O yüzden sizlerden anlayış bekleyeceğim aziz dostlarım. Okulumuz Atatürk kız lisesine erkek öğrenci alınmış olması, okuldaki o eski muhabbet ortamını azaltsa bile tamamen bitirememişti. İşte böyle bir Mart ayının son gününde bir grup öğrenci gelip bir öğretmene nisan bir şakası yapılmasında yardımcı olup olamayacağımı sordular. Belirtilen öğretmenin şaka götürebileceğine güvenerek tamam dedim. Senaryoyu birlikte hazırlayıp uygulamak üzere hazırlıklara başladık. Bilgisayarda bir savunma istek yazısı yazıp memur odasından kırmızı mürekkepli gizli kaşesi ile de yazının alt ve üst kısmını kaşeledim. Müdür beyin adını yazdıktan sonra a. harfi koyarak imzalayarak öğretmenimize isnat ettiğim iddiaları şöyle sıralamıştım: 1. İlk derse zaman zaman geciktiğiniz halde nöbetçi idareciye bilgi vermeden doğrudan derse girdiğiniz ve böylelikle konuların yetişmemesine sebep olduğunuz, 2. Öğrencilerden de siz derste iken ilk derse geç kalanları idareden geç kağıdı getirtmeden derse kabul ettiğiniz ve öğrencilerin bu gibi davranışlarını çikolata gibi küçük hediyeler karşılığında görmezden gelerek diğer öğrencilere olumsuz örnek oluşturduğunuz, 3. Bu bir Nisan bir şakası olduğu için sınıftaki öğrencilere lütfen gülümseyiniz. 4. Teneffüste gelirseniz bir kahve ya da çay ikramımız olacak”¦ Cümleleri ile bitiyordu. Kağıdı sarı renkli bir zarfın içine koyup zarfı kapattıktan sonra okulun ve yine gizli kaşeleri ile kaşeleyip adını yazdıktan sonra çekmeceme bırakmıştım. Her şey hazır halde idi. Bir gün sonra yani 1 Nisan günü hoca hanımın ilk dersi, komplonun mimarı olan öğrencilerin sınıfındaydı. Dersin yarısına doğru nöbetçi öğrenciyi çağırıp hoca hanımın dersinin olduğu şube adını söyledim ve zarfı kendisine vermesini ama verdikten sonra beklemeden hemen sınıftan ayrılmasını söyledim. Gerisini sınıftaki komplocu öğrencilerden dinleyelim. Nöbetçi öğrenci sınıfta öğretmene verip çıkıyor ama öğretmenimiz hemen dersi bırakıp zarfı heyecanla açıyor. İlk cümleleri ve özellikle hakkında ileri sürülen ilk iddiayı okuduktan sonra tepkisini: “İki dakika gecikince hemen görüyorlar yaa!..” diyerek belirtiyor. Tesadüf ya o gün müdür beyin de arkadaşı olan babası, arabasının yağı ve suyunu kontrol etmek istemiş ve kendisi de iki dakika gecikince müdür beyin kendisini bakışlarıyla ikaz edeceğini söylüyor. Babası, yine de beş on dakika, içinde kontrol yapıyor ve Emine hanım da o gün derse on dakika gecikiyor. Tabii ben gecikmiş olacağını bilmeyerek tamamen tesadüfi olarak göndermiştim yazıyı. Tabii hoca hanım 2., 3. ve 4. maddeyi okuyunca hafif bir şoktan sonra rahatlıyor ve yazdığımız gibi sınıfa gülümsüyor ama nasıl bir gülümseme anlatılamaz. Daha sonra sınıfta günün özelliğine uygun şaka ve muhabbetler devam ediyor tabii. Hoca hanım bizim idare odasına geldiğinde intikam hırsı ile dopdolu idi ve kendisi de bir senaryo hazırlamıştı. Ben haklı olarak taraf değiştirip bu defa da öğretmenlerle birlik içinde o sınıfa karşı bir komplo uygulamayı planladık. Zaman zaman sınıflarda yapılan aramalarda elde edilen çakmak, ot paketi, cep telefonu, bıçak ve makyaj malzemeleri gibi suç aletleri çekmecemde bulunuyordu. Hemen birkaç bayan öğretmen bulundu ve bu öğretmenlere suç aletleri dağıtıldı. Ders başlayınca yapılacak ilk iş, o sınıfa gireceğiz ve birlikte arama yapacağız. Bu aramada senaryo gereği, her öğretmen elindeki malzemeyi öğrencilerin çantasından bulmuş olacak ve bana hocam bu öğrencinin çantasından bulduk diyecekler ben de bu öğrencileri sıkıştıracağım. Evet planı hemen uygulamaya koyup