Evet, dar bir alanda olmasına rağmen, gönle sığan her yere sığar mukabilinden olacak ki; uzun yıllar önemli bir sıkıntı yaşanmamıştı. Normal-ikili gibi farklı öğretim şekillerinden kaynaklanan farklı saatlerdeki giriş-çıkışlar; Bazı öğretmenlerin her iki okulda da derslere girmelerinden kaynaklanan birbirine uyumlu ders program hazırlanması; bir okulun sınavla diğerinin sınavsız öğrenci kabul etmesinden kaynaklanan kız öğrenciler arasında yaşanan kaprisli davranışlar gibi az da olsa bazı sıkıntılar oluyordu tabii ancak kol kırılır yen içinde hesabı hallediliyordu. İlk kuruluş aşamasında her iki okul müdürlüğüne de İbrahim Özdemir Bey'in bakması, daha sonra Bekir Uruş Bey'in Müdür vekili olarak görevlendirilmesi ve Ali Rıza Bağrıaçık Bey'in müdür olarak atanması dönemlerinde de karşılıklı anlayış ve hoşgörüleri ile büyümeden çözülüyordu. Daha sonra ilimizde milli eğitim müdürlüğü de yapmış olan günümüzün Nasrettin Hocası Ali Rıza Bey'den biraz bahsetmeden geçemeyeceğim ama arkası gelir diye korkuyorum doğrusu. Anadolu öğretmen lisesinin ilk sene alınan az sayıdaki öğrencileri yatılı okullarını öyle benimsemişlerdi ki, mezun olduktan sonra bile bir hafta okuldan ayrılamadılar. Sınavla alınan öğrenciler ilçelerden ve il dışından geldikleri özellikle de kız çocukları oldukları için, ilk bir hafta bazıları bir ay gözlerinden yaşlar eksik olmuyordu. Daha sonra tabii alışıyorlar ve kendilerini derslerine verip başarılı oluyorlardı. Ama hasret şairi de yetişiyordu aralarından. Okul pansiyonunun fiziki imkânı yetersiz olduğu ve kız lisesi binasında eğitim öğretim yapıldığı için sadece kız öğrenciler kabul ediliyordu. Merkezi sınav kılavuzunda da açıklama yer alıyordu. 28 Şubat'ın bir hediyesi olarak her iki okula da erkek öğrenci alınmaya başlandı. Anadolu öğretmen lisesi idareci, öğretmen, çalışan personel ve öğrencileri ile sanki bir aile gibiydik. Okul çalışanları mesai saatlerinde herkes amir memur ama mesai bitince ve okul dışında aynı kişiler birer dost ve arkadaş gibiydiler. Yani okul dışında idareci ben amirim demiyor, memurlar da okulda hani arkadaştık demiyorlardı. Çok güzel bir birlik ve dayanışma vardı. Bekir Bey Aile büyüğü gibi her işe karışmaz ama gözünün çalışanların üzerlerinde olduğunu hissettirir. Ferit Bey'e kurşun sıksanız hatalı iş yaptıramazsınız. Öğretmen lisesindeki dünya işlerini bir türlü bitiremedi. Münir Bey pansiyon amiri olduğu için kızların babası/abisi ve eli nereye dokunsa bir melodi duyarsınız. Toplam kalitenin bir neferi olan Alaattin Bey ile rahmetli Mehmet Şerbetçi'nin çözemeyeceği bir sıkıntıyı gören olmamıştır. Hepsinin çok belirgin özellikleri öne çıkmıştı. Adeta kapalı devre bir televizyon kanalı gibiydiler. Bundan dolayı da halen dostluklarımız aynı tazelikte devam etmektedir. Şu anda Mercimektepe'deki lise olarak yapılmış olan binalarında başarılı bir şekilde eğitim öğretimlerine devam etmektedirler. Hepsini selam, sevgi ve rahmet ile yâd ediyorum. Okulla ilgili ve özellikle Ali Rıza Bey ile ilgili sadece bir yaşanmış hikâyeciği sizle paylaşacağım. Söz, sadece bir tane”¦ Yoksa sabah ilk karşılaştığınızda mutlaka sizi öpmek istediği ve genelde de bu isteğinde başarılı olduğundan, ya da odaya ilk geldiğinde öğrenci girmesiyle sohbetin kıvamının bozulmaması için ilk yaptığı işin oda kapısını kapatmak olduğundan bahsetmeyeceğim. Güzel fıkra anlatırdı dersem, bana güleceğinizi de biliyorum. Neyse”¦ İl çapında kutlanan bir program Anadolu öğretmen lisesine