Atılım Üniversitesi 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuşan Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, Fırat Kalkanı Harekâtı’na ilişkin, “Bu operasyonun başlatılmasına neden olan sebepleri anlıyoruz. Özellikle son aylarda Türkiye’de gerçekleştirilen dehşet verici terör eylemlerini azmettirenler ve gerçekleştirenler Suriye’den gelmişti. Fakat bunun bir ‘ama’sı var. Uluslararası hukuk gereği bu tür operasyonlar ya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile veya operasyonun yapılacağı ülkenin yönetimi tarafından onaylanmalıdır” dedi.
Atılım Üniversitesi’nin 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni, üniversitenin Orhan Zaim Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Törene Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılış töreni kapsamında Karlov, “Rusya Federasyonu-Türkiye: Yeni Dönemde Yeni Birliktelik” konulu ilk derste iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkileri değerlendirdi.
Suriye sınırında Rusya uçağının düşürülmesiyle ilişkilerin kopma noktasına geldiğini hatırlatan Karlov, “Geçen sene Kasım ayında Rus savaş uçağı ile meydana gelen trajedi, bizim ikili ilişkilerimiz için çok ciddi bir meydan okuma olmuştur. 7 ay boyunca gerek siyasi alanda, gerekse ekonomik alanda, gerekse de kültürel ve diğer alanlarda ilişkilerimiz neredeyse durma noktasına geldi. Mutluyum ki iki ülkenin liderleri bu zor durumdan çıkış yolunu bulup da ilişkilerimiz de yeni döneme geçtiler” şeklinde konuştu. 15 Temmuz darbe girişimine değinen Karlov, Türkiye’ye destek veren ilk ülkelerden birinin Rusya olduğunu belirterek, darbe girişiminde hayatını kaybedenlere başsağlığı diledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Ağustos’ta St. Petersburg’da geçekleştirdikleri görüşmenin ardından normalleşme sürecinde önemli gelişmeler yaşandığını ifade eden Karlov, “Yeniden normalleşme sürecindeki ilişkiler siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda olacaktır. Aslında normalleşme sürecinin başlatılmasından 2 buçuk aylık dönem öncesinde bir dizi önemli görüşmelerde meydana geldi. Biz her zaman Türkiye ile her türlü konuyu ele almaya hazırdık, bunu teyit ediyorduk. Birlikte bu diyalog içinde yenidünya düzeninin oluşturulması için birlikte çalışıyorduk” dedi.
Suriye konusunda iki ülkenin görüş ayrılığı olsa da Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda mutabık olduklarını vurgulayan Karlov, başta Suriye olmak üzere görüş ayrılığı olan konuları Türk hükümetiyle görüşmekten çekinmediklerini ifade ederek, “Suriye konusunda iki ülkeyi bir araya getiren husus şudur ki hem Türkiye hem Rusya Suriye için sadece siyasi çözüm olabileceğinden hareket ediyor. Hem Moskova, hem Ankara Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanadır” diye konuştu.
“Ticari, ekonomik, bilim ve teknik alanlarda orta vadeli programların hazırlanması son aşamada”
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan krizin ekonomik ilişkilere son derece zarar verdiğini, önümüzdeki iki yıl içerisinde iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri eski seviyesine getirmeyi hedeflediklerinin altını çizen Karlov, şunları kaydetti:
“Rusya önümüzdeki bir buçuk, iki yıl içinde eski seviyeye ulaşmaya ve bundan sonra da yeni ufukları açmaya katkı sağlayacak bir dizi eylem planları geliştirilmektedir. Ticari, ekonomik, bilim ve teknik alanlarda orta vadeli programların hazırlanması son aşamaya gelmiştir. 2016-2019 yıllarını kapsayan bu orta vadeli program bizim ikili ekonomik ilişkilerimizin bir yol haritası niteliğinde olacaktır. Diğer bir anlaşma gündemimizde olan hizmet ticareti ve yatırımlar anlaşmasının hazırlanması ve geliştirilmesi son aşamasına gelmiştir, hazırlık seviyesi yüksektir. Bu anlaşma aslında iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması anlamına geliyor. 1 milyar dolar tutarında Rusya Türkiye ortak yatırım fonunun kurulmasına dair çalışmalar sürmektedir. Özellikle şunun altını çizmek isterim ki bu fonun mali kaynakları Rusya ve Türkiye projelerinin yanı sıra üçüncü ülkelerde yapabileceğimiz ortak projelere de aktarılacaktır. Bizim ekonomik işbirliğimizin somut bir şekilde yeniden eski seviyeye ulaştırılması bakımından artık ciddi adım atılmıştır. Biliyorsunuz Türkiye Rusya arasında charter ulaşımı yeniden başlatılmıştır. Daha önce turizm alanında önemli bir rekor kırmıştık. 4.5 milyon Rus vatandaşı 2014 yılında Türkiye’ye gelmişti. Tabii ki bu sene rakamlar çok daha düşük olacaktır ama inanıyorum ki önümüzdeki sene milyonlarca Rus vatandaşı Türkiye’ye tatil yapmak için gelecektir.”
