Alman Eğitim Bakanları Konferansı (KMK) Başkanı Brunhild Kurth, sürekli olarak okuldan ve öğretmenlerden beklentileri olan anne-babaları eleştirdi. Okullarda ‘adab-ı muaşeret’, ‘sağlıklı beslenme’ gibi yeni derslerin öğretilmesine karşı çıkan Kurth, çocuğu yetiştirmede birinci sorumluluğun veliye ait olduğunu söyledi. Kurth’a göre okul toplumun tamirhanesi değil, aksine aynası. Bazı değerlerin verilmesi için ise ailenin iyi örnek olması belirleyici.

KMK Başkanı ve Saksonya Eyaleti Eğitim Bakanı Brunhild Kurth, anne-babaları öğretmenlerden abartılı beklentiler içinde olmasını doğru bulmuyor. Bu beklentilerin başında ise ‘Genel Kültür’, ‘Adab-ı Muaşeret’, ‘Sağlıklı Beslenme’ gibi yeni derslerin hayata geçirilmesi geliyor. Aynı zamanda Saksonya Eğitim Bakanı olan Kurth, bu yönüyle Federal Eğitim Bakanı Johanna Wanka (CDU) ile de ters düşüyor. Wanka, okullarda ‘Gündelik Hayat Bilgisi’ dersi verilmesini istiyor.

Kurth, bu gibi alanlarda ilk sorumluluğun okula değil, anne-babaya ait olduğunu söylüyor ve ‘Eti senin kemiği benim’ anlayışına şu cümle ile karşı çıkıyor: ‘Okullar, toplumun aynasıdır, tamirhaneleri değil!” KMK başkanına göre toplumda okuldan aşırı beklenti eğilimi baş göstermiş durumda. Bunun bir sonucu olarak sürekli yeni bir dersin hayata geçirilmesi modern olmakla eşanlamlı hale geldi. “Adab-ı muaşeret’ dersiyle taleplerin üzerine tüy dikildiğini belirten Kurth, çocukların velisi olarak anne-babaların da sorumlu olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Bu dersler de verilecekse o zaman ne diye ana-baba evi var? Anne-babada da eksik yok mu? Özellikle erken yaş döneminde şahsiyet gelişimi önemli ve aile bu konuda belirleyici bir rol oynuyor. Çocuğa sevgi gösteriliyor mu, ona bir şey okunuyor mu? Zamanımızda ailenin rolü sıklıkla gizleniyor.”

KMK Başkanı Kurth, öğretmenlere çok fazla yüklenilmesinden de rahatsız. Öğretmenin öğrencinin her şeyinden sorumlu tutulamayacağını vurgulayan Kurth, “Madem bir ailenin çocuğu var, o zaman o çocuktan aile de sorumlu. Artık toplumumuzda anne-babaların çocuklardan birinci derecede sorumlu olduğunu daha sesli bir şekilde söylememiz gerekiyor.” çağrısında bulunuyor. Kurth’a göre sosyal farklılıkların okulda tümüyle dengelenmesini istemek de yanlış: “Okul bu talebi yerine getiremez ve hiçbir zaman da getiremedi.”

ÇÖZÜM FAZLA DERSTE DEĞİL, SALAHİYET KAZANDIRMADA

Bakanın en önem verdiği konusu ise çocuğa daha fazla ders vermekten ziyade salahiyet kazandırmak. “Veliler, öğrencilere haftada 80 saat ders versek bile memnun kalmazlar.” diyerek bitmek bilmeyen talepleri eleştiren bakan, asıl önemli olan konunun çocuğu hayat boyunca öğrenecek kıvama getirmek olduğunu söylüyor. Kurth’a göre mesele ders sayısını arttırmakta değil, değerlerin aktarılmasında. Bunun temellerinin atıldığı yer ise ev.

Brunhild Kurth, müfredatın talep edilen derslerdeki meramı aktaracak nitelikte olduğunu düşünüyor. Öğretmenlere de dersleri anlatırken serbest alan bırakıldığına dikkat çeken politikacı, “Bu serbest alanı kullanmak öğretmenin kendisine kalmış. Ders tatbike yakın olmalı. Örneğin biyoloji dersine sağlıklı beslenmeyle ilgili konular konabilir. Vergi, kira ve sigorta için de ekstra bir derse gerek yok.” diyor. Kurth bu sözüyle Twitter üzerinden eğitim sistemini eleştiren bir öğrenciye de cevap vermiş oldu. Köln’de yaşayan öğrenci, “Neredeyse 18 yaşındayım ve vergiden, kiradan, sigortalardan haberim yok. Ancak şiir analizi yapabiliyorum, hem de dört dilde.” diye yazmıştı.