Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Filistin'deki zulmune karşı Davos'ta yaptığı çıkışın benzerini burada da yapmalıdır ve kardeşlerimizi katleden Çin'e 'One minute' demelidir." dedi. Türkiye'deki Doğu Türkistanlılar, Çin'in Uygur Türklerine uyguladığı şiddeti endişeyle izliyor. 60 yıl önce Türkiye'ye göçerek Kayseri'ye yerleşen Doğu Türkistanlıların yaşadığı Yeni Mahalle'de sessizlik hakim. Çin güvenlik güçlerinin yakınlarına uyguladığı baskıyı bir araya gelerek televizyonlardan seyreden Uygur Türkleri, uluslararası örgütlerin, büyük devletlerin ve Türkiye'nin olayları durdurmaya yönelik girişimlerde bulunmasını bekliyor. Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdülmecit Avşar, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki olaylara ilişkin olarak, ''Çin polis ve askerlerinin yaptıkları bir soykırımdır'' dedi. Olayların anlaşılması için öncesine ve ülkede yaşananlara çok iyi bakılması gerektiğini belirterek, 'Çin'in yaptığının bir milleti ortadan kaldırma hareketinin devamı' olduğunu savundu. Çin'in 1949'dan bugüne dek sistemli bir şekilde asimilasyon projesi uyguladığını öne süren Avşar, "Doğu Türkistan'da kardeşlerimize yapılanlar bizleri çok üzüyor. Urumçi'de gerçekleşen olaylar ne ilk oldu, ne de son olacaktır. Buradaki olayı sadece protesto olaylarına indirgemek yanlış olur. Bu 1949'dan bu yana yapılan asimilasyon çalışmasına karşı patlama noktasına gelindiğinin göstergesidir. Onlarca yıldır Doğu Türkistanlı Türkler, kızlı erkekli zorla Çin'in iç bölgelerine gönderilerek çalıştırılmaktadır. Kızlar Çinli erkeklerle evlenmeye zorlanmakta, evlenmek istemeyenler işkence görmektedir. 26 Haziranda Guang Dong eyaletinin Şao Güan şehrinde zorla çalıştırılmaya götürülen yüzlerce Türke sopa ve demirle saldıran binlerce Çinli'nin 2 Türk'ü öldürmeleri, yüz kadarını yaralamalarını protesto etmek için Urumçi'de toplanan çoğu üniversite öğrencisi gençlerin oluşturduğu gruba, Çin güçleri silahla karşılık vermiştir. Yüzden fazla insanı öldüren Çinli yetkililerin olayı daha da büyütüp bir katliama doğru gittikleri haberleri gelmektedir. Yaşanan hadiseler, Gazze'ye bile rahmet okutacak şekle gelmiş durumdadır. Amaç, Uygur Türklerinin üniversiteli gençlerini yok etmektir. Çin polisi ve askerinin yaptıkları bir soykırımdır." diye konuştu. Televizyonlardan duyulan ölü sayısının çok az olduğunu vurgulayan Avşar, oradaki yakınlarından aldığı bilgilere göre binlerce kişinin katledildiğini duyduklarını anlattı. Protesto gösterilerinin daha da büyümesini beklediklerini ifade eden Avşar, Doğu Türkistan'ın hürriyete doğru yöneldiğini dile getirdi. Avşar, yaşanan insanlık dışı olaylara karşı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde dönem başkanı olan Türkiye başta olmak üzere insan haklarını savunan tüm devlet ve kurumların bir an önce harekete geçmesini istedi. BM ve diğer kurumların bölgeye gözlemci göndermeleri gerektiğini belirten Avşar "Artık yaşanan insanlık dışı olaylara karşı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde dönem başkanı olan Türkiye başta olmak üzere insan haklarını savunan tüm devlet ve kurumlar bir an önce harekete geçmeli. BM ve diğer kurumlar bölgeye gözlemci göndermelidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Filistin'deki zulmüne karşı Davos'ta yaptığı çıkışın benzerini burada da yapmalıdır ve kardeşlerimizi katleden Çin'e 'One minute' demelidir." diye konuştu. Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkan Yardımcısı Kerem Erol da uluslararası barış örgütlerinin ve büyük devletlerin olaya karşı sessiz kalmasını eleştirdi. Olaylarla ilgili uluslar arası kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini belirten Erol, "Çin'in kardeşlerimize yaptıkları bizi üzüyor. Olaylarda ölen sayısı 140'larda 300'lerle anlatılamayacak kadar çoktur. Son 6 ayda 3 bin kişinin öldüğünü biliyoruz. Genç kızlarımıza, kadınlara yapılan taciz girişimlerini de unutmamak gerekiyor. Ancak artık canımıza tak etmiştir. Kanımızın son damlasına kadar bağımsızlık için savaşacağız." şeklinde konuştu.