Özellikle Seküler eğitim mantalitesinin, var olan geçmiş değerlerle olan mücadelesi, hala kendi içerisinde devam etmektedir. Tabiri caizse biri, bir diğerine geldiği noktada ki sancağını kaptırmamaya çalışmaktadır. Kimin galip geleceğini tartışmak istemiyorum burada. Bu, yaşanan tarihi süreç içinde kendisini gösterecektir. Seküler anlayış, kişilik ve manevi değerleri gözetmeksizin yoluna devam eden bir süreçtir. Seküler anlayış, karakter gelişimini göz ardı eden bir sistemdir. Seküler anlayış, bireysel faklılıkları gözetiyor gibi görünmüş olsa bile, tek düzelikten kendini kurtaramayan/kurtarmayan anlayışın, devamını isteyen özelliğinden bir türlü uzaklaşamamıştır. Seküler anlayışın ana temelinde yatan gerçeklik, çok kısır ve küçük detay özellikleri kıstas sayan, bir anlayışı içerisinde barındırmasında dolayı, büyük düşünebilen anlayış ve zekâ yapısını çoğu zaman hiçe saydığını görmek, uzak bir ihmal dâhilinde olmamıştır. Seküler anlayışta, kıstasın küçüklüğü karşısında, büyük düşünebilen kabiliyetlerin belli bir zaman sürecinde, ağır ve hantal yapı etkilerinden, kendini kurtaramayarak heba oluşuna şahit olmak sıradan bir vaka olmayı beraberinde getirmiştir. Seküler anlayışta, bir test kağıdın da bulunan ve dört ya da beş şıkka indirgenmiş girift ve labirent bulmacasının sonucuna göre, geleceğin gerekli insan tipini seçmek en geçerli yöntem halini almış olması, ayrıca can yakıcı bir uygulama olarak arenadaki yerini almış ve belirleyici güç olmuştur. Bu yöntemle seçilmiş, teorisi yüksek, uygulaması eksik ve düşük kişilik tipleri, hak etmedikleri mevkii ve makamları işgal edip, geleceğin önünü tıkayarak, hayat alanının daralmasına neden olmaları her kesin görüp şahit olduğu sıradan bir olay olmuştur. Seküler anlayışa destek veren kurumların, mercilerin, zaman zaman çeşitli şekillerde eğitime müdahale etmesi sonucunda, ortaya büsbütün ”˜ne ve nasıl' olduğu hiçbir zaman anlaşılamayacak yapılanmaların ve uygulamaların ortaya çıktığı da gün gibi aşikârdır. Seküler anlayışta uygulama, değerlendirme ve her türlü yöntemin kaynağı muhtemelen merkezdir ve yerele bu anlamda pek iş düşmez veya gerek görülmez. Yerel ve merkezde bulunan yapılara sadece, uygulamalara ilişkin yönetmeliklere uyma görevi tevdi edilir. Yapılandırma üst kurumların işidir ve ne sorgulama ne de eleştiri kabul edilir. Seküler anlayışta, zaman süreci içinde olması gereken ”˜bir üst eşik' eksikliği her zaman göze çarpar. Özellikle süreç içinde kişi de oluşabilecek değişiklikler pek ”˜kaale' alınmaz çünkü çoğunluğun içinde ferdi değişiklikler önem arz etmez. Ön plana alınacak olan esas, sürecin hep birlikte tamamlanmasıdır. Seküler anlayışta, değerlerin korunması anlayışına pek rastlanmayabilir. Daha çok ”˜değersizlik ve sınır tanımamazlık', belirlenen sürecin sonucunda, elimizde kalan ürünün en büyük özelliği olabilir. Böyle bir sonuç, sahip olunan çocuklarla aileler arasında çok büyük sorunların yaşanacağı anlamına çok rahat gelebilir. Böyle bir anlayışın var olması ve uygulanıyor boyutta olması, mecburen farklı savunma alanlarını oluşturma ihtiyacını da beraberinde getireceği gün gibi aşikârdır. Sivil toplum kuruluşları olarak, Vakıf ve Dernekler olarak, bununla ilgili mutlaka, uygulama alanı olan farklı alternatifler, tüm halkımız için belki de zaruri bir ihtiyaç olmuştur. Aksi halde; Seküler bir toplum yapısından kurtulmak için bir hayli zorlanırız. Bu sürecin sonucunda elimizde kalacak başlıca sorunlar: Manevi duygulardan yoksun bir gelecek”¦ İcazetnameli ama kabiliyetlerden yoksun bir gelecek”¦ Uzun bir süreçten geçmiş, fakat tecrübesiz bir gelecek”¦ Teorik bilgilerle bezenmiş lakin öğrendiklerine uygun, uygulama alanı bulamayan bir gelecek”¦ Geçtiği süreçle ters orantılı, ailevi beklentileri olan bir gelecek”¦ Ailelerin sahip olduğu değerlerinin zıddına bir kişilikle, yetişmiş bir gelecek”¦ Beklentileri ters yüz olmuş ve sukutu hayale uğrayan aile kitlelerinin çoğunlukta olduğu bir gelecek”¦ Geçtiği süreçte, psikolojik doyumdan öte, hüsranla karşılaşan gençlerden oluşan bir gelecek”¦ Daha da önemlisi, geçirdiği süreçte, geçmiş olduğu dar kalıplı ölçütlere alışarak büyük düşünme alışkanlığından yoksun bir gelecek”¦ ”˜Sorumluluk' tüm kurumlarımızla birlikte bütün sivil toplum kuruluşlarımızın ve hepimizindir”¦