Anılcan, gözde bir üniversitenin işletme bölümünden mezun olmuştu. Üniversitede okurken, dil problemini çözmüş ve alanı ile ilgili bilgisayar programlarını da iyice öğrenmişti. Üniversiteden lisans diplomasını aldığında dünyalar onun olmuştu. Odasının duvarlarını, diploması ve sertifikalar süslüyordu. Ayrıca büyük bir holdingin insan kaynakları müdüründen iş başvurusu için randevu almıştı. Bir aynadaki görüntüsüne baktı bir diplomasına baktı ve: ””Yürü be Anılcan! Kim tutar seni! Dedi yüksek sesle. Heyecandan kalbi yerinden fışkıracak gibiydi adeta. Sınıf arkadaşı Tuna'nın düğününde giymek için aldığı parlak kumaştan dikilmiş takım elbiseyi giydi. İçine kolları ve yakası süslü, spor gömleğini giymeyi ihmal etmedi. Saçlarına bol miktarda jöle sürdü. Aynaya tekrar baktı, kendi görüntüsüne kendisi bile hayran kaldı. ””Beni işe almayıp da kimi alacaklar! Hem nereden bulacaklar benim gibi yakışıklı delikanlıyı? İş görüşmesi için, inan kaynakları müdürü Serap Hanım'ın kapısını çaldığında saat tam on dördü gösteriyordu. Yani tam zamanında gelmişti. Serap Hanım, kendisine referansla gelen Anılcan'ı ayakta karşıladı. Oturması için yer gösterdi. Anılcan, içinde cv'sinin olduğu dosyayı Serap Hanım'a uzattı. Serap Hanım, dosyaya kısa bir süre göz attıktan sonra Anılcan'a imalı bir cümle ile iltifat etti: ””Cv'niz de tıpkı takım elbiseniz gibi göz kamaştırıyor. Anılcan, iğnelemeyi anlamamıştı. ””Teşekkür ederim efendim. ””Anılcan, buradan çıkınca düğüne falan mı gideceksin? ””Hayır Serap Hanım. Niçin ordunuz ki? ””Yoo, öylesine sordum. Bizim ki de merak işte! ””Siz bilirsiniz tabi ki. ””Anılcan, senin bu holdingdeki hedefin ne? Ne yapmak istiyorsun? Bize nasıl yararlı olmayı düşünüyorsun? Anılcan, beklediği soruyu duymuştu. Hayatının fırsatını getirecek cevabı vermek için önce biraz durakladı sonra gayet sakin bir şekilde cevap verdi. ””Efendim söylemesi ayıp olmasın, benim sizin yerinizde gözüm var. ””Elbette olabilir. Biz de ağaç gibi buraya kök salmadık. Ama bu isteğin için biraz beklemen gerekecek sanırım. ””Yani tabi hemen istemiyorum. Altı ay sonra falan”¦ ””Anladım. Altı ay sonra bize yol görünüyor demek ki! ””Estağfirullah. Ben onu demek istemedim. ””Ne söylemek istediysen onu söyle. ””Bana arkadaşlarım böyle söylersem işe alınacağımı söylediler de”¦ ””Sana söylenenleri bırak Anılcan! Lütfen doğal ol! Kendin ol! Daha bu şirket için ne yapacağını bize nasıl yararlı olabileceğini söylemedin. ””Efendim, diplomam ve sertifikalarım elinizde. Buna uygun ne iş verirseniz yaparım. ””Diplomanı ve sertifikalarını görüyorum. Ama biz niteliksiz eleman aramıyoruz. Ne iş verirsek yapacak bir dünya insan var dışarıda. Risk alabilir misin? Risk yönetebilir misin? Seni diğer çalışanlardan ayıran özelliklerin nedir? ””Efendim ben risk almayı sevmem. Amirlerim ne isterse onu yaparım. ””Az önce benim yerimde gözün olduğunu söylüyordun? ””Şey”¦ ””İletişim bilgilerin bizde mevcut Anılcan. Bir gelişme olursa sana döneriz. Sana iyi günler dilerim. Anılcan, iyi günler dileyerek odadan ayrılmıştı. Kendi kendine Serap Hanım'ı etkilemiş olduğunu düşünüyor ve işe alınacağına kesin gözle bakıyordu. Aynı gün, ertesi gün, daha sonraki gün müjdeli haberi bekledi. Çalan her telefondan bir umut bekledi. Ama beklediği telefon bir türlü gelmedi. Serap Hanım, Anılcan'ı bir daha hiç aramadı. Üniversiteye giriş sınavlarında istediği bölümü kazanabilmek için gece gündüz çalışan gençler, kazandıkları bölümü başarı ile tamamladıklarında hayata dair her şeyi gerçekleştirmiş olduklarını düşünüyorlar. Gençlerin yaptıklarını elbette küçümsemiyorum. Üniversite sınavında başarılı olmak ayrı bir problem, kazandığı bölümü başarı ile bitirebilmek daha ayrı bir problemdir. Lakin okul hayatı bittikten sonra iş hayatına başlamak çok daha ayrı bir problemdir. Yani iş hayatı, sadece üniversitede öğretilenlerden ibaret değildir. Kamu veya özel sektörde işe girebilmek her geçen gün daha da güçleşmektedir. İşe girebilmek için ya açılan sınavlarda üstün başarı göstermek ya da diğer adaylardan farkınızı ortaya koymak gerekmektedir. İşe girdikten sonra o işte başarılı olmak ve kurumda kalıcı olmak ise olayın farklı bir boyutudur. Eskiden bir çalışan için; çalışkan olması, çalıştığı kuruma sadık olması, dedikodu yapmaması, huzursuzluk çıkartmaması yeterli nitelikler idi. Oysa şimdi kriterler değişti. Daha doğrusu bu ölçütlere yeni özellikler eklendi. Risk alabilme, kriz yönetebilme ve işe kendi rengini katmak bunlardan bazılarıdır. Bedel ödemeden başarıya ulaşılamayacağı aşikâr olduğuna göre durduk yere kimsenin kimseye bir şeyler bağışlamayacağı da açıktır. Olmak, bulmak ve kalmak sözcükleri kariyer basamaklarında şifremiz olmalıdır. İstenen pozisyon için aranan kişi olmak, o pozisyona giden yolları bulmak ve o pozisyonda kalıcı olmak. Hızlı yükselişlerin sonu hızlı düşüş olacağı asla unutulmamalıdır. Yaptığımız her işte önce kendimize emek vermeliyiz. Kendi kariyerimiz için emek harcamak kendi kendimizi sevmemize ve kendi kendimizle barışık olmamıza neden olacaktır. İşte o zaman başkalarının yerinde gözümüz olmayacak, bulunduğumuz nokta bizim için hak edilmiş kazanımlar olacaktır. Not: Bu yazı; www.yusufyesilkaya.com , www.dinahlak.com , www.haber46.com.tr , www.bizbolulular.com ve www.aktuelegitim.com web sitelerinde eş zamanlı olarak yayınlanmaktadır.