“Suriye’nin birkaç parçaya bölünmesi en büyük jeopolitik trajedilerden biri olacaktır”
Konuşmasının ardından Karlov gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda ABD’nin tavrı hakkındaki görüşleri sorulması üzerine Karlov, “Suriye’nin birkaç parçaya bölünmesi en büyük jeopolitik trajedilerden biri olacaktır. Bu halde bölgede istikrar uzun yıllar boyunca olmayacaktır. İşte bunun için biz Rusya olarak Suriye’nin tek devlet olarak toprak bütünlüğü çerçevesinde korunması gerektiğini ifade ediyoruz. Rusya’nın desteklediği yaklaşım özellikle Suriye’nin devlet yapısının korunması ve bu ülkede siyasi bir çözümün yerine getirilmesini kapsıyor. Keşke ABD de bu yaklaşım uyarınca hareket etseydi de bizim bu sonuçları elde etmemiz bakımından daha kolay olurdu. İnanıyoruz ki ABD’de bu önemli iki ilkeden hareket edecektir” cevabını verdi.
Suriye hükümetiyle temas etmeden Suriye’deki krizin çözülmesinin mümkün olmayacağını savunan Karlov, “Birbirimize açık bir şekilde söyleyelim. Aslında Suriye’de teröristlerle en ciddi mücadele veren kim; Suriye hükümetinin ordusu. Bir saniyeliğine düşünelim, Suriye hükümeti olmasaydı teröristlerin ilerlemesini kim durduracaktı? Mesela Rusya olarak biz Suriye hükümetiyle ve bütün muhalif gruplarla temas içerisindeyiz. Ama bizim iletişim halinde olmadığımız gruplar teröristlerdir. Suriye muhalif grupları ne kadar hızlı bir şekilde ortak pozisyon oluşturabilecekse, ne kadar hızlı bir şekilde tüm ilgili taraflar arasında diyalog başlayacaksa, o kadar hızlı bir şekilde Suriye’de çözüm üretilebilir” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye’deki dehşet verici terör eylemlerini azmettirenler ve gerçekleştirenler Suriye’den gelmişti”
Karlov, Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı operasyonu konusunda Rusya’nın tutumunun sorulması üzerine, “Daha önce de ifade ediyorduk ki bu operasyonun başlatılmasına neden olan sebepleri anlıyoruz. Özellikle son aylarda Türkiye’de gerçekleştirilen dehşet verici terör eylemlerini azmettirenler ve gerçekleştirenler Suriye’den gelmişti. Fakat bunun bir ‘ama’sı var. Uluslararası hukuk gereği bu tür operasyonlar ya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile veya operasyonun yapılacağı ülkenin yönetimi tarafından onaylanmalıdır. Maalesef üzüntüyle söylemek isteriz ki bu talep yerine getirilmedi. Malumlarınız olduğu üzere Suriye topraklarında bizim hava ve uzay kuvvetlerimiz faaliyette bulunmaktadır ve bu faaliyetler Suriye hükümeti tarafından onaylanmıştır” dedi. Halep’te insani yardım konvoyunun Suriye ve Rusya uçakları tarafından vurulduğuna ilişkin iddiaları yalanlayan Karlov, saldırının akşam saatlerinde yapıldığını hatırlatarak teknik sebeplerden dolayı Rusya ve Suriye uçaklarının o saatlerde uçuş yapmadığını kaydetti.
