Cumhurbaşkanı Emine Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, okul öncesi eğitim ile ilgili düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada, Öğretmenlik bir memuriyet değil, bir gönül işçiliğidir dedi.
Gelecek Eğitimde Derneği’nin organize ettiği, İstanbul MEM, ÖZKUR-BİR ve İhlas Koleji’nin desteklediği “Okul Öncesi Eğitim Zirvesi” Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
İstanbul MEM, ÖZKUR-BİR ve İhlas Koleji”nin desteklediği “Okul Öncesi Eğitim Zirvesi”ne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, ÖZKUR-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Hami Koç, sanatçı Gülben Ergen, TED Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyesi Prof. Dr. Ziya Selçuk, şair Hayati İnanç ile eğitim dünyasından pek çok öğretmen ve eğitmen adayı katıldı.
Emine Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, öğretmenliğinin bir memuriyet değil, bir gönül işçiliği olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları söyledi:
“Çocuk, onun ihtiyaçlarına duyarlı, onu önemseyen bir ortamda büyüdüğü oranda potansiyelini açığa çıkarabilir. Uzmanlar bir insanın kendine güveninin çocukluk yıllarında çevresine duyduğu güvenle kazanıldığını vurguluyorlar. Bu duygunun sonradan edinilmesi gerçekten çok zor. Güven duygusunun gelişiminde elbette önce ebeveynlerin tutumu büyük önem taşıyor. Çünkü hayata yön veren temel değerler aile ortamında kazanılıyor. Çocuğun burada öğrendiği tüm olumlu ve olumsuz davranışlar hayat boyu kalıcı izler bırakmakta. Aile ve okulun bu anlamda çok iyi bir işbirliği içerisinde olması gerek ki çocuklar ikilemde kalmasın. Aile ortamı ve okul öncesi eğitim kurumları bir anlamda hayatın prova alanlarıdır. Çocuklar temel insani eylemleri; paylaşmayı, dayanışmayı, birlikte yaşamayı buralarda öğrenip benimsiyorlar”.
Okul öncesi eğitim alanında hizmet veren öğretmen sayısında önemli bir artış olduğunu dikkat çeken Erdoğan, okul öncesi eğitim hizmetlerinin, 13 yıl öncesine kadar daha çok çalışan annelerin çocuklarına yönelik bir hizmet alanı olarak algılandığını kaydederek, “Fakat son 13 yılda bu algı değişti. Artık tüm çocukların okul öncesi eğitim alması bir ihtiyaç olarak kabul edilmekte. Devletimiz bu konuda önemli adımlar atmıştır. Milli Eğitim Bakanlığımızın çalışmalarına baktığımızda tüm eğitim kademeleri içinde en büyük ilerleme okul öncesi eğitim alanında yaşanmıştır. Bakanlığımız her çocuğun zorunlu eğitime başlamadan en az bir yıl okul öncesi eğitim almış olmasını kısa vadeli bir hedef olarak belirlemiştir. Bunun sonucu olarak 2002 yılında yüzde 11 olan okul öncesi eğitim okullaşma oranı bugün itibariyle 5 yaşta yüzde 70’e ulaşmıştır. Keza bu alanda hizmet veren öğretmen sayısı 14 binden 72 bine çıkmıştır. Bu süreçte okul öncesi eğitimin ücretsiz olması çocuklarımızın gelişimindeki maddi engellerin ortadan kaldırılması adına önemli bir adım olmuştur" şeklinde değerlendirme yaptı. Devletin çalışmalarının yanında, bu alanda gayret gösteren sivil toplum kuruluşlarının varlığının son derece önemli olduğunu anlatan Emine Erdoğan, “Öğretmenlik bir memuriyet değil bir gönül işçiliğidir. Elbette yapılacaklar henüz bitmedi. Bu çalışmaların nihai noktası 4-5 yaşlarında yüzde 100 okullaşmış kaliteli bir okul öncesi eğitim olmalıdır. Devletimizin çalışmaları yanında bu alanda gayret gösteren sivil toplum kuruluşlarımızın varlığı son derece önemlidir. Son 10 yıldır çeşitli vakıf ve derneklerin bu konuda yaptığı çalışmaları teşvik ve himaye etmeye çalışıyorum. ’7 çok geç’, ’Ana sınıfsız okul kalması’ gibi kampanyalar bu alandaki farkındalığı artırmıştır. Yüzlerce okul öncesi eğitim kurumu açıldı. Gerçekten sivil topluma çok önemli vazifeler düşmektedir. Gerek okullarımızın sayılarının gerekse kalitelerinin artırılması noktasında yapabileceklerinin sınırı yoktur” dedi.
