Gitmek istiyorum, sebepsiz. Gidebildiğim yere kadar. Öyle bir gidiş ki, menzilsiz. Öyle bir gidiş ki, hedefsiz.

Belki de gitmek istemiyorum. Kaçmak istiyorum. Öyle bir kaçış ki, yaşadığım çağdan. Öyle bir kaçış ki, saflığını, doğallığını yitirmiş insanlardan.

Belki de kaçmak istemiyorum. Uzaklaşmak istiyorum. Uzaklaşmak ki, her gün aynı sıradanlığıyla tekrarlanan hayattan. Uzaklaşmak ki, her gün aynı sevimsizliğiyle karşımda duran binalardan.

Belki de uzaklaşmak istemiyorum. Kavuşmak istiyorum. Kavuşmak ki, hasret kaldığım topraklara. Kavuşmak ki, tabiatın kucağına.

Belki de kavuşmak istemiyorum. Bulmak istiyorum. Mutluluğu, huzuru ve coşkuyu bulmak istiyorum. Neşeyi, sevinci ve heyecanı bulmak istiyorum.

Belki de bulmak istemiyorum. Özüme dönmek istiyorum. O özüm ki, topraktan. O özüm ki, doğanın içinden.

Belki de özüme dönmek istemiyorum. Sadeliğe, saflığa ve doğallığa dönmek istiyorum.

Belki de çocukluğuma dönmek istiyorum.

Belki de ondan daha öncesine dönmek istiyorum.

Belki de anne karnına dönmek istiyorum.

Belki de ruhlar alemine dönmek istiyorum.

Belki de geldiğim asıl yere dönmek istiyorum.

Belki de Rabbim’e (cc) dönmek istiyorum.

Belki de Rabbim’den (cc) gelen şu nidayı duymak istiyorum:

 “Ey huzura eren nefis! Dön Rabbine, sen O’ndan razı, O da senden razı olarak. Haydi kullarımın arasına katıl. Cennetime gir.” (Fecr Suresi, 27-30)

İşin aslı şu ki, bu hayatın bir yalan olduğunu gittikçe daha fazla fark eden her insanda olduğu gibi, şahsımda, Dünya’nın boğuculuğu arttı. Dünya her geçen gün daha fazla boğuyor beni.

Dünya boğdukça gitmek istiyorum.

Dünya’dan bunaldıkça kaçmak istiyorum.

Dünya’dan nefret ettikçe uzaklaşmak istiyorum.

Dünya’dan tiksindikçe asıl Dünya’ya kavuşmak istiyorum.

Dünya’da mutsuz oldukça sonsuz mutluluğu bulmak istiyorum.

Dünya’da huzursuz oldukça özüme dönmek istiyorum.

Dünya’yı zindan gördükçe buradan kurtulmak istiyorum.

Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) bir Hadis-i Şerif’te beyan ettiği üzere “Dünya müminin zindanıdır.

Elhamdülillah, Dünya sıktıkça ve beni boğdukça Mü’min olduğumu daha çok anlıyorum. Ya dalıp da gitseydim Dünya’ya. Ya sımsıkı bağlansaydım bu Hayata. Ya ölümden korksaydım.

Elhamdülillah dalmadım hiç Dünya’ya. Elhamdülillah bağlanmadım hiç bu Hayata. Ve en önemlisi korkmuyorum ölümden.

Bu Dünya’yı Ahirete giderken mecburi bir mekan ve baki mutluluk alemini kazanmak için bir imtihan yeri olarak görüyorum.

Dünya seni belki de sevmeliyim, çünkü sana katlanarak büyük bir mükafatı kazanmak mümkün.

Dünya belki de sana teşekkür etmeliyim, senin sayende Cennet’e yol bulmak mümkün.

Dünya belki de sen güzelsin, çünkü en güzele giden yol senden geçiyor.

Belki de bütün bunları yazmak güzel.

Belki de bütün bunları düşünmek güzel.

Çünkü, düşünene ve aklını kullanana “Cennet var.”

İmanlı ve ihlaslı insanlar belki de Dünya’ya teşekkür etmelidir.

Çünkü, oradan “Cennete yol var.”

Vesselam.