Değişmeyenler ise değişimin hızı ile bir yerlere sürüklenip gidiyor. İşte burada bu değişimin tufanında sürüklenip giden eğer bizim çocuğumuz ise”¦ Tabii ki yapacak bir şeyimiz yok “iş işten geçmiş olduktan sonra.” Oğlu satanizmin pençesine düşmüş bir baba feryat ediyor: -Bütün suç benim. Çünkü ben inanması gereken Yaradan'ını öğretmedim. İşte öğrettiler fırsatçı çakallar. Peki neden”¦? Neden mi? 1- Bir insanın milli değerleri yoksa bu değişimde pervasızca sürüklenip gider. 2- Bir insanın dini ve manevi değerleri yoksa bu değişimde pervasızca sürüklenip gider. Rotasını bilmeyen geminin başına nelerin geleceğini bilen var mı? Var ama başına gelmeden anlamayan çok”¦ Malum! Peki dini ve manevi değer dediğimiz kavramın ilk harfi: YARADAN! Sizlerin çocukları; yaratılma ve yaradan hakkında neler soruyor sizlere. Peki, siz onlara ne cevap verebiliyorsunuz? O halde, her şeyden önce sağlam temel oluşturulmalıdır. Bu temelin en önemli yapı taşı, Allah'a iman olduğuna göre, bunun yetişkinler tarafından yetişmekte olan nesillere kazandırılması en önemli görevimizdir. İşte yaz tatilindeyiz ve bunun için çok güzel bir fırsat! Çocukluğunda “Allah ile ilişki kurmayı öğrenememiş birinin” ileride bunu sağlıklı bir biçimde elde etmesi güç olacaktır. Zaten çocukların inanma istekleri, bir ihtiyaç olarak kendini hissettirecektir. Bu ihtiyacını karşılayamayan çocuk, inancı azalmadan doyum yolları arayacaktır. Eğer o bunu doğrudan karşılayamıyorsa, dolaylı yollarla sağlamaya çalışacaktır. Bu da duruma göre çocuğun inancını "sahte inanca" dönüştürebilir ve böylece dini isteklerin yerini "sahte istekler" alabilir. Yani Hazreti peygamberin dediği gibi: “İnandığınız gibi yaşamazsanız; yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız!” Bu nedenle okul öncesi ve sonrası çocukların düşüncelerinin somut düzeyde olduğunu da göz önünde bulundurarak onları Allah'a yaklaştıracak çeşitli vasıtalar aramak zorundayız. Yanlış yorumlamalar, aşırılıklar, körü körüne başkalarının arkasından gitmeler (futbolcu, sanatçı vs.) temelde sağlam bir din anlayışına sahip olmayan kişilerde daha kolay ortaya çıkmaktadır. Çocukluk çağında kişinin çevresine karşı şaşırtıcı bir ilgisi ve merakı vardır. Çocuklarımıza bu yaşlarda doyurucu bilgiler verebilmeliyiz. Bu dönemde çocuğa, "içinde yaşadığımız dünya Allah'a aittir, her şeyi O yaratmıştır, varlıklar O'na aittir" duygusunun kazandırılmış olması dini eğitimin ilk basamağının amacına ulaşması demektir. Çocuklar bazen Allah hakkında ilginç, manasız, uygun olmayan sorular sorabilirler. İşte bu durumda çocukların buluğ çağına gelinceye kadar dinen sorumlu sayılmadığını dikkat çeken: "Üç kişiden kalem kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, buluğa erinceye kadar çocuktan ve aklı başına gelinceye kadar akli dengesini kaybedenden" (Tirmizi, Hudud, 1; Ebu Davud) hadisi hatırlanmalı ve çocuk hemen sert bir biçimde eleştirilmemelidir. Çocuğun yapmış olduğu hataları düzeltirken, ona sert davranmanın kendisine zarar vereceği, yanlışlarını çocuğun gönlünü alarak ve ona karşı yumuşak davranarak düzeltmek gerektiği bilinmelidir. Onlara Allah'ın