Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektörlüğü, KSÜ Tarih ve Kültür Öğrenci Topluluğu ile birlikte 'Yakınımızdaki Coğrafya: Ortadoğya' başlıklı konferans düzenledi.

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin’in konuşmacı olarak katıldığı konferans, KSÜ Cahit Zarifoğlu Konferans Salonunda gerçekleştirilirken konferansın açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Durmuş Deveci yaptı. 

Türkiye’nin her koşulda güçlü olmasının gerekliliğini savunan Rektör Deveci, “Müslüman halklar güçlü Türkiye’nin peşinden yürümeye hazır” dedi. 
Türkiye üzerinde oynanan oyunlara dikkat çeken Deveci, “Zihniyet 19. Yüzyılda da 21. Yüzyılda da aynı, o yüzden bizlerin her zaman çok çalışmamız, uyanık olmamız lazım. Birbirimize düşmememiz lazım” şeklinde konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından Doç. Dr. Mehmet Şahin, “Yakınımızdaki Coğrafya: Ortadoğu” başlıklı konferans sunumunu gerçekleştirdi.

Ortadoğu kavramının kastettiği coğrafyanın tanımının, bölgede çıkarları olan en güçlü ülkenin bakış açısına göre zaman içinde değişiklik gösterdiğini ifade eden Şahin, bu coğrafyanın geçmişte de bugün de stratejik bir bölge olduğunu vurguladı.

'Ortadoğu’da bugünü anlamak için 5 yıl öncesine bakmak gerekir' diyen Şahin, 5 yıl öncesinde buradaki değişikliklerin demokratikleşme olarak yorumlandığını fakat sonucun öyle olmadığını söyledi. Ortadoğu’nun siyasi tarihine ilişkin bilgiler veren Şahin, ‘Arap Baharı’ olarak nitelendirilen Arap hareketlerinin, birçok kesimi rahatsız ettiğini bahardan ziyade boran olduğunu ifade etti.

Buradaki değişimi etkisiz kılmak için batının harekete geçtiğini ifade eden Şahin, bu coğrafyada yaşanan olaylara farklı açılardan bakılması gerektiğini belirtti. Şahin, “bu coğrafyadaki kentler; Bağdat, Musul, Şam ve Halep. Bu çizgi, bu hat sadece bir toprak parçası üzerindeki bir çizgiyi ifade etmez. Buralar İslamiyet’teki ana akım çizginin oluştuğu yerlerdir. Burada sadece insanlar, şehirler yok edilmiyor. Burada kültür yok ediliyor” şeklinde konuştu.

HABER FOTOĞRAFLARI

Türkiye’yi bölgenin model ülkesi olarak tanımlayan, Batı’nın bakış açısının 2011-2012 tarihlerinden sonra değiştiğini belirten Şahin, bu tarihlerden itibaren elbirliği ile yoğun bir karalama kampanyasına girişildiğinin altını çizerek, “Önce ‘Türkiye IŞİD’e destek veriyor.’ dediler. İçimizdeki İrlandalılar da buna destek oldular. Bu ortaya çıktı ki Türkiye destek vermiyor. Bu defa da ‘Türkiye yeterince mücadele etmiyor.’ dediler. Türkiye ‘Her şeyimle mücadele edeceğim’ dediğinde de bu defa, ‘Sen dışarıda dur, biz mücadele ederiz’ dediler. Kimsenin IŞİD’le mücadele ettiği yok” dedi.

Türkiye-Irak ilişkilerini değerlendiren Şahin, Irak’ın Türkiye karşıtı tutumunu değerlendirirken “Bağdat’tan gelen ses Bağdat’tan gelmiyor. Bağdat’tan gelen ses yüzde 70 Washington, yüzde 30 İran’dan geliyor” tespitlerinde bulundu.

Suriye’yi de değerlendiren Şahin, PKK’nın Suriye kolu olarak nitelendirilen PYD için, “PYD, PKK’nın kolu değil, ta kendisidir” dedi. 

PYD’nin Suriye’nin bütünlüğü için en büyük tehditlerden biri olduğunu söyleyen Şahin, bu coğrafyada oluşturulan PKK, PYD ve YPG gibi örgütlerin amacının Kürtlerin, Türkler, Araplar ve Farslarla olan ilişkilerini zehirlemek olduğuna değindi.

Bölgedeki İran-ABD ortaklığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şahin, “İran bir İslam devleti değildir. İran, İslam devleti kılığına bürünmüş bir fars ulus devletinden başka bir şey değildir. İran’ın dış politikasını ideoloji belirlemez. İster seküler ideoloji olsun, Şah döneminde olduğu gibi. İster 79’dan sonraki olduğu gibi Humeyni’nin ideolojisi belirlemez. İran’ın dış politikasını iki şey belirler; biri tarihi hafızadır, ikincisi ise coğrafi hafızadır” diye konuştu.

Doç. Dr. Mehmet Şahin konferans sunumunun ardından katılımcıların sorularını cevaplandırdı. Şahin, Türkiye’nin güvenlik politikası açısından Kürtlerin durumunun nasıl değerlendirileceğine ilişkin bir soruya, “Türkiye’nin Kürt sorunu yoktur, olmamalı. Türkiye’nin PKK sorunu vardır, olmalı. Türkiye’nin bölge Kürtleriyle sorunu yoktur, olmamalı. Ama Türkiye’nin PYD ve YPG ile sorunu vardır, olmalı.” değerlendirmesinde bulunurken, Türkiye’nin terör örgütlerine karşı yürüttüğü mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğini söyledi.