Programa konuk olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ise okullaşma oranındaki artışa dikkat çekerek, “2001-2002 Eğitim ve Öğretim yılında yüzde 11 olan okullaşma oranı, bugün itibariyle net 67.17, brüt 70.19’a ulaşmıştır. Yüzde 11’den 67’ye ulaşmıştır. Okul öncesi eğitim alanındaki gelişmeler sadece okullaşma oranları ile de sınırlı değil. 2002 yılında 14 bin 295 olan bu çağ grubuna yönelik öğretmen sayısı 72 bin 228’e çıkmıştır. Okul öncesi alanında öğretmen sayısı 14 bin 295 öğretmen vardı, şimdi 72 bin 228’e çıktı” dedi.
Söz konusu çağ grubuna yönelik bu dönemde derslik sayısının 5 kat daha fazla olduğunu ifade eden Avcı, “11 bin 314 dersliğimiz vardı şimdi 58 bin 265 dersliğimiz var. Bu rakamları verirken de tereddüt ediyorum çünkü burada sürekli bu rakamlar artıyor. Benim konuşma metnim hazırlandığı saat itibariyle 58 bin 265 dersliğimiz vardı” diye açıklama yaptı. Bakan Avcı, “4 artı, 4 artı, 4 düzenlenmesinin en önemli ilkelerinden biri de her çocuğun özel olduğu, her çocuğun kendisine mahsus özel yetenekleri ortaya çıkarılması, mümkün olduğu kadar erken yaşta keşfedilmesi ve ona göre de geliştirilmesi. En temel, 4 artı 4 artı 4 düzenlemesini yaparken gözettiğimiz en temel ilkelerden bir tanesi buydu. Çünkü 8 yıllık kesintisiz eğitim bütün çocuklarımızın önüne tek bir kulvar koyuyordu. Özelliklere ve özel yeteneklerine bakmasızın her çocuğumuzun önüne tek bir kulvar açıyordu ve o kulvarı da herkes için zorunlu hale getirmişti. 4 artı 4 artı 4 düzenlemesinin yaptığı en büyük yenilik ve katkı her çocuğumuzun önüne olabildiğince kendi becerilerini ve yeteneklerinin farkına varacağı keşfedilebileceği bir uzmanlar yelpazesi açmaktı ve bunu da yaptık” diyerek sözlerini noktaladı.
Zirveye ev sahipliği yapan ÖZKUR-BİR Yönetim Kurulu Başkanı ve İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Hami Koç da açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Okul öncesi eğitimin geleceğin ilk düğmesi olduğunu vurgulayan Koç, “Okul öncesi eğitim, bireylerin yetişkin olarak hayata atıldıklarında sosyal çevrelerinde ihtiyaç duyacakları her şeyin temelinin atıldığı bir yer olması nedeniyle çok önemlidir. Muhterem hanımefendinin bir açılış töreninde ifade ettikleri gibi ‘ Okul öncesi eğitim geleceğin ilk düğmesi gibidir’. Yani o düğmeyi doğru iliklemek insanın hayatına yön verir. Çocuklar zeka gelişimini 7 yaşına kadar tamamlıyor ve özgüven duygusu kazanıyorlar. Çocukların var olan yeteneklerini de bu yaşlarda ortaya çıkarıyor ve okul öncesine yapılan yatırım misliyle artarak geri dönüyor. Bu noktada çocuğun ilk öğretmeni olan anneye ve babaya da önemli bir sorumluluk düşmektedir.Zira eğitimde bütünlüğü ve devamlılığı sağlamak ancak aile katılımı ile mümkündür. Okulda verilen eğitimin ve evde verilen desteğinde okulda pekiştirilmesi neticesinde olumlu davranışlar vücut bulmaktadır. Şunu ifade etmeliyim ki bakanlığımız bu konuda çok ciddi adımlar atmış ve neticesinde okul öncesinde okul öncesinde okullaşma oranı 2003 yıllarına göre yüzde 3 üzerinde artmıştır. Türkiye’de okul öncesi eğitimin önemi bütün çevrelerce ortak görüş olarak yer edinmiş, kabul edilmiş, kavranmış ve hayata geçirmek için her kesim elinden gelen desteği vermeye çalışmaktadır” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından Emine Erdoğan ve Bakan Nabi Avcı’ya zirveye katkılarından dolayı plaket ve çiçek takdim edildi, ardından zirveye katkı sağlayan sponsorlar ile katılımcılar sahnede toplu fotoğraf çektirdi.