Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde (OLG) görülen Neonazi cinayetleri davasında ilginç gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Serbest bırakılması talebi reddedilen sanık Ralf Wohlleben, dilekçeler vererek NSU hakkında yeni iddialar ortaya attı.

Geçen hafta Salı günü hakkındaki gözaltı kararının kaldırılması için verilen dilekçenin reddedilmesi üzerine sanıklardan Ralf Wohlleben, dilekçeler vererek bir düzine Neonazinin ve iç istihbarat şefleri Hans-Goerg Maaßen ile Gordian Meyer-Plath’ın mahkemede ifade vermelerini talep etti. Yine bunun yanında Wohlleben, yasaklı aşırı sağcı ‘Blood & Honour’ örgütünün bir el kitabının davada incelenmesini istedi. Bu kitapta, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı aşırı sağcı terör hücresinin izlediği ‘başsız karşı durma ve otonom silahlı hücreler’den bahsedildiği ifade ediliyor.

Konu hakkında Alman medyasında yer alan haberlerde, duruşmalarda şimdiye kadar buna benzer taleplerin sürekli mağdurların avukatlarından geldiği ve Wohlleben’in ise hep sustuğuna dikkat çekildi. Wohlleben’in avukatlarının yeni çıkışına göre NSU terör örgütü, savcılığın iddianamesindeki tarife uymuyor. Federal savcılık, mahkemeye verdiği iddianamede sekizi Türk olmak üzere 10 kişinin ölümünden sorumlu tuttuğu NSU’nun izole edilmiş bir örgüt olduğunu savunuyor. Wohlleben’in avukatları ise fanatik aşırı radikallerin büyük, gizli birlik ağından bahsediyor.

Mahkemeye verilen dilekçelerde Saksonya eyaletinde ‘Blood & Honour’un bölünmesinden ve bu örgütün taraftarlarının NSU’nun üç üyesi Beate Zschaepe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ı sakladığı ve desteklediği ifade ediliyor. Bu taraftarların himayesinde Chemnitz’de yaşayan üç NSU üyesinin radikalleştiği ve 2000 yılından itibaren Türk esnafa yönelik cinayetler planının kurulduğu savunuluyor. Bu zamana kadar Wohlleben’in üçlü ile pek işinin olmadığını da iddia eden avukatlar, Chemnitzli Neonazilerin Wohlleben’i tanımayacakalarını söyleyeceklerini ileri sürdü.

Onun yerine Neonazierin Çek Cumhuriyeti’nden Almanya’ya nasıl silah getirildiğini bilen silah kaçakçıklarından bahsedileceğini ve bunlardan birinin Uwe Mundlos’a bir defasında bomba yapımında kullanılan maddeler temin ettiği öne sürüldü. 1998 yılında yer altına saklanan üçlünün Chemnitz’de aşırı sağcılara takıldığı ve davet edilen aşırı sağcıların bunu doğrulayacağı belirtildi.

İstihbarata çalışan muhbirlerin de bundan haberdar olduğu ileri sürülürken, Thüringen eyaletinde yaşayan Wohlleben’in olandan bitenden pek haber olmadığı ve onun ‘Blood & Honour’ ile bağının olmadığı iddia edildi. Mahkemenin tutuksuz yargılanması talebini reddetmesi ve kendisini önemli şüpheli görmesinin Wohlleben’in strateji değişikliğine gitmesinde etkili olduğu sanılıyor. Sebebi ise Wohlleben’in bir ailesinin olması ve eşinin ona sürekli destek olması.

Tüm bu iddialarda kafa karşıklığına ise davada yargılanan sanık Carsten S.’in söyledikleri neden oluyor: S., mahkemede Wohlleben’in siparişi üzerine cinayetlerde kullanılan Ceska 83 model silahı terör üçlüsüne götürdüğünü ve Wohlleben’in üçlü ile telefon görüşmeleri yaptığını söylemişti.