Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Romanya gezisi sonrası Türkiye'nin gidişatıyla ilgili kaygılarını dile getiren ünlü Romen gazeteciler, "Çavuşesku dönemi" benzetmesi yaptı. Erdoğan’ın Bükreş ziyareti ve Türkiye’deki gelişmelerle ilgili konuşan Romen gazeteciler, yolsuzluklarla mücadele etmek yerine demokrasiyi askıya alan Türkiye’nin varacağı yerin, Çavuşesku dönemi Romanya’sı gibi fakirlik ve polis devleti olacağı uyarısında bulundu.

Çeyrek asır önce komünist rejimden yeni bir bahara doğan Romen demokrasisinin AB süreci ve yolsuzluklarla mücadele azmi dolayısıyla sürekli gelişip ilerlediğini belirten duayen gazeteciler, “yeni Türkiye”nin ise “eski Romanya”yı hatırlatan adımlar attığına dikkat çekti. Özgür basının önemini de vurgulayan Romen gazeteciler, Türkiye’de medyaya artan baskının ve gazetecilerin tutuklanmasının, “Erdoğan yönetiminin zayıfladığına işaret olduğunu” savundu.

MARINCEA: YOLSUZLUKLAR, BASKI İLE KAPATILAMAZ

Erdoğan’ın Romanya ziyaretini uluslararası alanda izolasyonu azaltmaya yönelik bir adım olarak yorumlayan Romanya’nın ünlü haber kanalı Realitatea TV yayın editörü Ovidiu Marincea, Türkiye’de hukuk devletinin son gelişmelerle ciddi yara aldığını belirtti.

Marincea, “Bunu ben değil, bütün Batı ve dünya kamuoyu izliyor ve endişelerini her mahfilde dile getiriyorlar. Ayrıca askerin yaptığı anayasa, 35 yıl sonra böyle bir hükümet tarafından maalesef hâlâ sürdürülüyor.”

MECLİS, YOLSUZLUK SORUŞTURMALARINI TIKAMAK İSTEDİ, AMA HALK ENGELLEDİ; TÜRK MİLLETİ DE AYNISINI YAPMALI

Çavuşesku döneminde olduğu gibi, yolsuzlukların bir ülkeyi fakirliğe ve despotizme sürükleyeceği uyarısında bulunan duayen gazeteci Ovidiu Marincea, “Türkiye’deki yolsuzluk skandalını bütün dünya gördü. Yolsuzluklar, zor kullanarak, sistemi polis devleti yaparak çözülemez. Yolsuzluk, fakirlik demektir. Bunun en güzel örneği Ukrayna’dır. Bir yolsuzluk toplumsal piramitte ne kadar çok yukarılarına tırmanırsa ve katmanlarına ayrılırsa bu eninde sonunda fakirliği getirir. Bizde de her alanda yolsuzluk vardı. Parlamento, yolsuzluk soruşturmalarını tıkamak istedi; ancak kamuoyu baskısına karşı duramadılar. Aynı reaksiyonu Türk halkının vermesi lazım. Basın da hukukun işlemesine yardımcı olmalı. Parlamento da adaletin işini yapmasına müsaade etmeli.” dedi.

ROMANYA, HİZMET OKULLARINA MÜDAHALE ETTİRMEZ

Romanya’nın, Erdoğan’ın Hizmet okulları ile ilgili diktelerini de asla kabul etmeyeceğine ve okullara müdahale ettirmeyeceğine vurgu yapan Marincea, “Romanya ve başka ülkeler herhangi bir müdahaleye asla sıcak bakmaz.” dedi.

AB’nin Türkiye demokrasisi için hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Marincea, “Ancak gördüğüm kadarıyla Türkiye, artık AB yolculuğuyla pek ilgilenmiyor. Hiçbir yetkiliden AB’ye katılım isteğiyle ilgili kuvvetli bir irade beyanı gelmiyor. Bu, Türkiye açısından çok endişe verici bir durum.” dedi.

Türkiye için tek çözümün AB yolu olduğunu vurgulayan Marincea, “Ben de umuyorum ki; 7 Haziran seçimlerinde demokrasi yönünde bir değişim olur. Yoksa güvenlik paketiyle, polis devletiyle bir yere varılamaz. Erdoğan, her şeyi kontrol eder hale gelmişse, Türkiye çok yakın zamanda bir polis devletine dönüşecektir. Bu kaçınılmazdır.”

CRISTIOU: KOMÜNİST DÖNEMDE BİLE GAZETECİLER TUTUKLANMIYORDU

Romanya’nın duayen gazetecilerinden Ion Cristoiu da, Erdoğan’ın Bükreş ziyaretini ‘başarısız’ olarak nitelendirdi. Ziyaret öncesi medyatik bir hazırlık yapılmadığının altını çizen ünlü gazeteci şu tespitleri yaptı: “Böyle özel ilişkilerimizin olduğu, büyük bir ülkenin lideri geliyorsa, buna medyatik bir hazırlık gerekir. Ziyaretin medya kanallarında konuşulmasını sağlarsınız. Ama böyle bir şey göremiyorum ben. Tek başına bu bile ziyaretin sonucunu tayin etmeye yeter.”

