Türkiye’deki genel seçimleri değerlendiren Avrupa’daki Türk sivil toplum kuruluşları (STK) milletin baskı, korkutma, gerilim ve vesayet politikalarına “dur” dediğini vurguladı. Milletin sandıkta, toplumu kamplaştıran, hamaset, düşmanlık tohulmarı eken politikalar istemediğini ortaya koyduğuna vurgu yapan STK’lar, başta AKP olmak üzere partilerin kendilerini sorgulaması gerektiğini kaydetti.

Türkiye’deki 7 Haziran Genel Seçimleri’nde iktidar partisi AKP, bir önceki genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre yüzde 20’lere varan oranlarda oy kaybetti. Avrupa’daki Türk sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri ve politikacılar, seçimlerde milletin, son yıllarda yaşanan baskı, zulüm ve hukuksuzluklara dur dediğini, “gerilim, ötekileştirme ve vesayet politikalarına son verin” mesajı verdiğini vurguladı.

BASKI VE HUKUKSUZLUKLARDAN AKP TABANI DA RAHATSIZ OLDU

Seçim sonuçlarını değerlendiren Almanya İş Hayatı Dernekleri Federasyonu (BUV) Başkanı Osman Kımıl, Türkiye’de son dönemde iktidarın uyguladığı baskıları hatırlatarak, “Toplumun büyük bir kesimi bu noktada rahatsızdı. Seçimlerde görüldü ki; bu rahatsızlık artık AKP’nin o yüzde 52’lik eski seçmeninin belli bir bölümüne sirayet etmiş durumda ve bu devam edecek gibi” dedi. Milletin ferasetini gösterdiği bildiren Kımıl, “Millet dur demiş oldu. Bu seçimler demokrasimiz ve işadamlarımız için çok çok önemli sonuçlar ortaya koymuştur” dedi.

TUSKON bünyesinde birlikte oldukları işadamlarının bu süreçte yaşadıkları zulümleri anlatan Kımıl, “Bir işadamımıza senede 200 sefere yakın Maliye kontrole geliyor. İstemedikleri her kesimi ‘Paralel’ ilan edip onlar üzerinde istediklerini yaptırma gibi bir hal almıştı. Tam bir zulme dönüşmüş durumdaydı. Halkımızın buna bilinçli şekilde dur dediğini düşünüyorum” dedi

AKP BİR ÖZ ELEŞTİRİ YAPMAK ZORUNDA

Avrupa Ehlibeyt Alevi Federasyonu Başkanı Dr. Fuat Mansuroğlu ise, “AK Parti’nin artık tek başına iktidar olmasını halk istemedi” dedi. 13 yıl boyunca AKP’ye destek veren ve üç yıl, AKP’nin Avrupa’daki teşkilatı UETD genel başkan yardımcılığı da yapmış olan Dr. Mansuroğlu, “Millet kararını verdi. Görünen odur ki; halkın istediği bir koalisyon. Milli iradeye saygı duymak gerekir” dedi. AKP’nin eski AK Parti olmadığına vurgu yapan Mansuroğlu, “AK Parti artık kendine yönelik bir öz eleştiri yapmak zorundadır. İnsanları ötekileştirirseniz bunun bedelini ödersiniz. Eğer eski AK Parti olsaydı bugün oyu yüzde 50’nin çok üzerinde olurdu. AK Parti kendini hiç yıkılmayacak bir güç gibi görmeye başladı halkın karşısında. Oysa halkın karşısında dayanacak hiç bir güç yoktur” dedi. Mansuroğlu, AKP’nin Gezi olaylarından sonra Alevilere büyük bir ayrımcılık yaptığını ve Alevilerin çöpçü bile olamadığını hatırlattı.

MİLLET KORKUTMALARA, VESAYETE TAVIR KOYDU

Berlin Türk Cemaati (TGB) Başkanı Bekir Yılmaz ise, 80 ihtilali ve 28 Şubat sonrasını da hatırlatarak milletin hiç bir zaman baskıya, korkuya teslim olmadığını söyledi. Yılmaz, “Millet, ben gidersem, onlar gelirse böyle olur, memleket batar gibi korkutmalara gelmiyor. Arkadaş beni öyle korkutma. Vesayet altına alma. Askeri vesayet altına da alma, sivil vesayet altına da alma. Ve demokrasiden, özgürlüklerden yana ol kabilinden bir sonuç çıktı” dedi. Yılmaz, “Bence şu açıdan hayırlı bir sonuç oldu. Son bir kaç yıldır ayrıştırmalar, kamplaştırmalar, taraf bitaraf falan... Millet nasıl kardeş olmak zorundaysa bu siyaset için de şart. Türk milleti korkular üzerinden sindirilebilecek bir millet olmadığını sandıkta ortaya koydu. O milletin bir parçası olduğumuzdan ne kadar gurur duysak azdır” dedi.

