Konrad-adenauer Vakfı Ortadoğu Masası Uzmanı Dr. Oliver Ernst, Kürtler'in Türk ordusunun Kobani'ye konuşlanmasını istemediğini belirtirken, "Aslında Türkler'den imkansızı istiyorlar. Yani aslında Türkiye tarafından korunmak istemeyen bir bölgeyi korumasını talep ediyorlar. Bu imkansız bir talep, çünkü sonuçta bir bölgenin korunması, belli bir ölçüde askeri koruma önlemlerini de gerektirir. Suriyeli ve Türkiyeli Kürt milisler Türk ordusunun Kürtlerin yaşadığı bölgelere girmesini asla istemiyor" dedi.

"ASİMETRİK BİR SAVAŞ"

Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle'nin sorularını yanıtlayan, Adenauer Vakfı Ortadoğu Masası Uzman Dr. Oliver Ernst, IŞİD ile mücadeleyi Türkiye'nin yıllardan bu yana Kürt milislere, özellikle PKK'ya karşı savaşı gibi asimetrik bir savaş olarak nitelendirdi. Dr. Emst, özellikle Batı ülkelerinde Türkiye'nin hemen yanındaki Kobani'ye müdahalede bulunması yönünde isteklerin yükseldiği hatırlatılınca şöyle dedi:

"TÜRKİYE ÖYLE KOLAYCA ORDUSUNU SURİYE'YE SOKAMAZ"

"Türkiye sonrasında ne olacağını iyice düşünmeden öyle kolayca ordusunu Suriye'ye sokamaz. Türkler, Amerikalılar ve diğer müttefiklerin perspektifleri masaya yatırıp, 'En anlamlısı ne olur?' sorusu üzerinde düşünmesini çok önemli buluyorum. Sınır bölgesindeki Kürtler PKK'ya yakınlar; Ankara'ya karşı savaşan militan Kürtlerin büyük nüfuzu var üzerlerinde. Bunlar Ankara'nın dostları, müttefikleri de değil. Bu düşman görüşlü güçlerin askeri adımlarla desteklenmesi Türkiye'nin çıkarına değil. Kaldı ki bunu Suriye'deki Kürt siyasi güçler de gerçekte istemiyor. Kürt milisleri destekleyen Kürtler Türk ordusunun birdenbire şimdi Kobani'ye konuşlanmasını istemiyor."

"BU İMKANSIZ BİR TALEP"

"Aslında Türklerden imkansızı istiyorlar. Yani aslında Türkiye tarafından korunmak istemeyen bir bölgeyi korumasını talep ediyorlar. Bu imkansız bir talep, çünkü sonuçta bir bölgenin korunması, belli bir ölçüde askeri koruma önlemlerini de gerektirir. Suriyeli ve Türkiyeli Kürt milisler Türk ordusunun Kürtlerin yaşadığı bölgelere girmesini asla istemiyor. Türkiye'den istenen, bir yanda Türkiye'den Kürt savaşçıların Suriyeli Kürt milislere destek için sınırı geçmesine engel olmaması, ama diğer yanda IŞİD savaşçılarını engellemesi."

Alman uzman, Türkiye'nin bölgeden 200 bin Kürt'e kapılarını açtığını ifade ederken, "Bu önemli bir adımdı. Çünkü Kürtleri içeri almak ve sınır bölgelerindeki çok huzursuz Kürt halkı daha da güçlendirmek Türkiye için kolay değildi. Bu, Türkiye için güvenlik politikaları konusunda dezavantajları beraberinde getiren bir adımdı. Gerçekten değerinin anlaşılması gereken bir adım" değerlendirmesini yaptı.

"BİR FELAKET SENARYOSU İLE KARŞI KARŞIYA"

KONRAD-Adenauer Vakfı Ortadoğu masasından uzman Dr. Oliver Ernst, Türkiye'nin bu aşamada 'Bir felaket senaryosu' ile karşı karşıya olduğunu anlatırken, IŞİD'in Türk topraklarına ilerlemesinden veya PKK'nın yeniden kapsamlı eylemlere girişeceğinden korkmasına gerek olmadığını savundu. Dr. Emst, şöyle devam etti:

"Kürtler şu anda gördüğümüz gibi son derece zayıf durumda. IŞİD'in ilerlemesi nedeniyle iç güvenliğin kötüleşmesi, işin yan etki boyutu, ikincil hasardır. Ama hem Türk, hem de uluslararası perspektiften olsun, asıl dram, Esad rejiminin cinayetlerini 3.5 yıldır sürdürebiliyor olması ve bizim bu rejimi sivil, siyasi ya da askeri olarak durduramıyor oluşumuzdur" diye konuştu.