veriliyor. Program, yanılmıyorsam 10 Kasım Atatürk'ü anma programı olunca da hassasiyet zirve yapıyor. Programda Atatürk ile ilgili olarak kısa bir piyes diyebileceğimiz bir bölüm de yer alıyor. Atatürk'ü canlandıracak öğrenciye kostüm belirlenirken bir kalpağa ihtiyaç duyuluyor ve bulunuyor da, ama kalpak çok tozlu olduğu için yıkatılması gerekiyor. Okul müdürümüz Ali Rıza Bey, kalpağı temizletmek üzere bir görevliye veriyor. O arkadaşımız da evine götürüyor ve yenge hanım kalpağı çamaşır makinasına atıyor. Makineden çıkan kalpağımız yolunmuş tavuğa dönüyor. Kalpağı görenler vakit daraldığı için başka kalpak bulamıyorlar ve zorunlu olarak öğrenciye fes giydirmeye karar veriyorlar. Program günü il protokolü, askeri erkân, okul idarecileri ve öğrenciler salonda hazır halde program icra ediliyor. Atatürk'le ilgili piyes oynanırken özel hastanesi de olan bir tıp doktoru beyefendi ayağa kalkarak, Atatürk askerine kendisini vurması için silah vermez ve siz Atatürk'e fes giydiremezsiniz şeklinde itirazlarını belirtiyor ama yüksek sesle protesto edip salonu terk ediyor. Ortalık buz gibi oluyor tabii. Program sonunda da sayın valimiz kürsüye çıkarak teşekkür yerine ucunda fırça da bulunan sert bir konuşma yapıyor. O kadar emekler, yaşanan stresler, harcanan zaman ve mesailer adeta boşa gidiyor. Kısa bir süre sonra da Bakanlıktan iki müfettiş gelerek soruşturma yapılmıştı. Kasıt olmadığı ortaya çıkınca rahatlamışlardı arkadaşlar. Daha sonra müdürümüz Ali Rıza Bey'in değiştirdiği yeni arabanın plakasındaki harfler ne oldu biliyor musunuz? FS. Evet, Anadolu öğretmen lisemizde öğrenim gören öğrencilerimiz, üniversite sınavlarında öğretmen olmak için eğitim fakültelerini tercih ettiklerinde puan avantajı olmasına rağmen bazıları öğretmenlik dışındaki meslekler için farklı fakülteleri tercih ediyorlardı. Sınavla geldikleri için başarılı, başarılı oldukları için de sadece öğretmenlik mesleğiyle yetinmiyorlar ve ODTÜ, İTÜ ve Hacettepe gibi belli üniversitelere yerleşebiliyorlardı. OYAK'ın matematik olimpiyatlarında da birkaç defa ilimizi temsil etmişlerdi. Bu öğretim yılında (bana göre) yaşanan idari kadrodaki değişim ve boşluktan dolayı olimpiyatlarda ilk üçte değillerdi. Ama yeni müdürümüz ve diğer idarecilerimiz yerlerindeler ve okulu her yönü ile daha ileri götüreceklerine inanıyorum. Hatta gelecek yılın olimpiyatları için şimdiden hazırlığa başlamışlardır diye düşünüyorum. Anadolu öğretmen lisesinin öğrencileriyle çok iç içe olduğumuz için, kendilerine armağan ettiğim bir şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Selam ve başarı dileklerimle dualar gönderiyorum. ÖĞRETMEN LİSELİ (Bütün Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencilerimize) İlim irfan öğrenir öğretiriz Anadolu öğretmen liseliyiz. Cehaleti günbegün bitiririz Öğretmen okullu, liseliyiz biz. 16 Mart bizim doğum günümüz 24 Kasım da gün dönümümüz Eylül ayı vuslat ki düğünümüz Öğretmen okullu, liseliyiz biz. Öğrenmenin şartı sevgi ve ilgi Teknolojimiz var gücümüz bilgi Toplam kaliteyle olmaz yanılgı Öğretmen okullu, liseliyiz biz. Evden uzak yalnızlıktan korkmayız Gemileri yaktık dönüp bakmayız Alıştık zorluğa asla bıkmayız Öğretmen okullu, liseliyiz biz. Çalışırken kabımızdan taşardık Kazandık sınavı zoru başardık Çalışkanız kazanmazsak şaşardık Öğretmen okullu, liseliyiz biz. Öğretmen oluruz meşale elde Vatan Millet Bayrak daima dilde Hepsinin sevgisi yaşar gönülde Öğretmen okullu, liseliyiz biz. 16.Ocak.2005