Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) rektör adayı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Dumlu, 12 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilecek seçim sonrası rektör olması halinde üniversitenin kentle işbirliğinin artacağını ifade etti.
Üniversitelerin sivil toplum kuruluşları aracılığıyla kentin kalbine nüfuz edebileceğini belirten Dumlu, "İzmir’de üniversitemizin varlığı konusunda hep durup düşünmüşümdür. Acaba 35 yıllık bir üniversite olan Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir’in neresinde var? Aslında söylemek istemezdim; İzmir’de sivil toplum kuruluşları ile üniversite arasında neden bağ yok denecek kadar zayıf! Sivil toplum kuruluşları mı sorunlu yoksa üniversitemiz mi bu kuruluşlarla işbirliğine sağlıklı bakmıyor? Halbuki bugün gelişmiş ülkelerdeki sivil toplu kuruluşları fonksiyonunu, çok işler yaptığını okuyor ve gittiğimizde de bunları görüyoruz. Evet, bu kuruluşların sorunları olabilir. Hatta sorunlu da olabilirler. Ama bunlar bizim insanlarımız. Kaçarak değil birlikte iş yaparak ve karşılıklı olarak da birbirimize güvenerek yol alabiliriz. İzmir’in tarihi zenginlikleri konusunda belediyelerle neden işbirliğine gidilmez. Bu konuda benim açamayacağım hiçbir kapı yoktur. Birlikte bu şehri bulunduğu konumdan bilimsel çalışma ve araştırmalarla daha iyi bir konuma getirebiliriz. Bugün Çankaya bölgesinde Üniversitemiz kazı çalışmalarını epeyce ilerletmiş durumda. Çünkü Edebiyat Fakültemizin Arkeoloji bölümünde çok değerli hocalarımız ve ekipleri var. Bunlardan azami derecede istifade edilmelidir. Sağlık yerleşkemizde büyük bir ARGE merkezi yapıldı ve açıldı. Ama gidip bir gezelim ve görelim. O güzelim merkez sanki atıl bir vaziyette beklemektedir. Bu şehirde yapılan çalışmaları teşvik edebilir. Birlikte çalışabiliriz. Hatta bilim ödülleri bile teşvik edilebilir. " dedi.
İzmir’de kurumlar arası bir sinerji oluşturarak sosyal sorunların çözümüne büyük katkılar sunulabileceğini ifade eden Dumlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir ilahiyatçı avantajıyla İzmir’e ve yöre insanına yönelik sicil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde paneller, sempozyumlar, anma günleri gibi etkinliklerin destekleneceği ve yapılacağını da burada belirtmek isterim. Çünkü İzmir’in ciddi anlamda sosyal problemlerinin varlığını yapılan çeşitli araştırmalarla öğreniyoruz. Örneğin TÜİK’in yaptırdığı alan araştırmalarını devamlı takip ediyorum. Özellikle sosyal içerikli araştırmaların sonuçları gerçekten düşündürücüdür. Böyle bir kurumun verileriyle aile ve sosyal politikalar müdürlüğümüz, diyanet işleri teşkilatımızla bu sosyal yaralara ele atabilir ve bunlarla ilgili daha derin araştırmalar ve alan çalışmaları yapabiliriz. Üniversitemizde bu konularda alan çalışmaları yapan bilim insanlarımıza her türlü destekleri sağlayabilir."