Romanya’daki bu ‘soğuk’ havada Erdoğan’ın izlediği otoriter politikanın büyük rolü olduğunu söyleyen Romen gazeteci, basın mensuplarına yönelik tutuklamaları ise bu siyasetin en ileri noktası olarak gösterdi.

Çavuşesku dönemine de gönderme yapan Cristoiu, “1968’den beri gazetecilikle uğraşıyorum. Komünist dönemde baskı vardı; ama tutuklama gibi ağır uygulamalar o dönemde bile yoktu. Türkiye'nin basın mensuplarını tutuklamakla Komünist dönemden daha kötü adımlar attığı görülüyor. Hakiki ve meşru bir güç olsa, böyle rezil aşırılıklara kalkışmaz.” sözleriyle Erdoğan’ı eleştiren Ion Cristoiu şu yorumda bulundu: “Eğer bir yönetim tutuklama yoluna bu derece yaygın başvuruyorsa, demek ki başka formül bulamamıştır ve kendini güvende hissetmemektedir. Bu da onun zayıfladığına işaret eder.” yorumunda bulundu.

Duayen gazeteci, özgür basını yok eden bir yönetimin aslında kendi kendini zehirlediğine vurgu yaparak, “Gerçekler rejimi yıkmaz; tam tersine idarenin ömrünü uzatır.” dedi.

MUNTEANU: TÜRKİYE’NİN TEMEL PROBLEMİ, ERDOĞAN’IN KENDİSİ

Bugün, Türkiye’nin temel probleminin AK Parti yönetimi ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu savunan gazeteci - analist Razvan Munteanu da "Son yıllarda Türkiye'de dış politikada Ortadoğu’ya doğru bir yöneliş var. Otoriter bir yönetim anlayışına doğru kayma söz konusu. Halihazırdaki gidişat AB standartlarıyla örtüşmüyor. Zaten Brüksel şimdilik Türkiye'yi bir kenarda tutuyor." değerlendirmesini yaptı.

Munteanu, dış politika konusunda da Ankara’nın ‘komşularla 'sıfır problem'den 'sıfır dost' seviyesine indiğine dikkat çekerek, “Türkiye halihazırda Suriye, Irak, İsrail ve şu günlerde de İran olmak üzere hepsiyle soğuk ilişkiler içerisinde. Bütün bölgesel politikalardan dışlanmış durumda." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurtdışı gezilerini de global plandaki izolasyondan kurtulma çabası olarak yorumlayan Munteanu, “Ancak Erdoğan'ın son gezilerine bakarsak; Küba, Suudi Arabistan, Slovakya, Slovenya ve Romanya olması dikkat çekici.” dedi.

ÇAVUŞESKU GİBİ YAPTI; ABDULLAH GÜL’Ü BİLE SAF DIŞI BIRAKTI

Erdoğan’ın Çavuşesku ile benzer stratejiler izlediğini, Çavuşesku’nun da karşıt görüşleri bastırdığını söyleyen Munteanu, “Erdoğan’ın da, Çavuşesku gibi uluslararası planda marjinal duruma düşmesi muhtemeldir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otoriter yönetiminin Çavuşesku dönemini andırmaya başladığını söyleyen Munteanu ayrıca, Erdoğan’ın da Çavuşesku gibi muhtemel rakiplerini saf dışı bırakma stratejisi izlediğini söyledi. Munteanu, “Buna örnek verirsek; Abdullah Gül'ü bile saf dışı bırakmıştır.” diye ekledi.

OKULLAR KAPATILAMAZ; YAPILANLAR AVRUPA DEĞERLERİNE TERS

Erdoğan’ın Hizmet hareketine karşı cadı avı ve yurtdışındaki Türk okullarını kapattırmak istemesini de yorumlayan gazeteci Razvan Munteanu, Ankara’nın böyle bir yasaklamaya gücünün yeteceğini sanmadığını kaydetti.

Munteanu şöyle devam etti: “Türkiye'de iki tip İslam'dan bahsedebiliriz. Fethullah Gülen'in desteklediği sivil İslam ve Erdoğan'ın başını çektiği radikal İslam. Son yıllardaki icraatları, Erdoğan'ın toplumda ‘siyasi İslam’ odaklı bir proje yürüttüğünü gösteriyor. Bütün bu yapılanlar Avrupa değerlerine ters. Ayrıca Romanya'da faaliyet gösteren okulları kapatmaya Ankara'nın asla gücü yetmez. Mesela Romanya’da her türlü azınlık okulları var. Avrupa'nın ruhu böyle. Romanya’daki demokrasi anlayışına bir örnek olarak Alman azınlığa ait biri olan Cumhurbaşkanı Klaous Ioannis'i gösterebiliriz. Eğer demokrasiyi özümsediyseniz bu tür farklılıkları asla problem etmezsiniz."