doğruca sınıfa gittik. Dersin öğretmenine sınıf hakkında şikayet olduğu için arama yapacağımızı söyleyip öğrencileri tahtaya çıkardık ve aramaya başladık. Arama yapılan çantalardan sırasıyla çakmak, ağız otu, cep telefonu, makyaj malzemeleri çıkmaya başladı. Ben o malzemelerin çantasında bulunduğu iddia edilen öğrencilere beni şoka uğrattıklarını, kendilerinden özellikle de bu sınıftan böyle bir olumsuzluğu hiç beklemediğimi belirtip bağırmaya başladım. Bu defa öğrenciler şok içindeydi. İlgili öğrenciler göz yaşlarıyla kendilerinin olmadığını savunuyorlardı ama sözlerini bilerek dinleyen yoktu. Neyse daha sonra görüşeceğimizi söyleyip sınıftan ayrıldık ama ciğer bu, o göz yaşlarına dayanamayıp tekrar sınıfa döndüm ve bugünün bir nisan olduğunu ve öğretmenlerin ricasıyla bunu yaptığımızı söyleyip helallik istedim. Öğrencilerin göz yaşları içinde gülümsemeye çalıştıklarını ama olayın şokundan hemen kurtulamadıklarını gördük. Bir ders sonra karşılaştığımızda hepsi bize bakıp gülümsüyorlardı. Daha sonra karşılaştığımızda bile bu öğrenciler, o günü bizlere tebessümle hatıra olarak anlatıyorlardı. Yaz dönemi sınavlar devam ediyor. O günün sınavları tamlanmış ve görevli öğretmenler ile sınava giren öğrenciler okuldan ayrılınca, lojmana geçip dinlenmeye başlamıştım. Akşamüzeri kapının zili çaldı ve açtığımda bir vatandaş “okulun üst katında bir öğrencinin içeride kaldığını ve kapılar kilitli olduğu için okuldan çıkamadığını söylediğini” anlattı. Teşekkür edip anahtarları alarak okula gittim ve adını şu an hatırlayamadığım bir kızımız, sınavdan kendisi erken çıkmış ama birlikte geldiği arkadaşını beklemek üzere üst kata çıkmış ve beklerken uyuya kalmış. Uyandığında ise okulda kimsenin kalmadığını anlayıp korkmuş ve pencereden yoldan geçen bir vatandaşa durumu söylemiş ve lojmanı tarif edip yardım istemiş.Tabii hemen kapıyı açıp kızımızın evine gitmesine yardımcı olmuştuk. Evet aziz dostlarım, Atatürk kız lisesi içinde hatıraların yumak yumak olduğu bir havuz gibidir. İçine elinizi daldırdıkça yenileri çıkıyor. Bazı liselerde olduğu gibi bizim okulda da Süper lise uygulaması yapılmıştı. Bu öğrencilerimize haksızlık etmemek için, mezuniyet yıllıklarına yazmış olduğum şiirimden birkaç dörtlüğü yazımızın sonunda sizlerle paylaşmak istiyorum. Hani bazı kitaplarda dost ve arkadaş farklı nitelendirilir. Bazı arkadaşlar doktor gibidir hasta iken ve ihtiyaç duyduğunuz zaman gelir ve hep yanınızda olmasını istersiniz. Bazıları da hastalık gibidir istemediğiniz halde gelir ve o gelince hasta olursunuz. Allah, sizlerle birlikte bizleri de hep doktor gibi iyi insanlarla karşılaştırsın. Karşılaştığınız arkadaş ve dostlarınız, cennette de birlikte olacağınız insanlar olsun inşallah diyerek bu yazımızı bitirelim. Selam ve dua ile”¦ ”¦”¦”¦”¦”¦”¦ Bayılma ayılma nöbete bindi Merve bugün, Esra önceki gündü Acile gidince ağrılar dindi Şu süperler ilk göz ağrımız oldu. Rukiye'miz on parmakta marifet Salime'de başkanlığı tarif et Ferihan'da bol bulunur zerafet Şu süperler ilk göz ağrımız oldu. Bir numara Merva boydan kazanır Otuz yedi Sezer renkle bezenir Bazıları ise buna özenir Şu süperler ilk göz ağrımız oldu. Okul dergisine adını verdi Her zaman başkan olayım derdi Ayırt etmez Vuslat severdi Şu süperler ilk göz ağrımız oldu. Gül dağıttıydı Şerife Gülşen'im Akgönendir elinde var gül, Şen'in Dostu kalmaz dersleriyle pişenin Şu süperler ilk göz ağrımız oldu. Şerifemiz masum ikinci nesil Toplanırlar bazan yaparlar fasıl Behlül, işte bunlar böyle velhasıl Şu süperler,ilk göz ağrımız oldu.