Erken seçimin bir şey getirmeyeceğini vurgulayan Yılmaz, “AK Parti bir kere o çamurdan, iftira, tefrit, yalan, dolan üretenlerden silkelenmeden, temizlenmeden, ayetlerle dalga geçenlerden kendini temizlemeden, dün Müslümanlara küfredip ona buna jurnalleyenlerden kurtulmadığı sürece istediği kadar seçime gitsin bir şey değişeceğini zannetmiyorum” dedi. AKP ve Cumhurbaşkanı’nın Havuz Medyası’ndan kurtulması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Zaten o gazeteleri kimsenin okuduğu yok” dedi.

SEÇMEN SİYASETE SEVİYE GETİRİN DEDİ

Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı İhsan Öner ise “Bu millete güvenmek gerekir. Milli İrade bu sefer böyle tecelli etmiştir” dedi. Partilerin aklı selimle hareket edip Türkiye’yi hükümetsiz bırakmamasını dileyen Öner, “Milletin bir mesajı vardır. İktidarı, muhalefeti bu mesaj alınmalıdır. Türkiye’deki siyasete bir seviye gelmelidir. Millet hakarete, küfre, gerginliğe, ayrıştırmaya dayalı söylemler istemiyor. Ben şununla, bununla koalisyon kurmam dememeli, seçmenin verdiği mesaj iyi okunarak inşallah hayırlı bir neticeye gidilmelidir” dedi.

Yurtdışında seçimlere ilginin yüzde 40’ı aştığını hatırlatan Öner, Yurtdışı Seçim Bölgesi yapılması durumunda motivasyon ve ilginin daha da artacağını kaydetti.

Almanya Türk Toplumu (TGD) Eşbaşkanı Safter Çınar ise, yüzde 40 olan yurtdışında seçimlere katılımın daha da arttırmanın yollarının aranması gerektiğini kaydetti. Çınar, “İlgiyi en çok arttırabilecek olan şey Yurtdışı Seçim Bölgesi’nin oluşturulmasıdır. Fransa yapıyor örneğin. Yarın sen bana söz verdin, ne yaptım bakalım diyebileceğim. Çoğu partinin seçim bildirgesinde var. Bu dönemde Yurtdışı Seçim Bölgesi düzenlemesini bekliyoruz” dedi.

‘HEMEN ERKEN SEÇİM’ DEMEK HALKIN KARARINI KABUL ETMEMEKTİR!

Yeşiller Partisi Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Milletvekili Arif Ünal ise son dönemde, Türkiye tarihinde en yoğun haliyle gazetecilerin, hakim savcıların tutuklanmasının yaşandığını hatırlattı. Ünal, “Bunlar birçok insanın kafasında soru işaretleri oluşturdu. Ayrıca Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanıdır ve kamplaştırmaktan çok insanları birleştirmekle görevlidir. Seçim yasasına göre de her parti eşittir. Ama HDP üzerinde de büyük bir kamplaştırma çalışması yaptılar. Bu ortamda halkımız aslında ‘hayır biz bu ülkede gerilim ve kamplaşma istemiyoruz’ cevabını verdi.” dedi.

Sadece AKP değil, tüm partilerin kendisini sorgulaması gerektiğini vurgulayan Ünal, “İktidar partisi muazzam oy kaybetti ama ana muhalefet de oy kaybetti. Nerede hata yaptık demedikleri takdirde, halkımız gelecek seçimlerde bunun da ötesinde bir cevap verecektir. Çünkü, bir parlamenter sistemde iktidarın hoşuna gitmeyen bir sonucu düzeltinceye kadar erken seçime gidilmez. Hemen erken seçime gidelim demek halkın verdiği kararı kabul etmemenin ifadesi aslında. Koalisyon demokrasi açısından çok verimli. Birçok saçma sapan kararların önüne geçilmiş oluyor, iki ayrı parti uzlaşmak zorunda çünkü” dedi.