kendi yarattıkları içinde en çok çocukları sevdiği anlatılabilir. Ayrıca Allah'ın insanlara yiyecek, giyecek vb. sayısız nimetleri verdiği, bunun için O'na inanılması, şükredilmesi gerektiği herkesten ve her şeyden çok O'nun sevilmesi lazım geldiği söylenebilir. Kısacası insan ancak sevildikten sonra sevebilmektedir. Çocukluğunda yeterli bir sevgi görmeyen insan başkalarını sevmekte zorluk çeker tabii ki. Bu itibarla başta Allah ve Peygamber olmak üzere dini kavramları çocuğa sevdirebilmek için onu yeterli ve ölçülü bir şekilde sevmek ve bu sevgiyi de hissettirmek gerekir. Genellikle korkular çocuklarda 2 -12 yaşlarında ortaya çıkmaktadır (karanlıktan, hayvanlardan, yalnızlıktan vs.). Çocukların; Allah, cehennem vb. korkularının olmadığı, bu korkuların genellikle yetişkinlerin hatalı telkinlerinden kaynaklandığı görülmektedir. Çünkü hakkında hiçbir fikre sahip olmadığı, herhangi bir şeyi çocuk -telkin vasıtasıyla- sevebilir veya ondan korkabilir. Çocuklar, Allah'ın her yaramazlığı gördüğü, kötü hareketleri defterine kaydettiği söylenerek sindirilmeye çalışılmamalıdır. O halde, 7 yaşından evvel çocuğa uygulanacak cezai müeyyideler ve dolayısıyla telkin edilecek Allah korkusu, onun için ancak caydırıcı bir unsur olacaktır. Bunun da tesirinin kalıcı olması düşünülemez. Bu nedenle çocuklara küçük yaşlarda telkin edilen Allah korkusunun hemen hiçbir faydası olmayacağı gibi, yerli yersiz yapılan bu telkinlerin birçok zararlı sonuçlar doğuracağı da unutulmamalıdır. Ebeveynlerin çocuklara: "Allah seni taş yapar, gözünü kör eder, cehennemde yakar vs." ifadeleri gerek çocuğun ruh sağlığı ve gerekse sonraki hayatı için zararlı olacaktır. Kullarını seven ve onlara sayılamayacak kadar nimetler veren Allah'ı, çocuğun henüz işlenmemiş temiz ve sade olan zihninde kızan, ceza ve azap veren biri olarak şekillendirmenin hiçbir doğru tarafı yoktur. Çocuğun, çevresindeki kişilerce (modeller) yapılan duaları işitmesi, yapılan ibadet ve dinî davranışları görmesi çok önemlidir. Bu gördükleri ve duydukları şeyler çocuğun şuuraltına yerleşir ve yavaş yavaş çocuk tarafından benimsenir. Meselâ anne babasından birini namaz kılarken gören 3”“4 yaşlarındaki çocuk, önce onları gözler, davranışlarını takip eder, sonra da bunları taklit eder. Bunun gibi ezan okunduğunda namaza hazırlanan bir ebeveyni gören çocuk, bir süre sonra ezan okunduğunda, kendini göstermek için, anne ve babasından önce harekete geçerek, 'haydi namaza' der. Evde yapılan sesli dualara ve şükür ifadelerine, çocuk da bir süre sonra eşlik etmeye başlar. Aynı şekilde çocuğa ihtiyaçları için Allah'a dua etmesi gerektiği söylenmelidir. Bu şekilde onda Allah'ın sığınılacak tek kapı olduğu inancı yerleşir. Çocuğa Allah'a inanmanın ve kul olmanın faydaları, Allah'ın kullarına yardımları anlatılmalıdır. Bunu yaparken de, çocukların ilgi duyduğu masal ve hikâye yolu kullanılmalıdır. Her koyun kendi bacağından asılır Yahudi atasözü ile değil; Her çoban kendi sürüsünden mesuldur, Hadisi ile hayat-ı daimide düstur etmeliyiz. Allah hepimiz çocuklarını milli ve manevi değerlerinden çıkmayan, dinine bağlı hayırlı evlatlar eylesin.