Türkiye ile Rusya arasında vize serbestliği konusunda açıklamalarda bulunan Karlov, şunları söyledi:
“Kriz öncesi iki ülke arasında vize almadan seyahat ediliyordu. Yalnız bu vizesiz girişler turistik ziyaretleri kapsıyordu. Ama mesela Türk işçileri o dönemde bile geçici iş vizesi alıp Rusya’ya gidiyordu. Şimdi vizesiz geçişlerin tekrardan uygulanmasından bahsedecek olursak şuan da acele etmeyelim. Türkiye’de OHAL halen yürürlükte. Bu şartlarda vizesiz geçiş uygulamasına geçmek mümkün olmayabilir. Maalesef sadece 1 gün içerisinde ilişkilerimizdeki eski seviyelere dönemeyiz, bu aşamalı gerçekleşecektir. Aslında vizenin alınması çok zor bir süreç değil. Ankara, İstanbul ve Antalya’da başkonsolosluklarımız var. Biz de Rus temsilcilikleri olarak bu süreci hızlandırmaya hazırız, Türk vatandaşlarının müracaatlarına yardım sağlamaya hazırız.”
İHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Atılım Üniversitesi Rektörü Üçtuğ ise dünya sıralamasında ilk 500 içerisinde yer alan Atılım Üniversitesinin, 20 yıl içerisinde böylesine büyük bir başarıyı elde etmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Atılım Üniversitesi’nin yaşı itibariyle çok genç bir üniversite olduğunu belirten Üçtuğ, “20 yıllık bir üniversitenin gelişmesi, belli noktalara ulaşması için kısa bu kısa bir süre. Bu kadar kısa sürede büyük başarılara ulaşabilmek gerçekten gurur verici. Bu baştan beri konan vizyonun, hedeflerin ve gayretin sonucu olarak elde edilmiş bir başarı. Bizim için önemli olan tabii ki bu başarıyı elde etmek değil, bu başarıyı sürdürebilmek. Türkiye’de çok iyi üniversiteler var ve biz bunun bilincindeyiz. Atılım Üniversitesi olarak hedefimiz, öncelikle bu konumumuzu korumak. Bunun arizi bir başarı olduğu kanıtlamak, her yıl benzer düzeylerde, benzer başarı aralıklarında kalmayı hedefliyoruz. Bu yarışta Türkiye’nin belli başlı üniversitelerinin sürdürdüğü bu yarışta Atılım Üniversitesi olarak kalıcı olmayı düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Atılım Üniversitesi olarak araştırmaya çok büyük önem veriyoruz”
Üniversite sıralamalarında değerlendirme kriterleri olduğuna değinen Üçtuğ, bu kriterlerin eğitim ve araştırma temel ağırlıklı olduğunu kaydetti. Dünya sıralamasında yer bulabilmek için araştırma üniversitesi olunması gerektiğinin altını çizen Üçtuğ, “Biz de Atılım Üniversitesi olarak araştırmaya çok büyük önem veriyoruz. Öğretim üyelerimize araştırma yapmalarını öneriyoruz ve teşvik ediyoruz. Eğitim kalitemizi her geçen gün arttırıyoruz. Müfredat değişikleri gerçekleştiriyoruz, İngilizce hazırlık eğitimimizin yapısını değiştirdik. Sürekli olarak lisansüstü programlarımızı geliştiriyoruz ve sayılarını arttırıyoruz. Hem öğrencilerimize, hem öğretim üyelerimize daha fazla araştırma imkanı sunuyoruz” dedi.
Atılım Üniversitesinden tıp fakültesi müjdesi
Atılım Üniversitesi olarak birçok bölümde önde gelen üniversitelerden olduklarını ifade eden Üçtuğ, “Başarıdan aldığımız güçle çeşitliliğimizi arttırmayı öngörüyoruz. Bugün için önde gelen mühendislik fakültemiz, hukuk fakültemiz, işletme ve edebiyat fakülteleri gibi bölümlerimiz mevcut. Bunlara yeni fakülteler eklemeyi öngörüyoruz. Sağlık alanında çıkmayı düşünüyoruz. Özellikle tıp fakültesi ve sağlık bilimleri fakültesi çok yakın gelecekteki hedeflerimiz. YÖK’le bu konuda görüşüyoruz. Kendilerinden de olumlu geri dönüşüm aldık. Umut ediyoruz ki Atılım Üniversitesi sağlık alanında da adını duyuran bir üniversite haline gelecektir. Şu anki hedefimizi tamamen sağlık olarak belirledik. Orada da en azından bir sağlık bilimleri fakültesi ve bir tıp fakültesi açmayı öngörüyoruz. Bir sağlık meslek yüksekokulunu da önümüzdeki yıl başlatmayı öngörüyoruz. Bunların hepsi büyük yatırımlar ve ciddi konular. Bir tıp fakültesinin açılması, kurulması ve iyi bir fakülte haline gelmesi bugünden yarına olacak bir şey değil. Tahmin ediyorum ki 5 yıla kadar Atılım Üniversitesi önemli yol alacaktır” diye konuştu.