Türkiye’nin kendisine, Batı’ya ve Müslüman dünyaya yapacağı en büyük katkının gerçek bir demokrasi olmaktan geçtiğini söyleyen Zaman yazarı ve Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici, demokrasi ve hukuktan uzaklaşmanın içeride olduğu kadar dışarıda da ülkemize büyük zarar verdiğini vurguladı. STRATİM’in düzenlediği 5. İstanbul Forumu’na konuşmacı olarak katılan Bilici, yaşanan gerilemeyi anlatmak için dünyanın birçok ülkesinde ilgiyle izlenen televizyon dizilerini örnek vererek şöyle dedi: "Türk dizileri, dün Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlarda ülkemizin tanıtımına yardımcı olan yumuşak güç faktörlerinden biriydi. Bugün TV dizileri yüzünden insanların hapse atılıyor olması, Türkiye’nin geldiği noktayı özetliyor."

AKP LİDERLİĞİ, ORTADOĞU’DAKİ TEVECCÜHÜ YANLIŞ OKUDU

Soli Özel, Mustafa Aydın, Suat Kınıklıoğlu ve Nathalie Tocci’nin de katıldığı panelde konuşan Abdülhamit Bilici, AK Parti hükümetlerinin izlediği dış politikayı 3 evreye ayırdı ve ilk iki dönemde sergilenen başarının üçüncü dönemi zehirlediğini söyledi. Bu zehirlenmenin Ortadoğu politikasında yanlış yargılara ulaşılmasına sebep olduğunu ifade eden Bilici, "Üçüncü evreyi, AK Parti liderliğinin ikinci döneminin başarısıyla zehirlendiği bir dönem olarak niteliyorum. Çok başarılıydılar. Her şey iyi gidiyordu. Kanaatime göre bu başarının nedenlerinin yanlış yorumlanması ve başarının verdiği aşırı özgüven AK Parti’nin özellikle Ortadoğu politikalarında ciddi yanlışlara yol açtı." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin Ortadoğu’da popüler olmasını, ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında yaptığı reformlara bağlayan Zaman ve Today’s Zaman köşe yazarı Bilici, şöyle konuştu: "Türkiye, Ortadoğu’da popülerdi. Çünkü ekonomisini, demokrasisini reforme etmeye çalışıyordu; ayrım yapmadan tüm dünyaya ulaşmaya çalışıyordu. Aynı yıl bir yandan AB ile müzakerelere başlarken, diğer yandan Türkiye’nin adayı İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliğine seçiliyordu. Dengeli bir siyaset açısından bu çok önemliydi."

AKP liderliğinin Ortadoğu’da Türkiye’ye yönelik teveccühün sebebini yanlış okuduğunu belirten Bilici şöyle dedi: "Bana göre AKP liderliği, Türkiye’yi Ortadoğu için ilgi odağı haline getiren nedenlerin Erdoğan’ın Davos’taki pozisyonu ya da Amerikan askerlerinin Türkiye’de konuşlandırılmasının reddi olduğunu düşündü. Halbuki Türkiye’yi farklı ve değerli kılan neden, herkesle konuşabilmesi ve demokrasi, özgürlükler ve ekonomi alanındaki reformlarıydı.” Davos’taki “One minute” çıkışı veya Esed’i devirmeye yönelik Suriye politikası gibi adımların Ortadoğu sokağında bir süre etkili olduğuna işaret eden yazar, Türkiye’ye karşı sempatinin asıl kaynağı olarak ekonomi ve demokraside gerçekleştirilen reformları gösterdi.

Abdülhamit Bilici şöyle konuştu:

"O zamanlar Türkiye İsrail’e karşı sert pozisyonu ya da Suriye veya diğer yerlerdeki pozisyonu sebebiyle değil; çoğunluğu Müslüman bir ülke olarak ekonomi ve demokrasideki başarısıyla Ortadoğu için bir model, en azından ilham olarak görülmüştü. Tüm dünya bu açıdan Türkiye’yi parmakla gösteriyordu. Bu başarı, Batı’da artan İslamofobiye karşı savaşmak için bir modeldi. Bu sayede, 'Bakın, Müslümanlar demokrasiyi benimseyebilir, ekonomide başarılı olabilir.' deniyordu. Bu yöndeki başarılar, uluslararası barışa tek başına büyük hizmetti. Ortadoğu, Müslüman dünyası için de iyiydi. Bu tablo Müslüman dünyaya şu mesajı veriyordu: ‘Müslüman olabilirsin ama aynı zamanda demokrat olabilirsin. Ekonomide başarılı olabilirsin. Yolsuzlukla mücadele edebilirsin.’ Bu yumuşak güç unsurları bana göre çok daha önemliydi. Ama bu fırsat kaçırıldı, kaçırılıyor."

"Tevazu içinde, herkesle konuşan, herkesle ticaret yapan yaklaşımın yerini, Ortadoğu'yu dizayn etme, krizlerde taraf olma ve Osmanlıcılık söyleminin alması Türkiye’ye büyük zarar verdi." diyen Bilici, bu anlayışın dış politikada problemlerin başladığı nokta olduğuna dikkat çekti. Bilici, bu durumla ilgili en objektif göstergenin Türkiye’nin 2008 BM Güvenlik Konseyi üyeliği seçimlerinde 151 ülke tarafından desteklenmişken 2014 seçimlerinde sadece 60 ülke tarafından desteklenmesi olduğunu belirtti.

AK Parti hükümetinin uluslararası arenada yalnız kalmasına karşı geliştirdiği 'Değerli yalnızlık' kavramına da değinen Abdülhamit Bilici, bu tanımlamanın dış politikada yaşanan iflası perdelemek için kullanıldığını savundu. "Neden son dönemde ‘Değerli yalnızlık’ konseptini duymaya başladık?" diye soran Bilici, "Bence Türk dış politikasının yüz yüze geldiği iflas yüzünden. En azından son 3 yıldır bu Türk dış politikasındaki iflası örtbas etmek için kullanılan iyi bir isim oldu. AK Parti’ye taraftar veya karşı olduğumu için böyle konuşmuyorum. Yaşananların objektif değerlendirmesi bu." ifadesini kullandı.

"En büyük sorun, bu tür süslü kavramlar nedeniyle yanlışları görüp çare üretmemek" diye konuşan yazar, "Erdoğan, Davutoğlu, Çavuşoğlu veya diğer yetkililer, Türkiye’nin hem İslam dünyasında hem Batı’da büyük itibar kaybedip yalnızlaşmasına neden olan bu iflastan kurtulmak için tekrar bir çıkış yolu düşünmesini isterdim. Maalesef bu süslü kelimeler ve süslü konseptler problemi yeniden düşünüp çareler bulma fırsatını kaçırıyorlar ve bedelini ülke olarak hep beraber ödüyoruz."