Prof. Dr Ayhan Songar, 1927 yılında Gönen'de dünyaya gelmiştir. Babası Milli Mücadele Gazisi Albay Nazmi Songar, annesi II.Abdülhamid'in Valide Sultanı Perestev Kadın Efendi'nin yeğeni Feyza Peyman Hanım'dır. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde Psikiyatri Ana Bilim Dalı'nı kuran Prof. Dr. Ayhan Songar, aralıksız 34 yıl bu kürsünün başkanlığını yürütmüş ve 1994 yılında 43 yıl devlet hizmetinden sonra emekliye ayrılmıştır. 2 Temmuz 1997'de vefat eden Songar'ın kabri, İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığında'dır. Dr. Reyhan Songar'la evli olan Prof.Dr. Ayhan Songar'ın Neslihan adında bir kızı vardır. Hocaların Hocası olarak bilinen Ayhan Songar, yarım asra yakın fiili doktorluk yapmış ve çağdaş psikiyatrinin kurucusu olarak tanınmıştır. Uzun meslek hayatı boyunca önemli ödüller alan Prof. Dr.Songar, New York Biimler Akademisi üyesiydi. Türkiye Tıp Akademisi ve Türk Nöro-Psikiyatri Derneği'ne büyük hizmetler vermiştir. Müziğin hastaların tedavisinde etkili olduğunu bilen Prof.Dr.Songar, Viyana'da “Musiki Psikolojisi” dersleri de vermiştir. Prof.Dr. Ayhan Songar'ı hocaların hocası yapan özelliği sadece tıp ve psikiyatri alanındaki hizmetleri değildi. Tasavvuf, musiki, sibernetik ve fotoğraf alanlarında da uzman olduğu için hezarfen diye anılmıştır. Elinden fotoğraf makibnesini düşürmeyen Songar, başta Necip Fazıl olmak üzere bir çok ünlü edebiyatçı ve aydının fotoğrafını çekmiştir. Kişilik olarak, espirili, alçak gönüllü, cömert, hoş sohbet ve hiçbir zaman çalışmaktan yorulmayan enerjik bir yapıya sahipti. Sanata ve özellikle de Türk sanat Müziğine olan ilgisiyle tanınmıştır. Hayatı boyunca sigara ve uyuşturucu ile mücadele eden Prof. Dr. Songar, 1964 ”“ 1968 yılları arasında Yeşilay Cemiyeti'nin başkanlığını yürütmüştür. Aydınlar Ocağı ve Türkiye Milli kültür vakfının kurucuları arasında yer almış ve bu kuruluşların başkanlığını da yapmıştır. Bir dönem TRT'de yönetim kurulu üyeliği görevi yürütmüştür.Edebiyata özel ilgi duymuş ve Türk Edebiyatı Vakfı'nın kurucuları arasında yer almıştır. Fuzuli'den Necip Fazıl'a kadar bir çok şair ve şiiri hakkında geniş bilgiye sahip olmuştur. 1987 yılından başlayarak vefatına kadar Türkiye Gazetesi'nde “Sohbet” köşesinde günlük yazıları yayınlanmıştır. Yerli ve yabancı dergilerde yüzlerce ilmi makalesi yayınlanan Ayhan Songar'ın "Die Menschen und die Psychologie" adlı uzun bir bildirisi Almanya'daki psikiyatr dergilerinde bir çok kez ana kaynak olarak gösterilmiştir. 26 kitabı yayınlanan Prof. Songar'ın yerli ve yabancı degilerde yüzlerce ilmi makalesi neşredilmiştir. Tasavvuf alanıyla da ilgilenen Prof. Dr. Songar, Oruç ve Ruh Sağlığı konulu bir yazısında: “Orucu basit bir perhiz gibi almak, gafletlerin en büyüğüdür. Nasıl kontrolsuz bir buhar basıncı kazanını patlatır, kontrol altına alındığı, zapt edildiği takdirde ise bir tren katarını sürükler götürürse, nefs-i emmâremiz şuuraltımız, bir takım baskı, kontrol ve düzenleme mekanizmalarına muhtaçtır. İşte bunların başında oruç gelir... Allah, "Oruç tutunuz tâ ki korunasınız" buyuruyor ifadeleri ile ibadetler ile nefis mücadelesi arasındaki ilgiye dikkat çekmiştir. Türkçe'nin korunması ve dilimize sahip çıkılması konusunda yoğun çaba sarf eden Prof. Dr. Ayhan Songar, yabancı dil öğrenmeye karşı çıkmamış ancak Türkçe'nin bilim dili olmayacağı tezini savunanlara karşı çıkmıştır. Çarşı pazardaki yabancı mağaza isimlerine ve uydurma kelimelere çok üzülmüştür. Not: Bu yazı Süper Beyin Dergisi Mart 2011 sayısında yayınlanmıştır.