım diyoruz.” dedi.

"ORTADOĞU'YA ULAŞTIRILABİLECEK BİR SENARYO"

Suyun da onlardan birisi olduğuna dikkat çeken Akıncı son olarak şunları söyledi:
“Bunu Türkiye’nin en yetkili isimlerinden ağzından işittiler. Biz de bunu defalarca söylüyoruz. Gelecekte bu teknoloji ve sürdürülebilir garantisi ki öyle olacağına yürekten inanıyorum. Onlarla da paylaşabiliriz. Miktarını arttırmak suretiyle... Hatta Ortadoğu’ya da ulaştırılabilecek bir senaryo yaşama geçirilebilir. Enerji koridoru olarak da Kıbrıs ve Türkiye olarak Avrupa istikametinde gidecek doğalgazı taşımak için gidecek bir boru en mantıklı en kestirme ve en az maliyetli bir yoldur. Sadece bu alanda bile tarafların kazançlı çıkabileceği bir konjonktür var. Ben inanıyorum ki bu yaklaşımla turizm de patlar. Türkiye’den de buraya çok sayıda turist gelmek istiyor. Güney Kıbrıs’a da gitmek istiyor. Günü birlik de olsa Türkiye’den gelen turistlerin geçme imkanı olsa ne iyi olur deniliyor. Ben de aynı kanaati düşünüyorum. Ortak akılla bölgemize refah getirebiliriz.”